AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam'da AK Parti istişare ve değerlendirme toplantısında konuşuyor...
Terörün sona ermesi için terör örgütünün ele başlarıyla ilk temas Turgut Özal zamanında gelişiyor. Ama tam bu zamanda Turgut Özal vefat ediyor.
Merhum Erbakan zamanında da yine temas yoluyla terörü sonlandırma çalışmaları yapılıyor. Ancak 28 Şubat müdahalesi bu süreci de engelliyor.
Tıpkı Merhum Özal döneminde, Merhum Erbakan döneminde de olduğu gibi, 56. ve 57. hükümet dönemlerinde de İmralı ile temas edilmiştir. İmralı ile görüşülmesinden dolayı bizi eleştiren MHP, İmralı ile görüşmeler olduğu dönemde iktidar ortağıydı. Yanında da DSP vardı.
Şu anda bize hakaretler sarf eden Bahçeli ve arkadaşları aslında kendilerine hakaret etmektedirler.
Ey Bahçeli, hükümet ortağı olduğun dönemde İmralı ile görüşmeler yapıldı. Bu ihanet midir? Biz hiçbir pazarlık içinde değiliz. Peki siz hangi pazarlık içindeydiniz? Bunu açıklayın.
Bahçeli İmralı görüşmelerimden haberim yok diyordu. Özrü kabahatinden büyük.
Biz İmralı ile görüşmedik diyen Bahçeli'ye soruyorum: 1999'da Genelkurmay mı hükümetinize bağlıydı, yoksa siz mi Genelkurmay'a bağlıydınız?
Öcalan o dönemde teröristlere sınır dışına çıkmaları için çağrıda bulunuyor. Ama ne oluyor biliyor musunuz? Birileri yurt dışına çıkan teröristlere operasyon düzenliyor. Çekilme süreci tamamen sabote ediliyor. MHP'nin içinde bulunduğu hükümet adeta terör örgütüne yeniden toparlanması için imkan sağlıyor.
Sonra, çok ilginç bir şey oluyor.
2002 yılında terör örgütü mensupları, ülkeye yeniden giriş yapıyorlar. AK Parti'nin reformları karşısında, terör örgütü 2004 yılında yeniden eylemlere başlıyor.
Sırf kan akmasın diye bazı meseleleri hep içimize attık, içimize atıyoruz. İşin içinde iş var. İşin içinde karanlık bir tezgah var.
Bu ülkede terör hiçbir zaman sadece terör olmadı. Millete bugüne kadar hep terörü gösterdiler. Hep terörün kanlı yüzünü gösterdiler.
Terörle mücadele edeceğiz. Bundan sonrasının yol haritası çizildi ve bu süreç başladı. Artık terörü doğuran sebepleri de konuşacağız. Kara delikleri de konuşacağız.
Bu ülkede terörden büyük paralar kazananlar, terörden siyasi rant elde edenler konuşulmadı. İşte ben, maskeler tek tek düşüyor derken bunu kast ediyordum.
Kim derdi ki, MHP ile İşçi Partisi aynı safta buluşacak, ortak eylem yapacak?
Kim derdi ki Menderes'in mirası üzerine oturanlarla Menderes'i asanlar bir araya gelecek?
MHP Genel Başkanı, "Biz İşçi Partisi'nin yedeği değiliz" diyor. Bir yandan da İşçi Partisi'nin başkanını Silivri'den çıkarın diyor.
Erdoğan, Akin İnsanlar'a karşı yapılan eleştirilere de yanıt verdi. Erdoğan'ın konuşması Tatar Ramazan Sürgün'deki kilit replik "Ben bu oyunu bozarım"ı anımsattı:
Akil İnsanlara karşı yapılan protestolarda o kadar fazla insan yok.
Biz bu tezgahı bozarız, bozuyoruz.
63 kişiden oluşan Akil İnsanlar grubu oluşturuldu. "Ben bu elimi değil, vücumudu taşın altına koyarım" diyen bu insanlar Anadolu'da yola çıktı.
Akil İnsanlar heyeti teşekkül ederken bazı densizler, bu heyeti Heyet-i Nasiha'ya benzetme gafletinde bulundular. Bunu yapanlar, İrşad Encümenini ya hatırlamadılar ya da hatırlamak işlerine gelmedi.
Heyeti Nasiha'nın halk üzerindeki yanlış propagandalarını anlatmak üzere İrşad heyeti kuruldu ve çalışmalara başladı.
İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif işte bu heyet içinde bulunuyordu. Biz İrşad heyetini seçtik ve şu anda İrşat heyeti görevini yapıyor.
Akil İnsanlar heyeti şu anda görevini yapıyor.
Akil İnsanlar sadece kardeşliği anlatmak için çalışıyor.
Bazı medya grupları da bu tezgahın içinde. Aynı medya, aynı tavrı 1 Mayıs'taki gösteriler için de sergiledi. Ellerinde sapan olan militanlar bu medyaya göre çiçek çocukları. Böyle takdim ediyorlar. Ama bu medyaya göre polis faşist. Ondan sonra Başbakan bağırıyor, çağırıyor. Tabii bağıracağım.
Sen kalkar da elinde sapanlarla terörist eylem gerçekleştirenleri savunursan ben bağırırım. Gazdan etkilenen militanlar mazlum ama kafasına taş isabet eden ve yaralanan, beyin kanaması geçiren polis faşist. Biz bu tezgahı da çok gerdik. Belli medya organlarının nasıl çatışmaları körüklediğine defalarca şahit olduk.
Halkın çözüm sürecine desteği yüzde 70. MHP ve CHP'ye oy veren vatadaşlarımızın dahi yüzde 40 ile 50 arasında sürece destek verdiklerini görüyoruz.
Şehit yakınları da bu sorunun bitmesini istiyor.
Çözüm süreci geri adım asla değildir.
Silahın çare olmadığı görülmüştür. Kimsenin tereddüdü olmasın. Bu süreç herkes için hayırlı bir süreçtir.
30 yıldır üzerimizde olan terör gölgesi üzerimizden kalkıyor.
Bu ülkede Kürt vatandaşına kardeşim diyebilen bir Başbakan var.
Ama biz siyasi Kürtçülüğe de, Türkçülüğe de karşıyız.