Tatar, diğer önemli konunun ise vatandaşların afet öncesi, sırası ve sonrasında doğru davranış değişikliğine gitmesi olduğunu, bu kapsamda AFAD koordinasyonunda deprem tatbikatlarının süreceğini aktardı.
KONTEYNER SAYISI 200 BİNİ BULACAK
Deprem bölgelerinde çok önemli işler yapıldığını vurgulayan Tatar, şu ana kadar 130 bini aşkın konteyner kurulduğunu, haziran sonuna kadar bu sayının 200 bini bulacağını kaydetti.
Bu sürecin aşama aşama devam edeceğini anlatan Tatar, şunları söyledi:
Bunun bir sonraki aşaması da vatandaşlarımızın kalıcı konutlarına kavuşması, bir yandan da bu süreç devam ediyor. Bir yandan orada her gün 1,5 milyon öğün yemek dağıtılıyor, bu çok önemli.
Her gün depremzedelere 4 milyon ekmek dağıtılıyor, kumanyalar, ayni yardımlar derken orada büyük bir operasyon yürütülüyor. Bu anlamda da devletimizin tüm kurumları Türkiye afet müdahale planı kapsamında AFAD’ın koordinasyonunda görevlerini çok ciddi biçimde yürütüyor.”
“7-10 METREYE KADAR YER DEĞİŞTİRMİŞ ALANLAR VAR”
Tatar, bölgede yaşanan iki büyük deprem sonrası birbirinden farklı 7 ayrı fay parçasının kırıldığını, dünyanın hiçbir bölgesinde, hiçbir jeolojik ortamında böyle bir afetin yaşanmadığını dile getirdi.
Fay kırılmaları nedeniyle 7-8 metreye varan yatay yönde yer değiştirmeler yaşandığına değinen Tatar, “Bunlar bölgede hem jeolojik anlamda yüzey kırığı oluştururken, diğer yandan afet kadastrosu diye adlandırdığımız 7-10 metreye kadar yer değiştirmiş parseller, tarla sınırları, binalar, yerleşim yerleri var. Bunların her birinin ayrı ayrı çalışılması gerekiyor. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bununla ilgili çalışmaları yapıyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de aktif 485 fay hattından her birinin 5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeli bulunduğuna işaret eden Tatar, bu fayların en son ne zaman yıkıcı deprem ürettiği, hangi büyüklükte sarsıntı meydana geldiği gibi parametrelerinin bilinmesi gerektiğini belirtti.
Tatar, bu parametrelerin bilinmesi durumunda o fayın gelecekte deprem üretme potansiyelinin daha iyi anlaşılacağını anlatarak, şunları kaydetti:
AFAD’ın içinde olduğu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, MTA Genel Müdürlüğümüz ve TÜBİTAK ile bütün faylar çalışılmaya başlandı, bu çok önemli bir aşama.
Sivas veya Orta Anadolu özelinde çok uzun yıllar deprem üretmemiş ama aktif olduğunu bildiğimiz, uzun yıllar suskun olan fay hatları var.
*Bu fay hatlarının hasar yaratması için illa bir yerleşim yerinden geçmesi de gerekmiyor, bunu Elazığ ve İzmir’de gördük. Tamamen zeminden kaynaklanan problemler oldu.
*O açıdan Sivas her ne kadar içinden aktif fay hattı geçen şehir olmasa bile Suşehri, Doğanşar, Koyulhisar, Gölova, Akıncılar ilçelerimizin içinden Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun değişik kolları geçiyor.
*Şarkışla civarından Deliler fay hattının değişik kolları geçiyor. Buraların deprem üretme potansiyeli var. Bir deprem ürettiğinde de maksimum deprem üreteceği değerler biliniyor. Her halükarda bir deprem olduğunda Sivas ve bu bölgede bulunan tüm şehirlerimizde riskli yapıların belirlenmesi gerekir.
*Bizim bir an önce bu şehirlerimizi daha dirençli hale getirmemiz gerekiyor. Bu tür yerlerde zemin çok önemli ve Sivas’ın bu anlamda özellikle zeminin iyi olmadığını bildiğimiz alanlarını daha dirençli hale getirmemiz gerekiyor. (AA)