ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye’deki insan hakları ihlalleri tek tek anlatıldı. 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları için “Hükümet, binlerce polis ve savcının görev yerlerini değiştirmiş; soruşturmayı kapatmış,
- Yargı bağımsızlığı ihlal edildi.
- Düşünce, ifade, basın ve internet özgürlüğü kısıtlandı.
- 20’den fazla gazeteci gözaltında.
- Yolsuzlukların üstü örtüldü, deliller yok edildi.
- Yayın yasağı uygulaması sansüre dönüştü.
- Bazı dini görüşlere sempati duyanlar iftiralarla cezalandırılıyor...
Adem Yavuz ARSLAN- BUGÜN GAZETESİ
ABD’nin geleneksel yıllık insan hakları raporu açıklandı. Açıklanması daha önce birkaç kez ertelenen rapor Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından duyuruldu. 2014 yılının tüm dünyada insan hakları açısından zor bir yıl olduğuna vurgu yapan raporda Türkiye için 64 sayfa ayrıldı. Raporun Türkiye bölümündebasın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller detaylı şekilde ele alınırkenyolsuzluk soruşturmalarının hükümet tarafından örtülmesi ve delillerin yok edilmesine geniş yer verildi. Raporda ayrıca yargı bağımsızlığının ihlal edildiği ve suçların cezasız kaldığına dikkat çekildi.
ÖZGÜRLÜĞE DARBE
Raporda medyayı kısıtlayan çeşitli yasalar üzerinden savcıların gazeteci, yazarlar ve siyasi isimler aleyhine davalar açmaya devam ettiği belirtildi. Mevcut yasalara da eleştiler getirilerek “Ceza kanunu ve terör yasası dahilinde ifade,basın ve internet özgürlüğünü kısıtlayan çok sayıda bölüm var” ifadesine yer verildi.
Uluslararası ve yerel insan hakları organizasyonlarının bu konuda kaygılarını çok defa dile getirdiği vurgulandı. Adalet Bakanlığı’nın 2014 Eylül ayında hapishanelerdeki 21 gazetecinin sadece 20’sinin gazetecilik faaliyeti sebebiyle ceza aldığını iddia etmesinin kısa bir süre sonra 14 Aralık 2014’te aralarında Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Medya Grup Başkanı Hidayet Karaca’nın aralarında bulunduğu 20’den fazla basınmensubunun gözaltına alınmamalarına dikkat çekildi.
TEK TEK SIRALANDI
“Hükümet, siyasi liderler ve onların destekçileri sosyal medyada, eleştiri ve şahıslarını hedef almak yoluyla muhalif medyayı susturmaya çabalıyor” ifadesine yer verilen raporda, askeri casusluk ve gizli dosyaları ifşa etme suçlamasıyla tutuklanan Gazeteci Mehmet Baransu, attığı bir tweet nedeniyle sınır dışı edilen Today’s Zaman Muhabiri Mahir Zeynalov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat hedef aldığı Economist muhabiri Amberin Zaman, yazdığı bir haber sebebiyle ağır hakaretlere uğrayan New York Times muhabiri Ceylan Yeğinsu , Taraf yazarı Önder Aytaç raporda ismi geçen diğer gazeteciler.
Raporda ayrıca hükümetin doğrudan veya dolaylı baskıları nedeniyle yüzlerce gazetecinin işsiz kaldığı, gazete ve internet sitelerine polis baskınları yapıldığı ve yayın yasağı uygulamasının hükümet eliyle sansüre dönüştürüldüğü ifade edildi.
"SULH CEZA HAKİMLİKLERİ HÜKÜMET YANLISI"
Raporda yeni kurulan sulh ceza hakimliklerine de ağır eleştiriler getirildi. Savcı ve hakimlere sağ̆lanan geniş hareket serbestisinin davaların tutarsız kararlarla sonuç̧lanmasına neden olduğuna dikkat çekilen raporda, sulh cezalara atanan hakimlerin çoğunluğunun hükümet yanlısı olduğu yönündeki iddialara dikkat çekildi. Keyfi tutuklamalar, tutukluların uzun ve belirsiz sü̈relerde gö̈zaltında tutulması ve dava süreç̧lerinin uzaması da sorun olmaya devam ettiği vurgulandı. Raporda ayrıca hükümetin bazı dini, kültürel ve siyasi görüşlere sempati duyanlara iftira ettiği ve cezalandırdığı ifadeleri yer aldı.
YARGI VE EMNİYET POLİTİZE OLDU
John Kerry’nin açıkladığı raporda, "Sivil yetkililer, güvenlik güçlerini etkin bir biçimde denetim altında tutmayı sürdürmüşlerdir. Yargı makamı ve emniyet teşkilatı politize olmuştur, usülsüzlük ve taraflılık görüntüsü çizmektedir" denildi.
‘YOLSUZLUKLAR ÖRTÜLDÜ DELİLLER YOK EDİLDİ'
Hükümetin 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını açık bir şekilde kapattığının vurgulandığı raporda şu ifadelere yer verildi.
"Hükümet, birkaç üst düzey hükümet yetkilisi ve aileleri aleyhine açılanyolsuzlukla mücadele soruşturmasına cevaben binlerce polis memurunun ve savcının görev yerlerini değiştirmiştir; soruşturmayı açan savcılar ise görevden alınmıştır. Hükümet soruşturmayı kapatmış, toplanan delilleri ise imha etmiştir; soruşturmaya katılan pek çok polis memuru hükümeti devirmek amacıyla komplo düzenlemekle alenen suçlanmıştır." Raporun, yolsuzluklar ve yargıya müdahaleleri detaylı bir şekilde ve muhalif kaynaklardan atıf yaparak aktarması dikkat çekerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Paralel devlet" söylemine itibar etmediği görülüyor.
‘CEZASIZLIK DA HÂLÂ SORUN OLARAK DURUYOR’
Raporda, diğer insan hakları problemleri olarak, “Güvenlik güçlerinin yasa dışı bir şekilde insanları öldürdüğü iddiası, işkence ve güvenlik güçlerinin aşırı güç kullandığı iddiaları, hapishanelerdeki eksiklikler ve aşırı yoğunluk, dini azınlıklara yönelik dini özgürlüklerde kısıtlamalar ve ihlaller, yolsuzluk, özellikle Güneydoğu'da insan hakları örgütlerine yönelik hükümet kısıtlamaları" şeklinde sıralandı.
"Cezasızlık da hâlâ bir sorun olarak duruyor” denilen raporda insan hakkı ihlali olarak gösterilen ayrımcılık suçuna da geniş yer verildi.
Özellikle, Erdoğan ve AKP yöneticilerinin toplumun bir bölümünü ya da spesifik olarak bazı kişileri aşağılayan, hakaret eden ifadeler kullandığına dikkat çekilirken geniş kesimlerin mağdur edildiği vurgusu yapıldı.
KARACA, KENEŞ VE DÜNDAR BM'NİN GÜNDEMİNDE
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi bünyesindeki hazırlanan ve Türkiye’nin insan hakları alanındaki durumunu inceleyen Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması (EPİM) raporu dün görüşüldü.
Görüşmelerde söz alan sivil toplum örgütleri ciddi eleştirilerde bulundu. Londra merkezli İnsan Hakları Örgütü ‘Article 19' adına söz alan konuşmacı, basınözgürlüğü ihlallerine dikkat çekti.
SENARYODAN TUTUKLU
Konuşmacı, konsey toplantılarında söz alan Türkiye temsilcisinin Türkiye’de hiçbir gazetecinin gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste olmadığı şeklindeki açıklamasını hatırlattı ve son dönemde ceza alan veya halen hapiste tutulan gazetecileri örnek verdi. Bülent Keneş’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 9 ay hapis cezası verildiğini ayrıca Hidayet Karaca’nın Aralık 2014’ten bu yana bir TV senaryosundan dolayı terör şüphesi ile hapishanede tutulduğunu, Can Dündar’ın 42 yıl hapis cezası istemi ile yargılandığını söyledi. NGO temsilcisi Türkiye’yi ifade özgürlüğü kanunlarını teminat altına almaya çağırdı.