AB Dışişleri Bakanları Pazartesi günü bir araya gelerek göçmen kaçakçılığı yapan çetelere karşı askeri önlem alınması konusunu masaya yatıracaklar.
AB, Libya'daki insan tacirlerine yönelik maceralı askeri müdahale planlarındaki ciddiyetini ortaya koymak üzere harekete geçti. Antalya'da düzenlenen NATO toplantısında konuşan AB Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, bir kısmı şaşkınlığını gizleyemeyen Dışişleri Bakanlarına kaçakçı teknelerini nasıl top ateşine tutturmak istediğini anlattı.
Eğer Birleşmiş Milletler (BM) ve Libya onay verirse, AB haziran ayında bir filo oluşturacak. Oluşturulacak küçük çaplı filo ile Libya kara sularında insan tacirlerine ait oldukları anlaşılan tekneler batırılacak ya da kıyıya çekilerek, imha edilecek.
İtalya'nın eski dışişleri bakanı Mogherini'ye Roma'dan ağır bir baskı var. Çünkü İtalya kaçak sığınmacı taşıyan teknelere karşı önlem alınmasının zamanının geldiğine inanıyor
AB tam gaz ilerliyor
Buna karşın Mogherini Avrupa'da alışılmadık bir hızla konunun üzerine gidiyor. Nisan'da 800 kişinin ölümüyle sonuçlanan deniz faciasının ardından AB devlet ve hükümet başkanları Akdeniz'de etkili bir askeri gücün konuşlandırılması konusunu gündeme getirdiler. Konunun çok kısa sürede ilerleme kaydetmesini ise bir çok kesim hesaplayamamıştı. Berlin hükümeti de bunu kestirememişti. Şimdi Berlin kulis çalışmaları yaparak, hız kesme yollarını deniyor.
Zira yanıtlanması gereken bir çok soru var. Örneğin şüpheli bir teknenin kaçakçılara ait olduğuna kim karar verecek? Ya da buna nasıl karar verilecek? Hukuki süreç nasıl ve neye göre işleyecek? Müdahaleler sonucunda gerçekten çetelerin elebaşları mı yoksa tetikçileri mi etkisiz hale getirilecek? Masum insanların da hayatları tehlikeye atılmış olmayacak mı? AB olası karşı saldırılara karşı kendini nasıl savunacak? Sonuçta milyarlar kazanan insan tacirlerinin silahlı militanlarla işbirliği yaptıklarını kestirmek zor olmasa gerek. Yani bu harekat Somali'de korsanlara yönelik düzenlenenlerden çok daha farklı bir özelliğe sahip.
En önemli soru ise silahlı bir müdahale sorunu gerçekten çözer mi? Yanıt kesinlikle hayır. Deniz yoluyla kaçamayanlar ağır koşulların kendilerini beklediği Libya'ya dönmek zorunda kalıyorlar. Burada yollarının yeniden insan tacirleriyle kesişmeyeceği ne malum? Bu kez Türkiye ya da Tunus üzerinden kaçmayı yeniden deneyeceklerdir.
AB yolunu belirlemeli
AB mülteciler konusunda öncelikle kendi içindeki anlaşmazlığı gidermeli ve kota sorununu çözmeli. İşte sorun da burada başlıyor. Bazı ülkeler askeri operasyonlarla kota tartışmalarını birbirine ilişkilendirip, "İnsan tacirlerine müdahaleye sadece mültecilerin adil şekilde dağıtılmaları halinde onay veririz" gibi bir yaklaşım sergiliyorlar. Yani mülteciler politik pazarlık malzemesine dönüştürülmek isteniyor. Bu aşağılamaktan başka bir şey değildir.
Elbette insan tacirlerinin önünün kesilmesi gerekiyor. Ama bu tekne batırmakla olmaz. Bilakis sığınmacıların Avrupa'ya girişlerinin yasallaştırılmasıyla mümkün olur. Durum böyle olunca tacirlere gereksinim de ortadan kalkacaktır.
İngiltere, Macaristan, Slovakya ve diğer bazı ülkeler mülteci kabul etmeyi kesin dille reddediyorlar. Bu ülkelerin yaklaşımını değiştirmek kolay olmayacak. Eğer AB şimdi kaçakçı teknelerini topçu ateşiyle batırmaya kalkarsa, mültecileri reddeden ülkelerin ekmeğine de yağ sürülmüş olur. Çünkü onların elinden gelse Avrupa'yı dışarıya tamamen kapatacaklar.
Öte yandan BM bu yönde bir karar verse bile Libya'nın da onaylaması şart. İşte bu noktada Mogherini'nin planı işlemeyebilir. Çünkü Libya'da tam bir otorite boşluğu yaşanıyor. O yüzden Libya'dan onay almak hayli güç. Ayrıca zaten iç savaş yaşanan ülkede bir de AB'nin askeri müdahalesi söz konusu olursa, istikrar çıkmaza girecektir. Bu yüzden AB'nin Libya'yı da bağlayan planlarından vazgeçmesinde yarar var."