Geçtiğimiz Pazar akşamı, 90larda ve 2000lerin başında büyük olay olan, bizleri uykusuz bırakan, fakat şimdilerde artık eski etkisini yaratmasa da Amerikan müzik endüstrisi için halen önemli bir etkinlik olan MTV Video Müzik Ödüllerinin
Geçtiğimiz Pazar akşamı, 90'larda ve 2000'lerin başında büyük olay olan, bizleri uykusuz bırakan, fakat şimdilerde artık eski etkisini yaratmasa da Amerikan müzik endüstrisi için halen önemli bir etkinlik olan MTV Video Müzik Ödülleri'nin 31.si gerçekleşti. Son yıllarda oldukça sönük geçen Video Müzik Ödülleri, geçen sene Miley Cyrus'ın Robin Thicke ile gerçekleştirdiği sansasyonel (!) performanstan sonra manşetlere geri döndü. Bu sene ise organizasyona Beyoncé damgasını vurdu. Hatta öyleki, adeta Beyoncé organizasyona değil; organizasyon, yaklaşık 16 dakika boyunca tüm albümünü kısa parçalar halinde seslendiren Beyoncé'ye konuk oldu denebilir! Etkinliğin bu parçasındaki en önemli anlar ise, Beyoncé'nin küçük kızını sahneye çıkarması ve feminizm vurgusu yaptığı anlar oldu.
Amerikan popüler kültüründe yılın trendi: Feminizm
Aslında Beyoncé, bu sene feminizme vurgu yapan tek ünlü değil. Başta popüleritesi gittikçe yükselen ve bir nevi anti-Sex and the City olarak görülen Girls dizisinin yaratıcısı Lena Dunham olmak üzere yeniyetme idolleri Taylor Swift'ten Miley Cyrus'a kadar birçok şarkıcı, oyuncu, sunucu feminizmi desteklediğini açıkladı. Lady Gaga'nın başlattığı akım üzerinden ünlü bir üniversite profesörü Gaga Feminizm[1] diye bir kavram ortaya çıkarıp üzerine bir kitap bile yazdı. Başta Dove olmak üzere, büyük, uluslararası markalar feminizmi sahiplenip birçok kampanya yaptılar.[2] Pastaya son süsü de moda sektörü ekledi ve kadınların rahatlığını öne çıkaran son sezonda spor ayakkabılar Chanel defilesinde boy gösterdi.
Chanel defilesinden bir kare: Chanel'in baş tasarımcısı Karl Lagerfeld ve spor ayakkabılarıyla Cara Delevigne
Yine de bütün bu söylemlerin başını Amerikan pop müziğin kraliçesi, milyonlarca hayranı olan ve kendini "modern zaman feministi" olarak tanımlayan Beyoncé çekti. 2011'de dünyayı kadınların yönettiğini Run the World (Girls)şarkısıyla ilan eden Beyoncé, son albümünde iki benzer şarkıya daha yer verdi; Facebook COO'su Sheryl Sandberg'ün kadınlar ile ilgili kullanılan negatif kelimelere karşı başlattığı kampanyaya katıldı; kadınların maruz kaldığı gelir eşitsizliği üzerine bir yazı kaleme aldı; ve son olarak 2014 MTV Video Müzik Ödülleri'nde "Feminist" yazan dev bir ekran önünde şovunu sergilediği gibi bir de Chimamanda Ngozi Adichie'nin "Hepimiz feminist olmalıyız"[3]konuşmasından pasajlar yayınlattı. Ve, böylece milyonlarca insan Pazar gecesi Beyoncé'nin feminist söylemini izledi.
Bir aksesuar olarak feminizm
Peki ya feminizm ve popüler kültür bir arada nasıllar? Beyoncé'nin feminizm vurgusu bir kesim tarafından ayakta alkışlanırken, başka bir kesim ise bu durumdan oldukça rahatsız. Beyoncé'nin hareketlerinin tek tek irdeleyen ve eleştirenlerin yanı sıra (Örn. Turnesine kocasının soyadından yola çıkarak Mrs. Carter adını vermesi; sürekli seksi kıyafetler giymesi vb), önemli bir konunun popüler kültür malzemesi haline gelmesinden endişelenen birçok kişi de var. Beyoncé'ye en sert eleştirilerden biri alanında en çok bilinen ve saygı duyulan feminist aktivistlerden, bell hooks'tan, geldi. Beyoncé'yi "terörist" olarak gören hooks, Beyoncé'nin yaptıkları ile beyaz, üstünlük yanlısı ve kapitalist bir sisteme hizmet ettiğini iddia ederken, Time dergisinin "En Etkili 100 İnsan" sayısının kapağına çıkan Beyoncé'nin kapak fotoğrafında giydiği seksi kıyafeti göstererek şarkıcının genç kızlar için çok yanlış bir imaj çizdiğini söylüyor.
Time'ın tartışmalı kapak fotoğrafı
Diğer bir yanda The Cut yazarı Allison P. Davis ise feminizmin Vogue'un sayfalarından çıktığında insanların gündeminden de çıkıp çıkmayacağını sorguluyor. Birçok gazeteci ve yazar, şu an Amerika'da "çok trend" olan feminizmin, popüler kültürün eğlenceli bir söylemi olarak kalmasından ve verilen entellektüel mücadelenin içinin boşaltılmasından dolayı duydukları endişeyi dile getiriyorlar.
Lena mı Beyoncé mi!?
Eleştirmenler ünlü şarkıcının tüm aksiyonlarını sorgulayadursun, QueenB'yi sonuna kadar savunanlar da mevcut. Örneğin; Vice'ta[4] konuyla alakalı çok güzel bir yazı kaleme alan Kara Brown, Beyoncé'yi eleştirenlerin en önemli noktayı kaçırdıklarını söylüyor: "Feminizm", en basit haliyle kadınlar için eşit sosyal, siyasal ve ekonomik hakları savunmaktır ve Beyoncé de bunu yapıyor. Feminizm tanımı sadece senin gibi gözüken ya da tamamen senin gibi düşünen kadınlara ayrılmış özel bir tanım değil." Yani; Beyoncé bu kavramı milyonların önüne sunabiliyor ve konuşturtabiliyorsa önemli olan budur. Brown'ın vurgu yaptığı ve en çok hoşuma giden noktalardan biri ise, Lena Dunham ile Beyoncé'yi karşılaştırması oluyor. Sürekli çıplaklığı ile önümüze çıkan Lena Dunham'ın vücudu genel geçer şartlara göre "kötü" kabul edildiği için yaptığı hareketler feministler tarafından bir cesaret olarak algılanıp alkışlanırken; Beyoncé'nin vücudunu sergilemesi feministler tarafından eleştirilmesi birçok açıdan ironik oluyor.
Lena Dunham ve Beyoncé Knowles Carter
Bu tartışma iki taraftan da farklı örneklerle sonsuza kadar sürebilir ama bana göre işin özeti şudur: Tanımlamasını beğenin ya da beğenmeyin, Beyoncé, milyonları feminizm hakkında "konuşturtuyor" ve "merak ettiriyor". Amazon.com'da Beyoncé'nin yukarıda da bahsettiğim, şarkısında geçen Nijeryalı yazar Chimamanda Adichie'nin kitabının satış listesinde birden bire 500 basamak çıkmasının sebebi, Beyoncé. Son dönemdeki ALS buz kovası kampanyasında da gördüğümüz gibi, ünlülerin sosyal bir konuya öncülük etmesi, şeklini sevelim ya da sevmeyelim, o konuya farkındalık kazandırıyor. Bir köşede oturup kendi kavram tanımlarımızı tartışmaktansa, maalesef birçok kişi tarafından negatif oldukları sanılan kavramların, en basit haliyle de gerçek amaçlarını ve hedeflerini insanlara anlatmak da önemli bir iştir...