DÜNYA

Bakü'de Bir Zaha Hadid Eseri

Bakü'de kent ve mimarlık arasındaki sınırlar bulanıklaştı. Nasıl mı?

10 Kasım 2013 Saat: 21:12
Bakü'de Bir Zaha Hadid Eseri
Bakü'de Bir Zaha Hadid Eseri

Zaha Hadid Architects'in Azerbaycan'da tasarladığı Haydar Aliyev Kültür Merkezi açılışı için Bakü'ye gittik. Star mimarın tasarımını görecek olmanın yanısıra önüne geçilemeyen "kardeş" millette bulunan bir uygulamayı gezmek, potansiyel bir eleştirel duruşa sahip olmak açısında da heyecan vericiydi.

Açılışına bizzat Zaha Hadid'in ve ofisin büyük bir kısmının katıldığı etkinlikte ilk gün verilen konserin ardından ikinci gün katılımcı basın grubuna yapı anlatıldı. Bu detaylar aslında önem kazanıyor çünkü binaya hem iş veren ve tasarımcı tarafından verilen önem hem de anlaşılması için ofis tarafından gösterilen ilgi mimarlık kültürü için tartışmaya değer. İkinci gün basın grubuna yaptırılan mimari proje anlatımına, binanın tüm aşamalarında yer alan projenin tasarımcısı ve mimarı Saffet Kaya Bekiroğlu eşlik etti..

Öncelikle kente uluslararası davetli bir yarışma ile böyle bir kent müzesi katma vizyonuna sahip kent yönetimi takdir edilesi. Detaylarını yakında yayınlanacak olan özel söyleşimizde bulabileceğiniz tasarım süreci bir davetli yarışmayla başlıyor. Dolayısıyla kent ve hatta ülke için bu denli önemli bir yapının yarışmayla yapılmış olması yapıyı tabi ki bir sıfır öne geçiriyor. Toplam inşaat alanı 101 bin 144 metrekare olan, 19 bin metrekare salon, 14 bin metrekare kütüphane, 12 bin metrekare müze, 41 bin metrekare kapalı otoparkın bulunduğu proje Türk müteahit DİA Holding tarafından 3.5 yılda tamamlandı.

Formun Zaha Hadid Architects imzasını taşıdığını kolaylıkla söyleyebiliyoruz. Bir matematiği olduğu aşikar. Gördüğünüz heybet hem büyüleyici hem de provakatif. Sizi kentin ölçeğini sorgulamak gibi muhtemel bir tartışma zeminine çekebiliyor. Kent ve mimarlık arasında fark bulanıklaşıyor...

Yapının kente oturuşu demek isterim... Projenin mimarı Saffet Bekiroğlu'nun, "Oldukça bağlamsal" olarak tanımladığı kültür merkezi adeta kenti bu binanın strüktürü, parçası haline getiriyor.

Zaten proje metinlerinde de binanın topografiden nasıl yükseldiğini görmek mümkün. Siz de bu topografiyi deneyimleyebiliyorsunuz. Tabi ne kadar fit olduğunuza ve ne kadar yükseğe çıkabildiğinize bağlı.


Zemin cepheye, büyük açıklıklar ile dışarısı içeriye dönüşüyor. Bu biraz kentin hüzünlü geçmişinin ters yüz edilişi paradigması ile de örtüşüyor.

Bu durumda zemine hafifçe dokunan giriş cephesi daha da manidar hale geliyor.

Formun dayandığı metaforlar elbette var: Aliyev'in doğduğu yerdeki dağ, Hazar'ın yükselişi gibi ama çok daha önemlisi bu "urban landscape" zeminini yakalama çabası... Bulanıklaşan bu zemin için Bekiroğlu "Amaç sınırları eritmek, bir form yaratmak değil" diyor.

İç mekanda sürükleyecilik ve dışarı ile kurulan ilişki öne çıkıyor. Zemin-taşıyıcı kurgusu kimi zaman o kadar ustaca uygulanmış ki mekanı çözmek bazen zor olabiliyor.

Bazı noktalarda bina kendini açık ediyor. Tüm katmanları, ışığı, geçişleri, akışları bir arada görebiliyorsunuz, ki yapının en seçkin durduğu alanlar için vista alanları denebilir...


Kütüphane, oditoryum ve sergi alanları arasındaki akışkanlık yine cephe ve zemin arasındaki kurgu ile örtüşüyor.


Kalıcı sergi alanı

Oditoryum kuşkusuz projenin en dikkat çekici mekanlarından biri. Akustik danışmanlığı Ankara'da bulunan Mezzo Studyo tarafından, ahşap kaplamaları, kapıları, çelik taşıyıcı sistemleri ve akustik kaplamalarının üretimi Sanset İkoor tarafından yapılan oditoryumda, dış kabuktan farklı, renk ve malzeme açısından bambaşka bir ortama giriyorsunuz.

Ölçeğin çok daha insancıl olduğu mekanda özellike burnunuza gelen ahşap kokusu mekanla kurduğunuz ilişkiyi binanın genelinden farklılaştırıyor. Yapılan gösteri bu içselleştirme ile çok daha özel bir hal alıyor.

Basın grubu tarafından en çok merak edilen konulardan birisi de uygulama aşaması. Kullanılan materyaller, malzemelerin üretim aşamaları, ithal ediliş süreçleri... 


Dış cephede kabuğun bir insan derisi gibi ışığa tepki verişi etkileyeciyi.

Bu noktada parametrik tasarım ile kullanılan malzemenin ve işçiliğin biraradalığı önem kazanıyor. Dış kabukta yaklaşık 15 bin kadar birbirinden farklı ölçülerde eğrisel kompozit panel kullanılıyor. Üretimi Avrupa'da gerçekleştirilen paneller alanda tek tek birleştiriliyor.

Bakü'de artık eğrisiyle doğrusuyla belki tartışmalarıyla yarışmayla yapılan çağdaş mimarlığın simgelerinden biri olacak bir müze var. Orada kent ve mimarlık arasındaki sınırlar bulanıklaştı burada ise kafamızda bazı şeyler daha da netleşti diyelim...

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑