Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç Bakanlar Kurulu'nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu'nun ardından yaptığı açıklamada CHP lideri Kılıçdaroğlu'na koalisyon şartlarını sıraladığı konuşmasında çözüm sürecine ilişkin görüşlerine yer vermediği eleştirisini yöneltti. Arınç, Suriye'den Türkiye'ye geçişlerle ilgili bir soruya ilişkin de Suriye'den kabul edilecek mülteciler için rakam vermenin doğru olmayacağını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Toplantının ardından gazetecilerle biraraya gelen Arınç'a ilk olarak Suriye sınırındaki hareketlilik ve göç dalgası soruldu. Türkiye'nin güvenliğine ilişkin gerekli önlemlerin alındığını belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Alınan önlemler var. Türkiye'yi tehdit edecek oluşumlara izin verilmemeli. Ülkeye dışarıdan giren güçler bir kaos ortamı getirdiler. Bu kaosun sebebi uçaklarla helikopterlerle şehirleri bombalayan ülkedeki eli kanlı yönetimdir.
Türkiye güvenliği bakımından gereken her türlü tedbiri yakınen takip ediyor. Sığınmacıların ne kadara kadarının kabul edilebileceği gözden geçirildi. Sınır güvenlii için askeri tedbirler masaya yatırıldı. AFAD rakamlarına göre 18 bin sığınmacı kabul edildi. Bekleyen sayısı şu anda az. BM'ye durumu anlatan kapsamlı bir mektup yazıldı.
Meseleye insani açıdan bakıyoruz. İlk başta belirli bir sayı konulmuştu ama daha sonradan hayati tehlikede olduğunu söyleyenlere kapılarımızı kapatmadı. Batı ülkeleri sağır, kör, dilsiz olabilir ama Türkiye böyle bir şey yapamaz. Türkiye'de şu anda 1.6 milyon Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.
Bir sınır koymak rakam vermek elbette mümkün değil. Ama bu sürdürülebilir bir şey değil. Bu insanların gelmesiyle toplumda olumsuz anlamda bazı gelişmeler de yaşanıyor. Dünya ve Batılı ülkelerin buradan kendilerine görev düştüğünü bilmeliler."
İşte Arınç'ın açıklamalarından önemli satır başları:
TEL ABYAD DÜŞMEDİ
Sınırdaki son gelişme, PYD-YPG ve bazı unsurların bölgedeki Arap ve Türkmenlere yönelik bir göç dalgası arayışı var. Güneyimizde, güvenliğimizi tehdit edecek gelişmelere izin vermemek istiyoruz.
Bu kaosun sebebi, ülkedeki eli kanlı yönetimdir. Türkiye kendi iç ve dış güvenliği bakımından gereken her türlü tedbirleri alıyor ve süreci yakından takip ediyor. Sürece müdahil olan güçlerle bazen Türkiye'nin bakış açısı farklılık gösterebiliyor. Türkiye'nin Suriye'de hem muhalif kesimlere hem de Türkmenlere yönelik siyasi desteği olduğu biliniyor. Türkiye'nin sınır güvenliği konusunda alınacak askeri tedbirler masaya yatırıldı.
Sığınmacıların kabulü konusu gündeme alındı ve değerlendirildi. Dış politikamız açısından, Dışişleri Bakanı ve AB Bakanımıza Sayın Başbakanımız talimat verdi. Dışişleri Bakanımız bu an itibariyle BM Genel Sekreteri, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne konuyla ilgili mektup yazdı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde konunun ele alınması için talebimiz var. G-7 ülkelerinin Dışişleri Bakanlıklarına gerekli mektuplar yazıldı ve onlara da sorumluluk düştüğü anlatıldı. Sayın Dışişleri Bakanımız NATO'ya da mektup yazıldı.
Bunların dışında, askeri olarak neler yapılabileceği ve İçişleri ve diğer Bakanlıklarımız tarafından alınan ve alınacak özel önlemler hakkında ise bilgi veremem.
Tel Abyad'ın YPG'nin eline geçtiği bilgisi var. Göç dalgası halinde ne yapılacak?
İnsani olarak bu çok istediğimiz bir durum olmaz. Ama aman dileyene biz kapımızı kapatamayız. Kapılarımızı açmak zorunda kaldık ve bugün 1 milyon 600 bin sığınmacı Türkiye'de. Daha sonra Kobani'den gelen 200 bin kişiye kapılarımızı açtık. Kobani'den IŞİD'in çekilmesiyle bu kişiler yeniden Kobani'ye dönmüşlerdir. Bir sınır ve bir rakam koymak mümkün değil. Bu savaş devam ettiği sürece Türkiye, geçtiğimiz günlerde yine 16-17 bin kişiyi kabul etti. Bu sürdürülebilir bir şey değildir. Bu konuda dış politika atağına geçmemizin nedeni de budur.
Tel Abyad'ın YPG'nin kontrolüne geçtiği iddiası doğru değil. Bu konu hakkında bilgi gelmedi ve Bakanlar Kurulu'nda konuşulmadı.
KOALİSYON TARTIŞMALARI
Genel değerlendirmeyi Sayın Başbakan yaptı. Onlara ilave edilecek bir husus yok. Diğer genel başkanlar içerisinde basına aksedenler var, aksetmeyenler var. Bakanlıkların paylaşımına yönelik spekülatif haberler var. Biz bunlara itibar etmeyiz. Özellikle milletvekillerinin açıklamaları partilerini değil, kendilerini bağlar. Partilerin yetkili kurulları önemlidir. Partiler, bunların basın önünde ekran önünde bunların konuşulmasına izin vermemelidir. Bu konuda en iyi örnek Ak Parti'dir.
Görev Cumhurbaşkanı tarafından AK Parti Genel Başkanı'na verilecek. AK Parti Genel Başkanı, siyasi parti liderleri ile görüşecek. Sayın Genel Başkanımız hükümeti kuramazsa, görev Sayın Kılıçdaroğlu'na verilecek. Kurabilirse kuracak, kuramazsa da erken seçime gidilecek.
Ekonomide şu an istikrar devam ediyor. İş çevreleri ve ekonomik çevreler istikrarı devam ettirecek bir hükümet istiyor. Bazı genel başkanlar ben şununla olmam, burada olmam diyerek kapıları kapattı. Bu doğru bir tavır değildir. Biz madem ki; bir koalisyon hükümeti kurmaya mecbur kaldık, istikrarı devam ettirecek bir güçlü koalisyon kurulması gerektiğine inanıyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bugünkü konuşmasında yaptığı açıklamaları değerlendirdik. Bunlar bugün yapılmış açıklamalardır. Ve bunlar zamanla değerlendirilir. Dikkatle okudum açıklamalarını. 12-13-14 tane başlık var. Bir ana muhalefet partisi lideri böyle kapsamlı bir açıklama yapıyor da nasıl oluyor da çözüm süreci ile ilgili bir cümle etmiyor. Bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Bu açıklamalarına devam edecekse, çözüm süreciyle ilgili düşüncelerini de kamuoyuna açıklaması yararlı olacaktır.