Düğünden bu yana o aileyle yıldızımız bir türlü barışmadı. Aileler uymadı. Düğünde bile bize kabus yaşattılar. Görevimiz bir puzzle’ın en son parçasını tamamlamaktı, resmen figüranlık yaptık. Kasıla kasıla bize hava attılar. Cem’in abisi yanımıza gelip elimizi bile sıkmadı, uzaktan sadece merhaba dedi. Kız kardeşi Özge ise yanımızda sadece 15 saniye durdu. Bizim ailede de profesörler, kendi alanında kendini geliştirmiş insanlar var. Kimseye biat etmeyiz.

- Yaptığım röportajlar kızımla ilişkimizde son nokta oldu. Ahu daha sonra ne aradı, ne sordu. İlişkiyi tamamen bitirdi. Bunun üzerine Ahu’ya uyarıcı bir mesaj atarak “Herkes haddini ve yerini bilsin” dedim. Benim o röportajları yaparken meşhur olmak tanınmak gibi bir beklentim yoktu, dengeleri korumak adına yaptım. Hatta insanlar yolda görüp “Siz Cem Yılmaz’ın kayınpederi misiniz?” diye sorduklarında “Hayır, ben Ahu Yağtu’un babasıyım” dedim. 

- (Torununuzu merak ediyor musunuz? sorusuna) Öldürdüler beni, içim öldü. Bir dede olarak içim yanıyor. Yılmaz ailesinin hepsi hastanede, torunlarını görüyor, seviyor. Ben de torunumu sevmek, kucağıma almak istemez miydim? Bir kayınpeder kayınvalide yani dünürler sormaz mı nerede bu kızın babası diye, sormuyorlar. Ama daha zamanımız var ömrüm yeterse torunumu askere uğurlarken görürüm. Emin olun böyle de olacak. Arkadaşlarım niye torununu sevmeye gitmiyorsun diyor, onların yüzüne bakamıyorum. Bundan sonra da eşim ve ben Yılmaz ailesiyle ne aynı potaya girerim, ne de görüşürüm. O defter kapandı, hesap kapandı yani. Ahu’ya da kızgınım, o da potaya girdi. ‘Durun kardeşim ne yapıyorsunuz, o benim babam’ demedi. -

(Vatan)