SİYASET

Başbakan Erdoğan Ulusa Seslendi !

Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi.

1 Ağustos 2012 Saat: 01:15
Başbakan Erdoğan Ulusa Seslendi !
Başbakan Erdoğan Ulusa Seslendi !

''Son günlerde artan zulüm ve gaddarlık, kaçınılmaz sonun yaklaştığının bariz sinyalleridir. Kardeş Suriye halkı da Ortadoğu da artık bu eli kanlı diktatörden; onun, kan üzerine bina edilmiş rejiminden inşallah kurtuluyor. Bugün bir kez daha kardeş Suriye halkına sabır, metanet ve dirayet temenni ediyoruz''

-''Suriye'de, Esed rejiminin, gözü dönmüş şekilde kendi halkına, kendi insanına ateş püskürmesi, esasında bir paniğin, çaresizliğin, akıl tutulmasının göstergesidir. Esed ve eli kanlı yoldaşları, sonlarının geldiğini, akıbetlerinin, kendilerinden önceki diktatörlerden farklı olmayacağını artık iyice anlamış durumdadırlar''

-''İnşallah, zafer Suriye halkının olacaktır. İnşallah, Suriye'de zalimler kaybedecek, hak galip gelecektir. Bizler de bu yönde dua etmeye, Suriyeli kardeşlerimizle gönül birliği yapmaya, onlara destek vermeye devam edeceğiz''

-''İnşallah bu iki şehir (Şam ve Halep) bugün de Suriye'nin diğer tüm şehirleriyle birlikte zalimlere kendi öz evlatlarıyla gereken cevabı verecek; bir kez daha cesaretin, adaletin ve hakkın üzerinde yeniden inşa edilecektir''

-''Esed rejiminin on yıllar boyunca zulmettiği, kimliklerini bile tanımadığı kesimleri bugün ateşe sürüklemesi karşısında herkes dikkatli ve sağduyulu olmalıdır. Yangından mal kaçırma anlayışıyla ortaya konan tavır ve eylemler, hiç kimseye fayda sağlamaz''

-''Türkiye'nin güvenliğine tehdit teşkil edecek girişimlere biz asla müsamaha göstermeyiz. Suriye'nin kuzeyinde, Esed rejiminin katliamları acımasızca devam ederken, burada bir takım oldu bittilere girişilmesi, üzerinde dikkatle durulması, düşünülmesi gereken bir manzaradır. Türkiye, bu oldu bittilere asla göz yummaz''

-''Suriye, bir kez daha uluslararası kamuoyu için turnusol kağıdı olmuştur. Kendi çıkarları için akan kana seyirci kalanlarla insanlığın, insafın, vicdanın yanında saf tutanlar belirgin bir hale gelmiş, ayrışmıştır. Suriye konusunda yarım ağız konuşanlar, rejimin yanında yer alanlar, en kanlı katliamları gerçekleştirirken bile rejime destek verenler, bugün mahcup olmuş, millet nezdinde bir kez daha itibar kaybetmiştir''

''Arakan'da, Müslümanların kadın çoluk çocuk demeden, tehcir edilmelerine uluslararası toplum seyirci kalmamalıdır'' 

-''2002'de biz iktidarı devraldığımızda, Merkez Bankası'nın döviz rezervi sadece 27 milyar dolardı. Bu rakam, Temmuz 2012 itibarıyla tam 99 milyar dolara ulaşmış durumdadır''

-''Bu kez olimpiyatlara, her zaman olduğundan çok daha kuvvetli bir iradeyle talibiz. İstanbul sadece olimpiyatlara aday değildir. İstanbul, olimpiyat meşalesinin aydınlığıyla medeniyetler çatışması gibi karanlık senaryolara karşı meydan okumaya adaydır''

-''Sizlerin bize olan güvenini boşa çıkarmadık, boşa çıkarmayacağız. Milletimiz bizlere nasıl güveniyorsa, bizler de milletimize güveniyoruz. Bu ülkeyi el birliğiyle, gönül birliğiyle, birlik ve beraberlik içinde kalkındırmaya devam edeceğiz''

- - - - - - - - - - - -

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Son günlerde artan zulüm ve gaddarlık, kaçınılmaz sonun yaklaştığının bariz sinyalleridir. Kardeş Suriye halkı da Ortadoğu da artık bu eli kanlı diktatörden; onun, kan üzerine bina edilmiş rejiminden inşallah kurtuluyor. Bugün bir kez daha kardeş Suriye halkına sabır, metanet ve dirayet temenni ediyoruz'' dedi.

Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi.

Konuşmasının başında vatandaşların Ramazan-ı Şerif'ini tebrik eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Ramazan, ibadetle arınmamıza vesile olan, toplumsal hayatımıza güç katan, birlik ve beraberliğimizi perçinleyen bir aydır. Her Ramazan ayıyla birlikte toplumumuzda, aile hayatımızda, neşenin, coşkunun, heyecanın artışına; kültürel hayatımızda, paylaşma ve yardımlaşma faaliyetlerimizde, büyük bir canlanma yaşandığına şahitlik ediyoruz. Bu bakımdan her ramazan, ülkemiz ve milletimiz için bir tazelenme, bir yenilenme imkanına dönüşüyor.

Ramazan ayında olmamıza rağmen, maalesef İslam dünyasından acı haberler de geliyor. Kardeşlerimize ilişkin yüreklerimizi parçalayan hadiselere şahit oluyoruz. Hemen yanı başımızda Suriye'de, ramazan ayının ruhuna ve manevi iklimine tamamen ters bir biçimde, adeta oluk oluk kan akıtılıyor, ocaklar söndürülüyor, sivil ve masum insanlar evlerinde, sokaklarda hunharca katlediliyor. Suriye'de rejim, halkın en meşru talep ve arzularına, en ağır silahlarla, toplu kıyım ve katliamlarla cevap veriyor.

Hama, Humus ve Dera gibi kentlerin ardından, bugünlerde Halep şehri de havadan ve karadan acımasızca hedef alınıyor. Tarihiyle, kültürüyle, medeniyet iklimiyle bizim Gaziantep şehrimizden, Şanlıurfamızdan, Hatay, Kilisimizden hiçbir farkı olmayan; sakinleri bizim kardeşimiz olan Halep, tarihinin en ağır saldırılarından birine maruz kalıyor.''

-''Millet olarak Suriyeli kardeşlerimize en kalbi dualarımızı gönderiyoruz''-

Şam ve Halep şehirlerinin, tarihleri boyunca defalarca kuşatıltığını, işgal edildiğini, yağmalandığını, toplu cinayetlere ve katliamlara maruz kaldığını belirten Erdoğan, bu iki şehrin tarih boyunca çok büyük kahramanlara ev sahipliği yaptıklarını, büyük kahramanlar çıkardıklarını ve zalimlere, canilere, despotlara gereken cevabı en güçlü şekilde verdiklerini söyledi. 

Şam ve Halep'in yıkılışlarının hemen ardından doğrulmayı, uyanmayı başardıklarını ve İslam coğrafyasının merkez şehirleri olarak yeniden inşa edildiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''İnşallah bu iki şehir bugün de Suriye'nin diğer tüm şehirleriyle birlikte zalimlere kendi öz evlatlarıyla gereken cevabı verecek; bir kez daha cesaretin, adaletin ve hakkın üzerinde yeniden inşa edilecektir. Suriye'de, Esed rejiminin, gözü dönmüş şekilde kendi halkına, kendi insanına ateş püskürmesi, esasında bir paniğin, çaresizliğin, akıl tutulmasının göstergesidir. Esed ve eli kanlı yoldaşları, sonlarının geldiğini, akıbetlerinin, kendilerinden önceki diktatörlerden farklı olmayacağını artık iyice anlamış durumdadırlar.

Son günlerde artan zulüm ve gaddarlık, kaçınılmaz sonun yaklaştığının bariz sinyalleridir. Kardeş Suriye halkı da Ortadoğu da artık bu eli kanlı diktatörden; onun, kan üzerine bina edilmiş rejiminden inşallah kurtuluyor. Bugün bir kez daha kardeş Suriye halkına sabır, metanet ve dirayet temenni ediyoruz.

Bu mübarek ramazan akşamlarında, millet olarak Suriyeli kardeşlerimize en kalbi dualarımızı gönderiyoruz. İnşallah, zafer Suriye halkının olacaktır. İnşallah, Suriye'de zalimler kaybedecek, Hak galip gelecektir. Bizler de bu yönde dua etmeye, Suriyeli kardeşlerimizle gönül birliği yapmaya, onlara destek vermeye devam edeceğiz. Suriye halkının bağımsızlık, özgürlük, hak ve adalet mücadelesini bugün her zamankinden daha fazla destekliyor; tüm Suriye halkına selam ve dayanışma mesajlarımızı iletiyoruz.''

SURİYE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esed rejiminin on yıllar boyunca zulmettiği, kimliklerini bile tanımadığı kesimleri bugün ateşe sürüklemesi karşısında herkesin dikkatli ve sağduyulu olması gerektiğini vurgulayarak, ''Yangından mal kaçırma anlayışıyla ortaya konan tavır ve eylemler, hiç kimseye fayda sağlamaz. Özellikle Türkiye'nin güvenliğine tehdit teşkil edecek girişimlere biz asla müsamaha göstermeyiz. Türkiye, bu oldu bittilere asla göz yummaz'' ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, Türkiye'nin, Suriye politikasına yönelik eleştirilere tepki göstererek, ''Türkiye'nin büyük bir ülke, güçlü bir devlet olmasından rahatsızlık duyan çevreler, bölgesel meselelere olan ilgimizi farklı yerlere çekerek, Türkiye'yi hedef haline getirmeye gayret gösteriyor'' değerlendirmesinde bulundu.

-''Türkiye alnı ak, vicdanı ak şekilde yolunda ilerleyecektir''-

Suriye'nin, en uzun ortak sınırın paylaşıldığı ülke olmasının yanı sıra ortak tarihi ve kültürel değerleri sebebiyle de önemine dikkati çeken Erdoğan, sınırın her iki tarafında akrabalar, dostlar, kardeşler bulunduğunu vurguladı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

''Suriye'de bir halka topluca zulmedilirken, biz susabilir miyiz? Suriye'de her gün şehirler bombalanırken, biz tepkisiz kalabilir miyiz? Suriye'de her gün kan akarken, kan akıtılırken, biz bunu seyredebilir miyiz? Eğer susarsak, eğer tepkisiz kalırsak, eğer seyirci olursak, soruyorum, biz kendi tarihimize, tarihimizin büyük şahsiyetlerine, onların da ötesinde kendi vicdanımıza bunu nasıl izah edebiliriz? Bin yıldır bölgede olan, bin yıldır bölgenin başı sıkıştığında, tüm imkanlarıyla bölge insanının yanı başında bulunan Türkiye'nin, bugün yaşananlara seyirci kalması, kalabilmesi mümkün müdür? Krizler, sıkıntılar, sorunlar karşısında hemen sırtını dönen, yüzünü dönen, umursamaz bir Türkiye, büyük bir ülke, büyük bir devlet olabilir mi?''

Ortadoğu'daki her gelişmenin, her krizin, her sorunun, doğrudan doğruya Türkiye'yi ve Türk ekonomisini ilgilendirdiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, bölgedeki istikrarsızlığın, doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye'nin istikrarını, refahını, ticaretini, turizmini, yatırımlarını etkilediğini söyledi. 

Erdoğan, ''Suriye'deki olaylar, bizim dikkatle ve hassasiyetle takip etmemiz gereken olaylardır. Türkiye, Suriye'nin içişlerine karışmadan ama Suriye'nin istikrar ve refahını da gözeterek, durması gereken yerde durmuş; tutarlı, akılcı, hakkaniyet ölçüsünde bir politika izlemiştir. Türkiye, kendisine yaraşanı yapmış; büyük bir devlet olarak hakkın, hukukun, adaletin yanında yer almıştır. Suriye'de yeni bir dönem başladığında Türkiye alnı ak, vicdanı ak şekilde yolunda ilerleyecektir.''

-''Suriye uluslararası kamuoyu için turnusol kağıdı oldu''-

Bazı ülkelerin, bazı uluslararası kuruluşların, ''akan kana seyirci kalmanın, tepkisiz kalmanın, sessiz kalmanın ağır bedelini muhakkak ki vicdanlarında kara bir leke olarak taşıyacağını'' belirten Erdoğan, ''Suriye, bir kez daha uluslararası kamuoyu için turnusol kağıdı olmuştur. Kendi çıkarları için akan kana seyirci kalanlarla insanlığın, insafın, vicdanın yanında saf tutanlar belirgin bir hale gelmiş, ayrışmıştır. Suriye konusunda yarım ağız konuşanlar, rejimin yanında yer alanlar, en kanlı katliamları gerçekleştirirken bile rejime destek verenler, bugün mahcup olmuş, millet nezdinde bir kez daha itibar kaybetmiştir'' ifadelerini kullandı. 

-Suriye'nin toprak bütünlüğü-

Suriye'deki olaylar karşısında Türk milletinin kendilerinden beklediklerini yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye, akılcı, adaletli, hakkı ve hukuku gözeten tavrıyla tarihinden aldığı miras ve misyonla en doğru politikaları savunmaya ve uygulamaya devam edecektir. Türkiye, vakur, ne yaptığını bilen, kendi çıkarlarını da kardeş halkların çıkarlarını da gözeten bir anlayışla kararlı, azimli şekilde yoluna devam edecektir'' diye konuştu.

Türkiye olarak en başından bu yana Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumasını savunduklarını hatırlatan Erdoğan, Suriye'nin bölünmesine, etnik ve mezhebi bir ayrışmaya gitmesine biz en başından itibaren karşı çıktıklarını, Suriye'de, her etnik grubun, her mezhebin, her inancın kendini özgürce ifade edebileceği, yönetimde kendisini temsil edebileceği, eşit vatandaşlar olarak ülke idaresinde görev ve yetki alacağı parlamenter demokratik sistemi samimiyetle savunduklarını vurguladı. 

-''Yangından mal kaçırma anlayışı...''-

''Kanlı Esed rejiminin, bölgenin istikrar, barış ve huzurunu hedef alacak şekilde, giderayak bir takım provokasyonlara girişmesini asla ve asla kabullenmeyiz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Esed rejiminin on yıllar boyunca zulmettiği, kimliklerini bile tanımadığı kesimleri bugün ateşe sürüklemesi karşısında herkes dikkatli ve sağduyulu olmalıdır. Yangından mal kaçırma anlayışıyla ortaya konan tavır ve eylemler, hiç kimseye fayda sağlamaz.

Özellikle Türkiye'nin güvenliğine tehdit teşkil edecek girişimlere biz asla müsamaha göstermeyiz. Suriye'nin kuzeyinde, Esed rejiminin katliamları acımasızca devam ederken, burada bir takım oldu bittilere girişilmesi, üzerinde dikkatle durulması, düşünülmesi gereken bir manzaradır. Türkiye, bu oldu bittilere asla göz yummaz. Güvenliğimizi tehdit eden, iç barışımıza ve huzurumuza yönelik her girişim, her eylem karşısında kararlı bir duruş sergilemeye, aktif tutum izlemeye devam edeceğiz.''

ARAKAN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Arakan'da, Müslümanların kadın çoluk çocuk demeden katledilmelerine, tehcir edilmelerine uluslararası toplum seyirci kalmamalıdır'' dedi. Dışişleri Bakanlığı'nın bu konuda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri nezdinde girişimde bulunduğunu söyleyen Erdoğan, Myanmar siyasi yetkilileri nezdinde de girişimlerin devam ettiğini vurguladı. 

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş programında konuşmasında vatandaşlara seslendi. 

Konuşmasında ekonomideki gelişmelere değinen Erdoğan, Temmuz ayında, Merkez Bankası'nın döviz rezervinin 99 milyar dolara ulaştığını hatırlatarak, şöyle konuştu: 

''2002'de biz iktidarı devraldığımızda, Merkez Bankası'nın döviz rezervi sadece 27 milyar dolardı. Bu rakam, Temmuz 2012 itibarıyla tam 99 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Hakeza, 2002'de hükümeti devraldığımızda Türkiye'nin IMF'ye borcu 23,5 milyar dolardı. 9,5 yıl boyunca biz o borcu ödeyip, 1,7 milyar dolara düşürdük. Bu kalan miktarı da dilediğimiz an ödeyip, borcu sıfırlayabilecek durumdayız. Ama daha da önemlisi, Türkiye'yi alan el olmaktan kurtarıp, veren el konumuna yükselttik. Nitekim Türkiye olarak, IMF'e 5 milyar dolar borç para vermeyi kararlaştırmış bulunuyoruz. Tüm bunlar, ekonomide de başarılı olduğumuzun en somut göstergeleridir.''

-Arakan Müslümanlarının durumu-


Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşanan insanlık dramı karşısında açıklamalarda bulunan Erdoğan, bu dram karşısında sessiz kalmayacaklarını söyledi. 

''Arakan'da, Müslümanların kadın çoluk çocuk demeden katledilmelerine, tehcir edilmelerine uluslararası toplum seyirci kalmamalıdır'' diyen Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı'nın bu konuda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri nezdinde girişimde bulunduğunu hatırlattı. 

Myanmar siyasi yetkilileri nezdinde de girişimlerin devam ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, bir yandan da bölgeye yardım çalışmalarının başlatıldığını vurguladı. 

-Açılışlar-

Bir yandan Türkiye'nin bölgesindeki sorunlara kalıcı çözümler üretmek, diğer yandan muasır medeniyet yarışında Türkiye'yi daha da öne çıkarmak için her türlü çabayı gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, ''Durmak yok, yola devam diyoruz. Zira, durmanın, yerinde saymanın gerilemekle eşdeğer olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunun içindir ki kalkınma hamlelerimizi, ara vermeden, hız kesmeden, sürdürüyoruz'' dedi. 

Temmuz ayı yurt içinde yaptığı ziyaretleri ve açılışları anlatan Erdoğan, Kayseri'de, toplam yatırım bedeli 512 milyon lira olan, 90 kalem eserin toplu açılışını, Iğdır'da toplam 56 milyon liralık bir yatırımla, Iğdır Havalimanı'nın açılışını gerçekleştirdiklerini anlattı. 

Van'da da 650 yataklı Prof. Dr. Dursun Odabaşı Eğitim ve Araştırma Hastanesini açtıklarını kaydeden Erdoğan, Kocaeli'nde de toplam yatırım bedeli 620 milyon lira olan 25 kalem eserin toplu açılışını yaptığını vurguladı. Eskişehir'de toplam yatırım bedeli 272 milyon 500 bin lira olan 26 kalem eserin toplu açılışını gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, İstanbul'da da Ataşehir Mimar Sinan Camii'nin açılışını yaptığını vurguladı. 

-2020 olimpiyatları-

Londra Olimpiyatları'na Türkiye olarak rekor sayıda sporcuyla katılım sağlandığını vurgulayan Erdoğan, ''Bizim için asıl sevindirici olan, Türkiye'nin sportif alanlarda her geçen yıl daha büyük başarılara imza atması, her geçen yıl, dünyadaki spor kamuoyuna, sporseverlerle sesini daha fazla duyurmasıdır. Son birkaç yıldan bu yana, bilhassa dünyanın en önemli, en büyük, en çok ilgi çeken spor organizasyonlarına, müsabakalarına ev sahipliği yapmaya başladık'' dedi. 

İstanbul'un 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarını düzenlemeye aday şehirler içinde yer aldığını hatırlatan Erdoğan, ''İstanbul beşinci kez olimpiyatlara aday oluyor. Ancak bu kez olimpiyatlara, her zaman olduğundan çok daha kuvvetli bir iradeyle talibiz. İnanıyorum ki olimpiyatlar İstanbul'da düzenlenmesi halinde, olimpiyat tarihinin en anlamlı sayfalarından birisi gerçekleşmiş olacaktır. İstanbul sadece olimpiyatlara aday değildir. İstanbul, olimpiyat meşalesinin aydınlığıyla medeniyetler çatışması gibi karanlık senaryolara karşı meydan okumaya adaydır'' diye konuştu.

Sözlerinin sonunda, ''Sizlerin bize olan güvenini boşa çıkarmadık, boşa çıkarmayacağız. Milletimiz bizlere nasıl güveniyorsa, bizler de milletimize güveniyoruz. Bu ülkeyi el birliğiyle, gönül birliğiyle, birlik ve beraberlik içinde kalkındırmaya devam edeceğiz. Ben bu düşüncelerle, bu inançla sizleri bir kez daha selamlıyorum'' diyen Erdoğan, yaklaşan Ramazan Bayramı'nın tüm İslam alemine hayırlar getirmesi ve insanlığın barışına vesile olması temennisine bulundu.

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑