Eski Fenerbahçe yöneticisi Ali Koç, hakkındaki iddialara yanıt veriyor. Koç, ''Pazar günü yapılacak olan seçimde aday olmayı düşünmüyorum'' dedi.
Fenerbahçe Kulubü eski yöneticisi Ali Koç basın toplantısı düzenliyor. Ali Koç'un açıklamasından satır başları: "Yönetimden ayrıldığım o günden bu güne yakışıksız pek çok haber çıktı hakkımda, hem 3 Temmuz süreci için, hem de hakkımda çıkan diğer haberlerle ilgili bir açıklamada bulunmadım. 3 Temmuz döneminin ciddi anlamda çarptırılmasından dolayı bazı bilgileri paylaşmam gerektiğini düşündüm. 'HABERLER CİDDİ RAHATSIZLIK YARATTI' 1992 yılında rahmetli Hüseyin Çakıroğlu anısına kurulan Fenerbahçe Derneği'nin tek amacı Fenerbahçe'yi desteklemek, arkasında olmaktır. Kurulduğundan bu yana, bu yönde çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. Hepimiz gelip geçiciyiz, baki olan Fenerbahçe spor kulübüdür. 1907 Fenerbahçe Kulübü'nün aday belirleme gibi bir şeyi söz konusu olamaz. Zira adaylar içinde sadece bir adayı desteklemek, kulübümüzü kayıtsız şartsız desteklemek amacıyla çelişir. 93-97 yılında 11 milyon dolar bütçe yaratarak basketbola katkıda bulunmuştuk. İnşa edilen stadımızı, satttığımız 5 yıllık kombinelerle katkı sağladık. 99 yılında Fenerium'u kurararak devrettik. 90 yıldır tescil edilmeyen kulübün ambleminin tesciline öncülük ettik. 3 milyon TL basketbol şubesine katkıda bulunduk. Dernğin 20 yıolda gerçekleştidikklerini kısaca hatırlatırken derneğin vizyonunun altını çizmek istedim. 1907 FB Derneği, 'üyelerini belli bir doğrultuda oy kullanmaya yönlendirdi' haberleri kesinlikle asılsızdır. Bu haberler ciddi rahatsızlık yarattı. 'AYDINLAR İLE HUSUMETİM YOK' Mehmet Ali Aydınlar ile hiçbir husumetim yok, olmamıştır. FFB olağan dönemlerde bile yapması oldukça zordur, buna bir de 90. saatte bu şike süreci denilen süreç eklendiği zaman takdir edersiniz ki çok büyük güçlüğkle yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bize göre spor hukukunun temel prensiplerine itibar edilerek bir süreç yönetilmiş olsaydı büyük hasarlara yol açan bir durum olmayacaktı. Alınan kararları ve sergilenen yönetim anlayışını alt alta koyarsak sürecin tarfilenen vehametini aşacak derecede bir başarısızlık yaşandığını görüyoruz. 3 Temmuz olayını, -hafızaları tazelemek adına- bir özet geçmek istiyorum. 'NİYE KİMSE GİZLİLİK İHLALİNİN ÖNÜNE GEÇMEDİ?' 3 Temmuz Pazartesi sabahı dünya spor tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir operasyonla güne başladık. İlk günden itibaren gizlilik şartı olması rağmen gelişmeleri an be an takip eder hale geldik. Kimse gizlilik ihlaline bir şey demedi. Buna müsaade edildi, basın yasağı dahi çok uzun bir süre getirilmedi. Pek çok kez basın yasağı için başvurulmasına rağmen bunu başaramadık. Basın yasağı getirilmemesi benim bu operasyona çok farklı gözle bakmama neden olmuştur. Bu basit konular uygulansaydı, ülkemizde taraftarlar arasında yıllarca tamir edilemeyecek nefret tohumları ekilmezdi. Kulüplerimiz UEFA nezdinde kendilerini çok daha kuvvetli bir şekilde savunabilirdi. 'BEN BAŞKAN OLSAYDIM...' Ben şahsen o gün başkan olsaydım, adli birimlere gider gizlilik ihlali getirilmesinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu ifade eder ve bunun için çaba sarfederdim. Gerekirse devletin en tepesine giderek 'Lütfen basın yasağı getirin' derdim ve bunu için mücadele ederdim. Hiçbir savunma hakkı verilmeden kamuoyu vicdanında kulüp suçlu haline getirilmiştir. Lütfen bunu akşam Mehmet Ali Aydınlar'a sorun: Kulüplerine haklarını maksimum koruyabilmesi için bir girişiminiz oldu mu? Kamuoyu baskısı altında kalan TFF 1. Etik Kurulu Raporu diye bir rapor ortaya attı. Hiçbir savunma alınmadan sadece 21 Temmuz itibariyle emniyetten gelen kanaatin bizim için hiçbir kıymeti olmaması gerekirken UEFA'nın temel dayanağı haline gelmiştir. Savunma hakları kullanılmadan nasıl böyle bir rapor hazırlanmasına müsaade etti Mehmet Ali Aydınlar? 'ETİK KURUL RAPORU NASIL MEDYAYA SIZDI?' Emniyetimizden gelen, -hangi bilgilerin geldiğini de bilmiyoruz- bu rapora belgeler yollandıktan sonra 31 kişi daha gözlatına alındı, ifadeleri alındı, binlerce sayfa daha yeni bilgiler oluştu. Ama 100 yıllık şanlı kulübün kaderi etik kurulu raporundan dolayı bugün bu konuma geldi. Kozmik oda falan bir şeyler anlatıldı bize, Etik Kurulu raporu bu odada hazırlandı diye. Niye bu odada hazırlanndı? Çünkü gizli kalması isteniyordu. Peki nasıl medyaya sızdı? Bu odada bir medya mensubu var, o biliyor bunun nasıl sızdığını. İnşallah o da bir gün anlatır. Aydınlar'ın üzerinde müthiş bir baskı kuruldu. Aydınları'ın üzerinde kurulan müthiş baskı neydi biliyor musunuz? 'Siz üzerinizden Fenerbahçe formasını çıkaramadığınız için alacağınız kararlarla bütün ülkeyi riske atıyorsunuz' baskısı yapıldı. 21 Temmuz'da verilen bilgilerle 15 Ağustos'ta bu rapor hazırlandı ve UEFA topa sokuldu. UEFA'nın bu şekilde olağanüstü davranmasına TFF'nin içinde bazı üylerin de dahil olduğundan hiç şüphemiz yok. 15 Ağustos'ta rapor yayınlandı, rapordan bir kaç gün sonra ülkemizi küçük düşürecek bir gelişme yaşandı. UEFA müfettişi Türkiyeye geldi, Türkiye savcısını ziyaret ederek küçük düşürüldü. Burada küçük düşürülen TFF'ydi, ama onlar bunu gururla sundu. UEFA'ya 'sen kimsin de buraya geliyorsun, sana kim bu hakkı veriyorsun' denmez miydi? İnsanın gücüne gidiyor. Dik durup, UEFA'ya 'kardeşim sen ne yapıyorsun' demedi. UEFA'nın muhatap olduğu kişiler Fenerbahçe'nin şike yapmama olasılığının yüzde 1 bile olmadığını düşünüyor. Burda UEFA'ya kızmayalım, onun muhataplarına kızalım. 'HESABI ER GEÇ VERİLECEK' Müfettişin ziyaretinde bir yol haritası planlandı ve onun ayrılmasının ardından meşhur Infantino'nun mektubu bize ulaştı ve Çarşamba akşamı, 24 Ağustos'ta önce FB'nin men edildiğini, Trabzon'un dahil edildiğini öğrendik. Spor hukuk tarihinde bir ilk yaşanıyordu. Hiçbir resmi süreç işletilmeden, kimin neyle sulandığı bilinmeden, hiçbir savunma alınmadan FB cezalandırıldı. Bunun hesabını er geç birileri verecektir. FB yarım puanla şampiyonluğu kaybetti, ama bizim kolumuzu kanadımızı kırdılar, her puan para demekse bizim ekonomik anlamda da kanadımızı kırdılar. TFF yönetimi başkanı sürece iyi niyetle yaklaşmış olabilir, ancak muhtelif nedenlerden dolayı UEFA'ya karşı dik duramayarak, UEFA'ya boyun eğerek TÜrk futbolunun çıkarlarını koruyamamıştır. Temel neden Aydınlar ve ekibinin FB'nin suçluluğuna peşinen inanmalarıdır. 2010-2012 sezonunu yaşayan bizler, suçluluğumuza tamamen inanarak hakkımızı savunmaya çalışırken TFF Başkanı Sayın Savcı beye yaptığı ilk ziyaretten itibaren onun dediklerine inanmış, zararın neresinden dönersek kardır düşüncesiyle yöneitlmeye çalışılmıştı. 8 takımdan bahsediyordu, ne oldu o takımlara? FB ve Beşiktaş'a kaldı olay sadece. Sayın Aydınlar'ın spor hukuku konusunda çok bilgisi olması önemli unsurlardan bir tanesidir. 'UEFA'ya muhatabın benim, savcıyla ne işin var' diyebilirdi. Sanki Türkiye muz cumhuriyeti! Kararsızdı, gel-gitler yaşadı. Mesela liglerin başlama tarihi konusunda... Kendi istifasını hatırlayın, ettim dedi etmedim dedi 2 gün içinde defalarca karar değiştirdi. Çok fazla medyayla konuştu, kendisiyle çelişkiye düştü. Ekip ruhu yoktu. Play-off oynanacağını bile TFF basın kurulunda öğrenmedi mi? Bu nasıl bir ekip ruhudur. Ne yazık ki bu nedenlerden dolayı yönetim anlayışı manipülasyona açık bir konuma geldi. Mehmet Ali Bey'in bazı iddiaları var bizlerle ilgili. Sayın Aydınlar bize 3 fırsat sunduğunu söylemişti ama bize göre ortada bir fırsat bile yok. 15 Ağustos'ta daha ortada kimin neyle suçlandığı bilinmezken 'Kendisinden şüphe edenler Avrupa'ya gitmesin' demenin neresi fırsat! Böyle bir yaklaşımı hangi Fenerbahçeli kabul ederdi? Mehmet Ali Aydınlar 'Bana sorsalardı Trabzonspor'un yerine Bursaspor'un gitmesini önerirdim' dedi. Bunu nasıl söyledi aklımız almıyor. 'Bana sorsalardı' diyor. Gerçekten mi? Bu benim için algılaması zor bir durum. Hadi başkan tecrübesiz. Danışmanlar niye anlatmıyor. 'Tecrübeli başkan yardımcısı' niye anlatmadı? Mektup UEFA'yı zan altında bırakmayacak şekilde yazılmıştır. Şampiyonlar Ligi'ne Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor'un alındığı gece yapılan açıklamada 'UEFA istediği için yaptık' denildi. UEFA ile TFF birbirine topu atıp durdu. Mektubun bir paragrafında 'Fenerbahçe kendini Şampiyonlar Ligi'nden çeksin. Çekmezse TFF çeksin' diyor. Ama 'Olmadı ben çekeceğim' demiyor. Çünkü onu yapacak cesareti ve şartlar yok. Aba altından sopa gösteriyor. Zaten Aydınlar 'Fenerbahçe formasını çıkartmazsam ülke benim yüzümden yanacak' düşüncesi içindeydi. Sayın Aydınlar, yaptığı bazı açıklamalarla sanki bizimle dalga geçti. 9 Ocak 2012'de Cenevre'de UEFA avukatıyla bir araya gelindiği bir gerçektir. 3 yönetici ve 1 avukatımız katıldı. Bu toplantıya aynı zamanda TFF avukatı da katılmıştır. TFF Başkanı'nın avukatının olduğu toplantıda TFF'nin temsil edilmediğini söylemek anlaşılır gibi değil. Mehmet Ali Aydınlar, yapılan pazarlıkların kendi öngördüğü şekilde olsaydı Fenerbahçe'nin 1 yıl ceza alacağını düşünüyordu. Şampiyonluk kupamızın kendisi sayesinde müzemizde olduğunu iddia ediyor. Aydınlar Fenerbahçeli yöneticilerin gizli olarak görüştüğünü ve sadece kendisinin arabuluculuk yaptığını söylemiştir. Bu toplantı tamamen TFF'nin tertip ettiği bir toplantıdır. Mehmet Ali Aydınlar, gizli pazarlıklar içinde olduklarını açıkça ifade etmiştir. Bizden pek çok feragat bekleniyor ama karşılığında hiçbir kazanç yok. Bunun bize teklif edilmesinin sebebi dik duramayan TFF'dir. Hem 2010-2011 sezonunu yok saymak istiyor. Hem de 'O kupa benim sayemde müzede' diyor. Bu çelişkiyi anlayamıyorum. Şahsımla ilgili bazı iddialar var. Burada fişeği ateşleyen haberlerden biri de bir yöneticinin oğluyla yemek yediğim şeklindeki haberdir. Böyle bir yemek yok. Fenerbahçe'ye katkı sağlamamız için resmi bir görevde olmaya gerek yok. 'PAZAR GÜNÜ ADAY DEĞİLİM' Pazar günkü seçimde aday olmadığımı söylemek istiyorum. Aile şirketlerinde aldığım sorumluluklar nedeniyle bu kararı aldım. İleride şartların en müsait olduğu anda yeniden görev alabilirim. Sayın Aydınlar 'Fenerbahçe Başkanı olursam şike yapmayacağım' dedi. Bunu nasıl söylersiniz! İnsanlar çoluğunu, çocuğunu göremedi. Pazar günkü seçimde aday değilim. İnşallah Fenerbahçemiz için hayırlı bir sonuç çıkar seçimden. Fenerbahçe'ye hizmet etmem için yönetimde olmama gerek yok. Mehmet Ali Aydınlar'la hangi kanalda isterse programa katılmaya hazırım.