DÜNYA

Chomsky: Türkiye 2003'ten sonra ABD'de haber olmaya başladı

Noam Chomsky, ABD basınında Türk hükümeti aleyhinde haberlerin sıklıkla yer almasının nedeni olarak, "Türkiye'nin ABD öncülüğünde IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyona katılmamasını" gösterdi.

11 Ekim 2014 Saat: 13:31
Chomsky: Türkiye 2003'ten sonra ABD'de haber olmaya başladı
Chomsky: Türkiye 2003'ten sonra ABD'de haber olmaya başladı

- Dünyaca ünlü filozof, dilbilimci ve tarihçi Noam Chomsky, ABD basınında Türk hükümeti aleyhinde haberlerin sıklıkla yer almasının nedeni olarak “ Türkiye ’nin ABD öncülüğünde IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyona katılmamasını” gösterdi. Chomsky, “1990’da Güneydoğu’da korkunç olaylar olur, binlerce köy yıkılıp boşaltılırken ve bunların hepsi ABD silahlarıyla yapılırken hiçbir haber yapılmadı burada. 2003’de çok ilginç bir şey oldu. ABD Irak işgalinde Türkiye’nin desteğini istedi ve hükümet ABD yerine kendi halkını dinleyerek reddetti. O zamanTürkiye’de insan hakları ihlalleri haberlere girmeye başladı. Çünkü Türkiye ABD’nin talimatını izlememişti” değerlendirmesinde bulunan Chomsky “Şimdi de Türkiye oluşturulan koalisyonla birlikte hareket etmediği için benzer şey yaşanıyor” dedi. 

Chomsky'nin Amerikan medyası ve Türkiye'ye ilişkin T24'ten Mine Gencel Bek'e verdiği yanıtlardan satırbaşları şöyle: 

- Türkiye ABD medya gündeminde pek fazla yer almıyor. Gezi protestoları ya da Soma’da madencilerin ölümü gibi çok büyük olaylar ya da trajediler dışında. 
Sadece Türkiye değil hiçbir ülke haber olmuyor burada zaten. 

 



- Ama yine de Çin, Hindistan, Brezilya Türkiye’ye oranla daha çok haber oluyor. 
Birkaç yıllık New York Times arşivlerini taradım. İsrail çok haber oluyor. Ancak ‘ABD’nin çıkarı’ söz konusuysa diğer ülkeler haber oluyor. Türkiye’nin haberleştirilmesi ise oldukça ilginç bir durum sergiliyor. 

- Bugünlerde CNN ‘Türkiye nerede?’ sorusunu soruyor. ‘Biz yıllardır ekonomik, askeri yardım yapıyoruz. Nerede Türkiye? Bu savaş zaten onların savaşı, bizim savaşımız değil. Biz değil onlar savaşmalı’ vurgularını işitiyoruz sıklıkla. 
Şimdiye dek Türkiye sadece ABD politikası ile ilişkili olarak haberleştirildi. 1990’da Güneydoğu’da korkunç olaylar olur, binlerce köy yıkılıp boşaltılırken ve bunların hepsi ABD silahlarıyla yapılırken hiçbir haber yapılmadı burada. 2003’de çok ilginç bir şey oldu. ABD Irak işgalinde Türkiye’nin desteğini istedi ve hükümet ABD yerine kendi halkını dinleyerek reddetti. Türkiye’de nüfusun yüzde 95’i karşıydı. Ve o zaman burada medya korkunç saldırı başlattı Türkiye’ye karşı. O zaman Türkiye’de insan hakları ihlalleri haberlere girmeye başladı. Çünkü Türkiye ABD’nin talimatını izlememişti. Şimdi de Türkiye oluşturulan koalisyonla birlikte hareket etmediği için benzer şey yaşanıyor. 

- Türkiye’de Meclis’ten müdahale onayı ve yetkisi çıktı gerçi şimdi öncekinden farklı olarak. 

Ama yine de çok istekli değiller. 

- Evet. Gazetecilerin ve haberciliğin Türkiye’deki durumu da oldukça kötü son yıllarda. 

Yıllar önce bir mahkeme için gittiğimde medyanın çok açık olduğunu, TV kanallarının bana sorular sorduklarını ve epey iyileşme olduğunu gözlemiştim. Ama şimdi öyle değil. Ancak bana göre olan şey şu. Avrupa Birliği ırkçı bir biçimde şunu çok açık ortaya koydu ki Türkiye ne yaparsa yapsın AB’ye alınmayacak. Hep insan hakları ihlallerini öne sürdüler. Ama Türkiye ne zaman testten geçse yine durum değişmedi. Türkiye’yi üye olarak görmek istemediler. Almanya, Fransa çok ırkçı davrandılar, ABD’den bile beterler bu konuda. Türkiye’de de ilerleme durdu. 

- ABD’de nitelikli, derinlikli haber bulmak mümkün oluyor. Fox TV’de değil elbet ama New York Times gibi diğer ana akım yayın organlarında bile bu mümkün. Ama bu duruma rağmen Ferguson olaylarının temsilinde de gördüğümüz gibi ırkçı ifadelere rastlayabiliyoruz. New York Times’da çıkan ve çok eleştiriye uğrayan bir yazıda, polis tarafından öldürülen Michael Brown’ın bir melek olmayıp uyuşturucu kullandığı ve zaten okulda da başarılı olmadığı gibi kurbanı suçlayan ifadeler yer aldı. Gizli bir ırkçılık devam ediyor yani. Kişisel olarak eğer ırkçılık karşıtı güçlü bir siyah örgütlenmesi olmasa aralarında dayanışmayla bu tür olayları etkili bir biçimde protesto etmeseler daha kötü şeyler de olabileceğini düşünüyorum. 
Doğru.. Boston’da kırmızı metro hat banliyölere gitmez. Batı tarafı banliyölerine Arlington ve Lexington’a kadar genişletilsin metro diye önerildi bir ara. Lexington liberal, ilerici bir yer aslında. Ama reddedildi. Çünkü eğer izin verilseydi, o zaman şehir merkezindeki siyah bir çocuk metroya binip Lexington’a gelebilecekti. 

Lexington’dakiler buna ne diyor eğer ilerici görüştelerse? 
Konuşmazlar bunun hakkında. Okullardaki ırksal ayrışmaya karşı İrlanda ve siyahları birbirine getirme çabası oldu. Ama banliyöleri dışladılar. Siyah banliyöler ve zengin banliyöler bir araya gelmiyor. Bu tür şeyler pek haberleştirilmiyor… Boston’da çok büyük bir siyah nüfus yok ama Philadelphia’da mesela çok siyah var ve büyük süpermarket yok siyahların yaşadığı yerde. Her şeyin daha pahalı olduğu küçük dükkanlar var. Ama uyuşturucuya karşı açılan ve siyah erkekleri hedefleyen ırkçı savaş en ilginci. Hapishanelerde çok büyük bir siyah nüfus var. 1980’den beri uyuşturucuyla savaş siyahları hedefledi ve onları suçla ilişkilendirdi. İç savaştan sonra sokağın köşesinde siyah bir erkek beyaz bir kadına baktı diye bile suçlandı. Hapishanedeki siyah nüfus köle gibi kullanılmıştır endüstri tarafından. 2. Dünya Savaşı'nda bu bitti. 1950 ve 1960’larda görece daha iyi işler bulup sendikaya girebildiler, ev aldılar ve çocuklarını okula gönderdiler. Ama neo-liberal dönemde sendikalar zayıfladı ve ücretler düştü. Cezaevlerinde yine siyah nüfus hâlâ (elbette Hispanikler de) emek gücü olarak kullanılıyor. 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Bidünya Haber | Dünya ve Türkiye Gündemine uzak kalmayın. Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız
Yukarı ↑