Mart ve nisanı evde kalıp geride bıraktık. Mayıs da öyle geçecek gibi görünüyor. Eğer biraz daha dişimizi sıkarsak normalleşmeye yavaş yavaş döneceğimiz yaz ayları bizi bekliyor.
Mayısın farkı; havaların buralarda biraz daha ısınması, dışarının bizi daha da cezbetmesi olacak.
Yaz yaklaştıkça doğal olarak en çok konuşulan konu tatil, en çok sorulan soru “Nasıl tatil yapacağız? Denize, havuza girebilecek, otellere gidebilecek miyiz?” Bu sorular da çoğalmaya devam edecek... Kurallar dahilinde, sertifika yöntemiyle turizmle ilgili sinyaller de verilmeye başladı. İlk vurgulardan biri “Her şey dahil sisteminden uzaklaşılacağı” yönünde oldu.
Turizmciler de bu yaz hazırlıklarını salgından korunmaya uygun yapacakları mesajını veriyor. Hem turizmciler hem tatil hayali kuranlar açıklanacak sertifikasyon şartlarını dört gözle bekliyor.
Önce Çeşmeli turizmciler yeni turizm anlayışının Çeşme’den başlayabileceği yönünde açıklama yaptı. COVID-19 önlemleri kapsamında açıklanacak ‘sertifikasyon sistemi’nde pilot bölge olmaya aday olduklarını duyurdu. Turizm sezonunun Çeşme’den başlaması için çok çalıştıklarını ifade eden Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Yakup Demir, 'her şey dahil' sisteminden uzak, butik sisteme sahip otelleriyle Çeşme’nin yeni turizme kolay adapte olabileceğini vurguladı.
Elbette sadece Çeşme değil İzmir’de, Ege’de birçok ilçe turizm sezonunun başlayabileceği özelliklere sahip. Hatta geçen yazlarda yüksek ses, Alaçatı’da sıkış tepiş, dip dibe masalarda yemek anlayışıyla tepki çeken Çeşme’den daha sakin, daha izole destinasyonlar var. Foça, Sığacık, Dikili, Akyaka, Selimiye, Bozburun, Şirince, Kaz Dağları bölgesi gibi. Turizm bölgemizin, hatta ülkemiz ekonomisinin belkemiği. Bizlerin yaşantısının da can damarı. İşte bu nedenle belki de yaşadığımız bu salgın günlerinin bize kazandıracaklarından biri de turizm alışkanlıklarımızın değişmesi olacak. Daha rafine, daha temiz turizme kavuşacağız.
Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel de geçen hafta 'her şey dahil' sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Salgın hastalık nedeniyle turizm sektöründe yaşanan krizin fırsata çevrilebileceğini söyleyerek yaptığı bu açıklama da yanlıştan dönmenin geç de olsa mümkün olduğunu bize anlatır gibi:
Bu olumsuz süreci, turizm anlayışımızın artık değişmesi için olanak olarak görüyoruz. Yıllardır ‘Her Şey Dahil’ sisteminin ülkemiz turizmine verdiği zarar ortada. Sistem, sektörde kapanmayan yaralar açtı. Geçmiş yıllarda kentimize gelen yerli ve yabancı turistleri görmeden günü siftahsız kapatan esnafımız için artık bu anlayışın sürdürülebilir bir yöntem olmadığı ortada. Avrupa bile artık ‘Her Şey Dahil’ uygulamasından vazgeçti. Gelirin eşit paylaşılmasına müsade etmeyen bu acımasız sisteme Türkiye’de de son verilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın harekete geçmesini bekliyoruz.
Yine başa dönelim ve o soruya gelelim: Peki bu yaz denize girebilecek miyiz? Veriler böyle gittiği ve virüs yayılımını azalttığı sürece sosyal mesafe kurallarına denizde ve kıyıda da uyarsak, uzmanlar elbette girebileceğimizi söylüyor. Ama iğne atsan yere düşmeyecek plajlar uzunca bir süre anılarımızda kalacak gibi..