Teorik olarak bakıldığında, diğerlerine göre daha iyi düzeyde olan kamu finansmanı ile Polonya’nın Euro bölgesine katılması çok yakın. Ekonomisi yavaşlamakta ama yine de büyük AB ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomiye sahip.
Almanya 2015 yılında Polonya’nın para birliğine katılmasını isterken, Civic Platform partisi liderliğindeki hükümet kesin bir çizgiye sahipti ve Başbakan Donald Tusk, ancak şartlar uygun olduğunda katılmak istediklerini belirtmekte.
Gerçek şu ki, Polonya bir ikilemle karşı karşıyadır. Başbakan Tusk yaşanan krizden dolayı Euro’yu kabul etmek istemiyor. Ama olası bir çözüm daha fazla siyasi ve mali entegrasyon gerektireceğinden, daha sonra katılmak zor olabilir. Tusk, Euro bölgesinin yeni mali anlaşmasında, Euro bölgesinin dışında kalan 10 ülke için bazı güvenceler kazanmasına rağmen, ‘çok vitesli Avrupa’ özelliğini kaybetme endişesi devam etmektedir. Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası Başkan Yardımcısı ve eski bir Avrupa Bakanı olan Mikolaj Dowgielewicz, Euro bölgesinin kurtarılması için alınması gereken önlemlerin başında daha yakın siyasi bütünleşme olduğunu söylemiştir. ‘Ne yazık ki, Polonyalıların bakış açısından, Çekler, İsveçliler ve diğerleri bloğun dışındadır ve bu da AB’nin iki katmanlı bir birliğe dönüştüğü gösteriyor’ demişti.
Yıllardır, Polonyalılar Euro üyeliğini güvenlik gerekçesiyle bir öncelik olarak görmekte. Ama Euro bölgesi dışında olan Polonya için, Brüksel’de etkisini kaybetme tehlikesi oluşmakta. Bu konu özellikle, 2014-2020 AB Bütçe görüşmelerinde, 67 milyar € değerinde olan yapısal fonların (Polonya paranın büyük payını alacak) dağıtılmasında öne çıkmakta. Polonyalılar, AB’nin daha fazla harcama yapmasıyla bloğun durgunluktan çıkabileceğini savunurken; büyük katkı sağlayan İngiltere, Almanya ve Hollanda gibi ülkeler bu fikre sıcak bakmamakta. Savurgan bir ortak tarım politikasını destekleyen Fransa bile, yapısal fonlarda kesinti yapılması için baskı yapıyor.
Polonya’nın mümkün olduğunca Euro’dan kaçınmasının bir diğer nedeni ise para birimin dalgalı kur sistemine sahip olmasıdır. Ziloti mali kriz için bir avantaj olmuştur. Zayıf para birimi ihracatı ve yabancı yatırımı desteklerken, aynı zamanda Euro cinsinden AB fonlarının değerini artırdı.
Son düzenlenen anketlere göre, Euro krizi nedeniyle Polonya’da Euro üyeliğini destekleyenlerin oranını %60 dan %25 e düştü. Anket sonucunu yapılan aşırı toplumsal değişimlere ve yapısal reformlara bağlayan Muhalefet Hukuk ve Adalet Partisi, milyonlarca genç işsiz nüfusa işaret etmektedir. 2015 yılında planlanan genel seçimlerden dolayı hükümet Euro’ya katılımı hükümet programına alıp seçimleri riske atmak istemiyor. Ama yakın zamanda katılmazsa, Polonya ikinci sınıf Avrupa statüsünü seçmeye zorlanabilir.