Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak ekonominin 3 sac ayağı sayesinde krizlerden etkilenmeyeceklerini söyledi. Albayrak, “Kamu borcunda risk yok, hane halkı borçluluk oranı düşük ve bankacılık sektörü çok güçlü” dedi.
Türk ekonomisinde yaşanan dalgalanma sürecinde Avrupa’nın kalelerinden Fransacephesi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı telefonla arayarak destek mesajı vermiş, karşılıklı görüşme Paris’te ikili buluşma sözüyle son bulmuştu. Bu sıcak temas sonrasında Bakan Albayrak, bayramın ardından ilk mesai gününde Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ile görüşmek üzere günübirlik Fransa seyahatine imza attı.
İstanbul’dan TC-ATA uçağıyla havalanan Bakan Albayrak, birlikte çıktığımız yolculuktaki sohbette dolarda oynanan oyunlar, ekonomide sağlam bir mimari adına önümüzdeki dönem atılacak adımlar, yatırım perspektifi ve Türkiye’nin hedefleriyle ilgili konuştu.
Doların bir anda 7 lirayı aşmasını ekonomiden öte siyasi bir operasyon olarak değerlendiren Albayrak, böylesine olayların ekonomide de hep teyakkuzda olmamız gerektiği gerçeğini görmemize yardımcı olduğunu, yaşananlardan önemli dersler çıkarıldığını ifade etti. Varlık Fonu ile ilgili güçlü adımlar atılacağını açıklayan Albayrak, “Yeni finansal sistemimizde çok önemli işlevi olacak” dedi. Bakan Albayrak’ın sorularımıza verdiği yanıtlarda öne çıkan noktalar şöyle sıralandı...
BREXIT SONRASI 'TÜRKİYE' İLGİSİ
“Dalgalanmaların ardından yaptığımız uluslarararası telekonferansa 6.100 yatırımcı katıldı. Bugüne kadar en yoğun katılımlı telekonferans 8 bin kişiyle Brexit sonrasıİngiltere’ye yapıldı. Bu, bugüne kadar yapılmış en yoğun yatırımcıdan biri oldu. Çok açık, net, ve şeffaf bir şekilde şunu anlatmaya gayret ettik: 15 yıldır Türkiye piyasalarında hangi enstrümanla girmiş olursa olsun, yatırımcı bugüne kadar olduğundan farklı bir iletişimle muhatap olmayacak. Siyasi saikle hareket eden yatırımcıların tamamı sonunda ekonomik olarak kaybedecek. Türkiye, çok güçlü OVP’siyle, mali disipliniyle, yapısal dönüşümüyle, sanayi dönüşümüyle çok güçlü bir dönüşüm sürecine gidiyor. Türkiye’ye bu makul bakış açısıyla bakan yatırımcıların tamamı 2023 Türkiye’sine geldiğinde bu resimden çok daha kazançlı çıkacak. Türkiye trenine atlamayan, bu treni kaçıran kaybedecek.”
‘Bayramda saldırı olmadı’
“Bayram döneminde uluslararası piyasalar açıktı. Daha dengeli yürüdü. Herhangi operasyonel bir saldırı görmedik. Yaşadığımız süreçler bize çok farklı şeyler öğretiyor. Küresel sistemde her anlamda teyakkuzda olmamız lazım ülke olarak. Ekonomide artık tüm kurumlar, piyasalar ile sürekli teyakkuzda olunması gereken bir döneme girdik. Reflekslerinizin güçlü olması gerekiyor. Tabii ülkeler açısından tehdit olduğu kadarfırsatlar da oluyor. Ekonomik ve finansal sistemi yaşanabilecek dalgalanmalara karşı çok daha güçlü bir mimariyle inşa etmek durumundasınız. Bu süreçlerden çok farklı dersler çıkarıyoruz. Bu süreci, Türkiye ekonomisinin, finansal mimarisinin, sisteminin değişimi ve dönüşümü için, çok daha güçlü bir yapıya kavuşması için fırsat olarak görüyoruz.”
2019’da risk görmüyor
“Önümüzdeki dönemki riskler noktasında Türkiye’ye has bir durumdan ziyade küresel bir süreçle karşı karşıyayız. Son yaşananların ardından önemli adımlar atıldı. Bunların elbette etkisi oluyor. Biz önümüzdeki dönemde ekonomik süreci daha farklı ve yeni adımları atarak yöneteceğiz. Her gün yeni bir adım. Yeni bir mimari inşa ediyoruz.
“2019 için en büyük risk nedir?” sorusuna verilecek yanıt; Türkiye’nin ekonomisi ve finansal sistemiyle ilgili büyük bir risk görmüyoruz. Ekonomimizin temelleri sağlam. Ama önemli olan şu bizim için. Küresel sınamalarla karşı karşıya kaldığında ne tür eksikliklerimiz var? Neleri tespit ediyorsunuz, nasıl adımlar atıyorsunuz? İşte tüm bu sınamalarda dalgalanmalar yaşamamak için gerekli tüm yapısal reformları, kısa-orta ve uzun vadeli stratejileri, mevzuat değişikliklerini hayata geçireceğiz.”
‘Küresel krize karşı hazırız’
“Türkiye ekonomisinin yaşanabilecek küresel krizlerde bile etkilenmesini minimum kılacak üç önemli özelliği mevcut. Birincisi; Türkiye kamu borçluluğu, net borçluluk olarak bakıldığında dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi, bu anlamda risk yok. İkincisi; hane halkı borçluluk oranı olarak yine dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi ve risk taşımıyor. Üçüncüsü; finansal sektörü çok güçlü bir seviyede. Bütün bu sınamalara, bütün süreçlere rağmen sorunsuz olarak yoluna devam ediyor. Sermaye yeterliliği noktasında yüzde 16’larda, bakıyorsunuz AB limiti yüzde 8 ki birçoğu yüzde 5, 6, 7’lerde, buna rağmen 8 limitinin bile iki katı üzerinde, bu anlamda bile güçlü. Türkiye’de bu üç sac ayağının sağlam olduğu bir resimde bir risk görmüyoruz. Küresel süreçte yaşanan gelişmeleri fırsat olarak değerlendirmeyi amaçlıyoruz.
BUGÜN BANA, YARIN SANA!...
“Dünyanın dört bir tarafıyla, Fransa’dan Almanya’ya, Rusya’dan Çin’e, Katar’dan İngiltere’ye kadar çok geniş yelpazede görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Son yaşananlar şunu net bir şekilde ortaya koydu ki, dolar, küresel ve finansal sistemde artık güvenilir bir ticari enstrüman olmaktan çıkıyor. Bugün Türkiye’ye böyle bir müdahale, yarın bana, ertesi gün diğerine. Şimdi siz güvenilir liman diye on yıllardır dünyaya pazarladığınız liberal, serbest piyasa, adil paylaşım, adil ticaret, güzel işbirlikleri için kullandığınız bir enstrümanı, bir para birimini siyasi saikle bir veya birden fazla farklı ülkeler veya farklı ekonomiler için cezalandırma aracına dönüştürüyorsunuz.”
'CEZA BEKLEMİYORUZ, ÇIKARSA SİYASİ OLUR'
“Halkbank konusu farklı kesimler tarafından farklı manipülasyon konusu olarak yine arka planda kullanılıyor. ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kurallarına uygun hareket ederek İran dış ticaret işlemleri Halk Bankası aracılığıyla yürütüldü. ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı OFAC, İran işlemlerinde Halkbank’ın rolünden ve ticaret yöntemlerinden sürekli haberdar edildi. Tüm işlemler uluslararası hukuka uygun olup, şeffaftı. Halkbank yaptırımlar ve uyum konusunu en üst düzeyde uygulayarak her işlemi büyük bir ciddiyet ve titizlikle yürüttü. İnceleme süreci başladıktan sonra da, ABD makamlarına, ABD’li hukuk firması King and Spalding ile sözleşme imzalanarak, tüm İran bağlantılı işlemlerin incelenmesi talep edildi. İncelemede, ABD’li data analiz firması Exiger de vardı. İnceleme için gerekli olan tüm İran dış ticaret işlemlerine ait veriler, e-postalar ve dokümanlar incelemeye sunuldu. Bağımsız inceleme sonunda; bankanın ABD’nin İran’a yönelik birincil ve ikincil yaptırım kurallarını ihlal etmediği, İran dış ticaret işlemlerinde şeffaf olmayan uygulamaların bulunmadığı, tespit edilmiştir. Bu tespitler kanıtlayıcı belgeleriyle birlikte ABD’li yetkili kurumlara hukuk firması aracılığıyla bildirildi. Halkbank’ın bu süreçte ismini bile zikretmek hukuk dışıdır. Biz Halkbank ile ilgili bir ceza beklemiyoruz. Aksi tamamen siyasi bir karar olur bu siyasi kararı da biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak o şekilde değerlendiririz.”
KATAR GELİYOR YENİLERİ YOLDA
“Başta Katar olmak üzere uluslararası sermaye noktasında hareketlilik sürüyor. Bazı ülkelerle anlaşmalar imzaladık, devreye girecek. Katar’la ilgili girişler başladı. Bu süreç, ikili ilişkilerimiz açısından her iki tarafın da kazan-kazan şekilde çıkacağı işbirlikleri geliştireceğimiz bir süreç olarak görünüyor. Önümüzdeki dönemde, yıllar sonra değil, günler, haftalar, aylar içerisinde portföy ve kaynak çeşitliliğini daha da geliştireceğiz. Türkiye ekonomisinin daha sağlam ve güçlü bir şekilde bu süreçleri yönetmesi için önemli adımlar hayata geçecek.”