Kimi Cambridge Üniversitesi’nden kimi de dünyanın önde gelen araştırma merkezlerinden. Son yıllarda çok sayıda Türk bilim insanı Türkiye’ye döndü.
Her yıl pek çok bilim insanı yurtdışına eğitim ve araştırma için giderken, dünyanın saygın üniversitelerinden Türk bilim insanları da Türkiye’ye dönerek buradaki devlet üniversitelerini seçiyor. Hürriyet Eğitim, son iki yılda TÜBİTAK projeleriyle veya kendi araştırmalarıyla Türkiye’ye dönen bilim insanlarıyla konuştu. Hepsinin ortak hedefi Türkiye’de bilimin daha da gelişmesinde rol oynamak. Karşılarına çıkabilecek zorluklara rağmen kararlılar. Ayrıca Türk öğrencilerin dünyanın en iyi üniversitelerindekiler kadar nitelikli olduğunu söylüyorlar.
İskender Gökalp
‘LİSANSIN AVRUPA’DAN FARKI YOK’
Prof. Dr. İskender Gökalp (ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü): İTÜ’de Uçak Mühendisliği programını tamamladım. Ardından Paris’e gittim. Orada TÜBİTAK benzeri bir merkez olan CNRS’e bağlı Aerotermik Laboratuvarı’nda ‘türbülanslı yanma’ konusunda doktora yaptım. Çalışmalarıma 30 yılı aşkın devam ettim. 2007’de merkezin yanma laboratuvarının direktörü oldum. Enerjinin kimyasal dönüşümü konusunda 130 makale yazdım ve 70 doktora öğrencisi yetiştirdim. Artık ODTÜ’de kendi alanımda çalışmaya ve yeni bilim insanlarına daha fazla katkıda bulunmak istiyorum. Bu yıl ‘TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacı Programı’ ile ODTÜ’ye geliyorum. Burada araştırmalarımı sürdüreceğim ve 5 doktora öğrencim olacak. Türkiye’deki lisans eğitim kalitesinin Avrupa ve ABD’ye göre hiçbir farkı yok. Ancak iş lisansüstüne geldiğinde o düzeyde değiliz. Kıta Avrupası’na göre araştırma boyutunda da bazı problemler var. Büyük laboratuvarlarda ortak çalışmalar yapabilmede istediğimiz seviyede değiliz. Amacım ODTÜ’de CNRS benzeri bir araştırma merkezi kurmak. Mükemmeliyet merkezleri olmazsa, Ar-Ge ve yenilikçi teknoloji üretmede ilerlemek ve dünya aktörü olmak imkânsız.
LONDRA’YLA KANSER ÇALIŞMASI
Dr. Ahmet Acar (ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü): ODTÜ biyoloji programını bitirdim. Bu yıllarda yazlarımı MIT’de, ünlü kanser araştırmacısı Profesör Robert Weinberg’in laboratuvarında geçirdim. Bu dönem, kanser alanında çalışmam için beni motive etti. Lisansüstü çalışmalarım için İngiltere’de Manchester Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne burslu kabul aldım. Son 4 yıldır Londra’da Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ndeyim. Burası kanser araştırma merkezleri arasında dünyada ilk 4’te. ‘TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacı Programı’ ile bu yıl ODTÜ’ye geleceğim. Araştırmalarımı yürüteceğim bir laboratuvar kuracağız. Bu laboratuvarda kanser hastalarından alınan dokuları, 3 boyutlu kültür ortamında büyüterek ve dondurarak Türkiye’nin ilk ‘Mini Tümör Biyolojik Bankası’nı oluşturacağız. Deneysel ortamda büyütülen minik tümörlerin genetik profillerine özel farklı ilaç sıralamalarını deneyeceğiz. Londra’da kanser araştırmalarım için gerekli altyapıyı bulabiliyorum. ODTÜ’de de bu konuda sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. TÜBİTAK da destek verecek. Umarım bazı malzeme ve ekipmanların temininde gecikme olmaz. Başarılı sonuçlarımızın hastalarımıza uygulanması yönünde tavsiyelerde bulunarak kişiselleştirilmiş kanser tedavisinde ilerleme hedefliyoruz. Beş doktora öğrencim olacak. ODTÜ’deki öğrencilerin niteliği konusunda hiç şüphem yok. Londra’da da araştırmalarıma devam edeceğim. Türkiye ve İngiltere arasında Uluslararası Lider Araştırmacı Programı ile köprü kuracağız. Amacım, kendi alanımda geleceğin bilim insanlarının yetişmesini sağlayarak ülkemiz adına bilgi ve teknoloji hamlesine katkıda bulunmak.
‘ROL MODEL OLMAK İSTEDİM’
Dr. Öğr. Üyesi Şükrü Anıl Doğan (Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü): “Lisans ve yüksek lisans eğitimimi ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladım. Doktora çalışmalarımı Almanya’da Köln Üniversitesi’nde yaptım. Doktora sonrasında 4 yıl kadar Cambridge Üniversitesi’ndeydim. 2018’den beri de Boğaziçi Üniversitesi’ndeyim. Burada kurduğum ‘MITO lab’ adını verdiğimiz laboratuvarımızda hücrelerde enerji üretiminden sorumlu mitokondrilerle yaşlanma arasındaki ilişki konusunda çalışıyorum. Laboratuvarımızda üç öğrencim var. Bu sayı ve kapasitemizin artması için elimizden geleni yapıyoruz. Cambridge dünyanın önde gelen araştırma üniversitelerinden biri. Kaynakları oldukça gelişmiş bir üniversite. Ancak ben her zaman ülkemdeki gençlere rol model olmak istedim. Onların potansiyellerini biliyorum ve bir bilim insanı olarak Türkiye’de bilim yapmak istiyorum. Boğaziçi öğrencisinin Cambridge’ten hiçbir farkı yok. Ayrıca Türkiye’de yapılan iyi bilim de ABD ve Avrupa düzeyinde. Boğaziçi’nde altyapılar gelişmiş ve teknik açıdan oldukça iyi. Ancak bazı malzemelerin edinme süresi bürokratik gümrük işlemlerinde dolayı uzuyor. Cambridge’te bir gün içinde bulabileceğimiz bir kimyasal için Türkiye’de 10 gün harcamamız gerekebiliyor. Ayrıca TL’deki değer kaybı araştırma bütçelerini olumsuz etkiliyor.”