Gazeteci Ertuğrul Özkök, AKP ile MHP arasında ‘vesayet savaşının’ başladığını yazdı.
AKP ile MHP arasında gerilimin Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’nin Osman Kavala’nın serbest bırakılması ve AKP'nin daha özgürlükçü bir politika izlemesi gerektiğini yazmasıyla başladığına dikkat çeken Gazeteci Ertuğrul Özkök, “Selvi'nin bu özelliğini bildikleri için, Bahçeli ve ekibi de bu yazının ne anlama geldiğini tabii ki çok iyi anladılar. İşte bu nedenle onlar da bu savaşı direkt AKP yönetimine açmaktansa bir vesayet savaşına çevirip, Abdulkadir Selvi üzerinden vermeye karar verdiler belli ki” ifadelerini kullandı.
İşte Özkök’ün “Bu kareden kaç ıstakoz, kaç Bahçeli klibi çıkar” başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın A 330 uçağı fotoğraflarının hastasıyım. Tahmin ediyorum her gazeteci için de durum aynıdır. Çünkü her fotoğraf Türk medya sosyolojisi ve "Biat hiyerarşisinin" de tasviri. O kareye bakınca, bir zamanlar Moskova'da Lenin mozolesinin üzerine sıralanan Sovyet Nomenklaturasını (*) görürüm. Külliye'nin gözünde kim yükseliyor, kim kayboluyor tahlini o karaye bakıp yapabilirsiniz.
“ERDOĞAN’IN SAĞINDA OTURAN GAZETECİ”
Dün Devlet Bahçeli'nin "Sitem dolu müzik klibini görünce Irak dönüşü A 330"dan gelen kare tekrar gözümün önüne geldi. Ve şu soru da kafama yerleşti: "Acaba bu klibin amacı o kareye mi sitemdi?"
Çünkü o karede çok önemli bir ayrıntı vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağında oturan gazeteci… Yani fotoğraf karesinde A330 gazeteci hiyerarşisinin en tepesine oturtulmuş kişi. Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi…
Şu sıralar Bahçeli ve ekibinin hedefindeki iki kişiden biri o. Selvi geçtiğimiz günlerde mevcut koalisyonun artık liberalleşmesi, yargıya el atması ve Osman Kavala gibi siyasi mahkumların serbest bırakılması zamanı geldiğini yazmıştı. Selvi artık bütün kamuoyunca tanınan bir yazar.
“REJİMİN SESİ”
Selvi artık bütün kamuoyunca tanınan bir yazar. AKP hükümetinin Hasan Heykel'i diyebilirsiniz. Hasan Heykel, Mısır'ın eski güçlü adamı Nasır rejiminin sesi olan gazeteciydi. (Tabii Hasan Heykel aynı zamanda derinliği olan, entellektüel seviyesi yüksek bir gazeteciydi.) Rejimin sesi olmak da önemli gazeteciliktir Yani Selvi için de artık "rejimin sesi" diyebiliriz. Ama sakın bu sözleri onun yaptığı işi küçültmek için söylediğimi sanmayın. Tam aksine böyle yazarlar önemlidir. Çünkü o tarafta esen havayı, yapılan değerlendirmeleri anlamanıza yardımcı olurlar. Selvi'nin bu özelliğini bildikleri için, Bahçeli ve ekibi de bu yazının ne anlama geldiğini tabii ki çok iyi anladılar. Demek ki "AKP içinde MHP"nin sert çizgisine ters bazı eğilimler belirmeye başlamış. Çünkü bu yazıyı Selvi'ye AKP'nin etkili isimlerinin yazdırdığını çok iyi biliyorlardı.
“SARAY’DAN YALANLAMA GELMEDİ”
İşte bu nedenle onlar da bu savaşı direkt AKP yönetimine açmaktansa bir vesayet savaşına çevirip, Abdulkadir Selvi üzerinden vermeye karar verdiler belli ki. İlk salvo Selvi'ye yöneldi ve çok da ağırdı. Ona "kılıç artığı" dediler.Bunun ne anlama geldiğini yazmak dahi istemiyorum.Ancak ilginçtir. bu kadar ağır bir saldırıya rağmen ne AKP kanadından ne Külliye'den Selvi'nin yazısına bir yalanlama gelmedi.