Daha Şile Limanı’ndan çıkar azgın denizde kayalıklara çarparak batan Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait KEGM-7 botunun kaptanı Cemil Özmen’in 90 yaşındaki annesi Fethiye Özben’in kalbi, oğlunun acısına 25 gün dayanabildi.
Fethiye Özben, 4 erkek çocuğundan en küçüğü olan Cemil Kaptan’ın koynundan hiç çıkarmayıp, “Ciğerim yanıyor” diyerek, her dakika öpüp kokladığı fotoğrafına baka baka hayata gözlerini yumdu.
Oğlunun ölümünü bir türlü kabullenemeyen Fethiye Özben’in boynundan hiç çıkarmadığı ve içinde eşinden kendisine yadigar kalan bir saat vardı. Torunlarının anlattığına göre Fethiye nineleri koynunda sakladığı bu saatten başka hiçbir saate güvenmezdi. Oğlunun ölümünden sonra da Cemil Kaptan’ın fotoğrafını koynundaki kesesine bile koymayıp, çıplak teninde saklayıp uyudu, her gelene oğlunun fotoğrafını gösterip, “Bakın bu benim oğlum, onu tanıyor musunuz” diyerek sürekli ağladığını söyleyen yakınları, “Fethiye ninenin ağlamaktan dermanı kesildi. Biraz kendini toparladığında oturup tekrar ağlıyordu. Daha fazla gücü kalmadı. Oğlunun fotoğrafına baka baka oturduğu yerde can verdi” dediler.
Anneleriyle son kez hep birlikte 4 ay önce memleketleri Trabzon’da bir araya gelen Özmen kardeşler, kardeşlerinin ölümünden sonra yılbaşı öncesi bir kez daha yıkıldılar. Fethiye Özmen’in geride kalan oğulları, “Göz göre göre ölüme gönderilen Cemil Kaptan’dan sonra, her gün gözümüzün önünde evlat acısıyla ciğeri yanan, artık ağlamaya bile takati kalmayan annemizin ölümü de, bize Kıyı Emniyeti’nin yılbaşı hediyesi oldu” dediler.
OĞLUNUN YANINDA YATACAK
Fethiye Özben, bugün (Pazar) oğlu Cemil Özben’in cenazesinin kaldırıldığı Üsküdar Küçüksu’daki Hacı Zihni Gürler Camii’nde öğle vakti cenaze namazının ardından, Kandilli Mezarlığı’na oğlunun yanına gömülecek.
SAVCILIK, TELEVİZYON KANALLARINDAN GÖRÜNTÜ İSTEDİ
Öte yandan, Ulaştırma Bakanlığı, 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan facianın ardında soruşturma başlatıp, bakanlık müfettişlerini gönderdi. Şile Savcılığı’nın da, hazırlık soruşturması için televizyon kanallarından görüntü, GSM operatörlerinden de o gün Cemil Özben’le yapılan telefon görüşmelerini, hangi saatte ve hangi numaralarla görüştüğünün kaydını istediği öğrenildi.
TALİMATI SALİH ORAKÇI MI VERDİ?
İddialara göre, Cemil Kaptan’ın kurtarma ekibine katılması talimatını Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı verdi. Deniz Ticaret Odası, Armatörler Birliği ve Kaptanlar Derneği’nden dava dosyasına koymak için rapor isteyeceğini belirten Cemil Kaptan’ın ağabeyi Hasan Özmen, Kıyı Emniyeti Genel Müdürülüğü’nde oluşturulan baskı ve korku imparatorluğu yönetimi nedeniyle kimsenin konuşamadığını, kardeşini ölüme götüren emri, yardımcılarının ikazına rağmen Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı’nın verdiğini öğrendiklerini söyledi.
13 YAŞINDAKİ OĞLUNU DA KAYBETMİŞTİ
Cemil Kaptan’ın eşi Günay Özmen, 7 yıl önce de evlat acısıyla sarsılmıştı. 13 yaşındayken karaciğer yetmezliğinden kaybettiği oğlu Cihan’dan sonra, 6 yaşındaki kızı Derya’nın da aynı hastalığa yakalanması nedeniyle, genç kadın birkaç ay önce karaciğerinin bir bölümünü kızına vermişti. Eşinin, kızına çok düşkün olduğunu anlatan Günay Özmen, hangi acıya dayanacağını bilemediğini söylerken, eşinin ölümünden sorumlu olanların cezalandırılmasını istedi.
OĞLU DA BABASININ İZİNDE
Cemil Kaptan’ın Piri Reis Üniversitesi Makine Bölümü’nde okuyan oğlu 21 yaşındaki Yunus Emre’de babası gibi deniz meraklısı. Babasıyla birlikte denize açılmaktan büyük zevk aldığını ve kimi zaman babasının dümeni kendisine bıraktığını söyleyen Yunus Emre, bir defasında Ege’de fırtınaya yakalandıklarında Yunan adalarına sığındıkları günü hiç unutamadığını anlattı.
“KORKTUĞUM BAŞIMA GELDİ” DEMİŞTİ
Facianın olduğu gün evinde eşiyle yemek yerken Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden gelen telefonla “Derhal Şile’ye gidiyorsun” talimatı alınca, “Korktuğum başıma geldi” diyerek, eşi Günay Özben’le son kez vedalaştığını bilmeden arabasına atlayıp Şile’ye doğru son yolculuğuna çıkmıştı. Eşinin, “Gitme” diye yalvarışları karşısında “Gitmem lazım. Genel Müdürlükten aradılar. Gitmezsem işten atarlar. Şile’ye gideyim, ama denize çıkmam” demesine rağmen, o gün nöbette olan Rıfkı Çırtlık’ın, iki kez liman ağzına kadar gitmesine rağmen havanın denize çıkmaya elverişli olmaması üzerine geri dönüp, “Bu havada dDenize çıkılmaz” sözleri üzerine, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün talimatıyla botu devralmıştı.