ABD'li merkezli Forbes, BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed El Nahyan'a dair dikkat çeken bir makale yayınladı.
ABD'li Forbes dergisi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed El Nahyan'ın (MBZ) Orta Doğu'daki etkisine ilişkin dikkat çekici bir makale yayımladı.
MBZ'nin, Orta Doğu'da daha güçlü etkisine rağmen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a (MBS) kıyasla daha az tanındığına dikkat çekilen makalede, MBZ'nin Orta Doğu'daki planlarına ilişkin çarpıcı ifadeler yer aldı.
Makalede, MBZ'nin eski ABD Başkanı Barack Obama yönetimindeki bazı üst düzey yetkililer tarafından "tehlikeli ve dürüst olmayan biri" olarak tanımladığı belirtilirken, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin ise kendisine daha müsamahalı davrandığı ifade edildi.
Öte yandan MBZ hakkında bazı insan hakları raporları ve yabancı diplomatların ifadelerine yer verilen makalede, MBZ'nin mutlakiyetçi tavrı ile Yemen ve Libya gibi ülkelerde sonuçlarını kontrol edemediği çatışmalara sebebiyet verdiği vurgulandı.
MBZ'nin, uyguladığı politikalarla lanse edildiği gibi "Hürmüz Boğazı ve Orda Doğu'daki istikrarsızlığa çözüm sunmadığı ve aksine sorunun parçası olduğu" belirtilirken, "MBZ, İslami radikallik ile mücadele adı altında ülkesinin askeri ve finansal kaynaklarını bölgedeki demokratik eğilimli yapıları yıkmak için kullanan bir diktatördür." ifadelerine yer verildi.
Öte yandan Suudi Arabistan ile işbirliği yapan MBZ'nin, "Mısır tarihinin en baskıcı lideri" olan General Abdulfettah es-Sisi'nin Cumhurbaşkanı olduğu Mısır'daki darbede rol aldığı kaydedilen makalede, aynı zamanda Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'i silahlandırarak Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen Trablus hükümetine karşı savaş açtığı vurgulandı.
Bununla beraber MBZ'nin, ülkesinin Yemen'deki varlığını son zamanlarda azalttığı belirtilirken, perde arkasında ise Yemen'deki paralı savaşçılar ve ayrılıkçı guruplara verdiği askeri ve finansal destek sebebiyle bölgede yaşanan işkence, sivil ölümleri ve toplu göçler gibi insani sorunlarda başrolü oynadığına dikkat çekildi.
ABD yönetiminin esnek tavrı ve 27 milyar dolar değerindeki askeri silah satışının, BAE'nin terörizm ile mücadele adı altında bölgede takındığı "macerası ve pervasız" tavırlarına kapı araladığı ifade edilen makalede, BAE'nin siyasi ve askeri rolünün bölgede yıkım ve istikrarsızlığa yol açtığı savunuldu.
Öte yandan, ülke içinde oldukça karmaşık bir gözetleme ağı üzerinden kendisine muhalif isimleri tespit edip, hapse attırdığı vurgulanan MBZ'nin, aynı zamanda ülkedeki ABD, İngiltere ve diğer ülke vatandaşlarını da yakından izlettiği kaydedildi.
Ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün konuya ilişkin raporlarına atıfta bulunulan makalede şu ifadelere yer verildi:
"Ülke içindeki muhalif isimlere yönelik uyguladığı keyfi tutuklamaların yanı sıra, zaman zaman zoraki adam kaçırma faaliyetlerinde de bulunan BAE, ayrıca Yemen'de savaş suçu işleyen Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun düzenlediği saldırıların önemli bir parçası. BAE yönetimi, aynı zamanda tutuklulara işkence yapmak ve ülkedeki göçmen işçileri suistimal edilmekle suçlanıyor."
BAE'nin söz konusu faaliyetlerinin ve MBZ'nin Washington'da yeteri kadar eleştiri almama sebebine de değinilen makalede, BAE'nin sadece 2018'de Washington merkezli 20 lobi firmasına 20 milyon dolar ödediğine dikkat çekildi.
Söz konusu firmaların ABD Kongresi, düşünce kuruluşları ve Amerikan medyasında BAE lehine 3 bine yakın lobi faaliyetinde bulunduğu ve ABD'deki siyasi isimlere 600 bin dolar bağış yapıldığı vurgulandı.