Boğaziçi Üniversitesi’nde Kâbe-i Muazzama’ya yapılan saygısızlığa STK’lar sessiz kalmadı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, Boğaziçi Üniversitesi önünde Kâbe fotoğrafının yere serilmesine ilişkin soruşturmada 4 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Düşünce özgürlüğü olamaz

Kimsenin toplumsal barışı bozmaya, inanç özgürlüğünü hedef almaya ve kutsallarımıza saldırmaya hakkı olmadığını belirten Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, şunları ifade etti: “Bu bir düşünce özgürlüğü değil açıkça provokasyondur. Bu provokasyonlar ile milletin sinir uçlarına dokunarak ‘kaos’ peşinde koşanlar, ülkeye en büyük ihaneti yapmaktadırlar. Bu ihanetler karşısında susmayan diyanet camiası bundan sonra da sessiz kalmayacaktır. Dünya ve ülke olarak korona virüs nedeniyle zor günler yaşıyoruz. Birlik ve beraberliğe birbirimize destek olmaya daha çok ihtiyacımız olduğu bu günlerde bu ayrıştırıcı, provokatif tavır, ülkesini, halkını seven insanların takınacağı bir tavır değildir. Bu düpedüz hadsizliktir ve haddini bilmeyenlere bu halk gayet güzel haddini bildirecektir.”

Sapkın ruhlara gereken cezalar verilmeli!

Türk Diyanet Vakıf -Sen Genel Başkanı Nuri Ünal da, şunları dile getirdi: “Boğaziçi Üniversitesi bahçesinde kıblemiz bütün Müslümanların mukaddes mekânı Kaâbe’ye ve kutsal değerlerimize yönelik yapılan ahlak dışı, insanlık dışı yapılan girişimleri ve bu hadsiz saldırıyı kınıyorum. Milletimizi birbirine düşürmeye çalışan, hiçbir değer tanımayan bu sapkın ruhlulara gereken yasal cezalar verilmelidir. Milletimizin ortak değerlerini ve mukaddeslerimizi kimse çıkarlarına alet edemez.”

Bu tür saygısızlıklar artarak devam ediyor!

Türkiye Diyanet ve Vakıf Hizmetleri Kolu Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Diva-Sen) Genel Başkanı Mustafa Çopursuz ise, eyleme tepki göstererek, şu değerlendirmede bulundu: “Boğaziçi Üniversitesi önünde Kâbe fotoğrafının yere serilmesi ve bu manadan olmak üzere, özellikle İslam dininin öğretilerine ve sembollerine yönelik sergilenen saygısızlık ve hakaretler maalesef artarak devam etmektedir. Bu tür menfur hadiselerin önüne geçmek için iki hususu önemsiyorum. Birincisi, eğitimin her safahatında kutsallara yönelik saygı bilincinin zihinlere iyice yerleştirilmesi, ikincisi ise; kutsallara yönelik çirkin saldırıda bulunanlar için caydırıcı cezai müeyyidelerin tahakkuk ettirilmesi. Nitekim belirli çevrelerin bahse konuları kınaması, telin etmesi, açıklama yapması bu tür olayların önünü alamamaktadır.”