CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, koalisyonu kim kurarsa kursun kurulacak hükümetin 4 yıl görev yapacak bir reform hükümeti olması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, önceki gece eski müftü, CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in organize ettiği iftar programında, din adamları ile gazetecileri ağırladı.
Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcileriyle sohbetinde şunları söyledi:
4 YILLIK OLMALI
“Ben koalisyonun 4 yıllık süre için kurulması gerektiğini düşünüyorum. Neleri yapıp, neleri yapmayacağınızı, parlamentoda nelerle karşılaşacağınızı birbirinize samimi olarak aktarmanız gerekiyor. Yıllardır biriken sorunlar var. Ekonomide var mı, var. Kura ve işsizliğe bakın, sosyal yaşamda uyuşturucu gibi ciddi sorunlar var, dış politikada sorunlar var. Gidin sanayicilere bakın, Mısır’ın ro ro seferini iptal etmesinden tutun, Suriye’ye kadar... Elbette gönül ister ki kısa sürede çözelim, yeniden seçime gidelim, ama bunların hiçbiri kısa sürede çözülecek değil.
(Dönüşümlü Başbakanlık) Niçin olmasın? (Bunu şart koşacak mısınız) Karşı tarafı dinlemeden tek boyutlu, baştan koşul koymanın çok tutarlı olmadığını düşünüyorum. Belki onlar bize çok daha güzel öneri getirecekler. Aynen öyle iyimserim, karamsar değilim. Umutluyum ama zor olduğunu düşünüyorum. Zorluğun birden fazla nedeni var. Bir, geçmişte AKP ile CHP arasında güvensizlik temelinde yaşanan ilişkiler var. Bize güvence verilmeli. İki, Türkiye’nin dışı politikadan kaynaklanan sorunlarını inşa eden kim? Mevcut iktidar. Suriye’den Mısır’a kadar, dış politikanın değişmesi lazım. Nasıl değişecek? ‘Söz, dış politikamızı tümden değiştireceğiz’ diyecek mi, onu bilmiyoruz.
HER ŞEYİ GÖRÜŞEBİLİRSİNİZ
Dışişleri Bakanlığı’nın bizde veya diğer koalisyon ortağında olmasının hiçbir önemi yok. Sorunların çözümüne kilitlenecek; Dış politikada yeni bir eksen, hat oluşturmada mevcut iktidar söylemlerimize ‘evet’ diyecek mi? ‘Evet’ dedikten sonra ha bizde olmuş ha onlarda. Sorunun çözümünde aktör olacak, temelinde değil. Biz 14 ilkeyi açıkladık. Siyasette devletin yönetiminde kurucu irade dışındaki bütün alanları her zaman görüşebilirsiniz, tartışabilirsiniz. Hukukun üstünlüğü diyoruz; bunun kırmızı çizgiyle alakası var mı? Yargının bağımsızlığı, evrensel bir alandır. Bunun kırmızı çizgisi olmaz. Onlar ‘hayır yargı eskiden olduğu gibi bağımlı olacak’ derse olmaz.
CUMHURBAŞKANINI PARLAMENTO SEÇEBİLİR
Cumhurbaşkanı ile ilişkiler konusunda daha önce Sayın Abdullah Gül, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel nasıl yaptıysa aynısını yapacağız, sadece seçim yöntemi değişti, başka bir şey değişmedi ki. Ayrıca oyu o dönem yüzde 52 idi, şimdi yüzde 40. Ne olacak, ayrılacak mı? ‘Siz anayasadaki tarafsızlık ilkesine yüzde 52 ile uymuyorsunuz, yüzde 40 ile uyacaksınız’ olmaz. Cumhurbaşkanı anayasadaki ilkelere uymak zorunda. Cumhurbaşkanı ile görüşme yapmak, görüşmenin yeri konusu, onların hepsi çözülür. Siyasi partiler anlaşırlarsa eskiden olduğu gibi parlamento cumhurbaşkanını seçebilir, bir engel değil ki.
Başbakan ben olsam Bakanlar Kurulu için Saray’a gitmem. Bakanlar kaçak binada toplanmaz. Dünyayı güldürüyoruz kendimize. Cumhurbaşkanı neyi kilitleyecek? 2001’deki gibi bir ekonomik kriz olmaz. Başbakan başbakanlığını yapmalı, Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanlığını.
BELKİ BAŞBAKAN YARDIMCISI OLMAYABİLİRİM
(Başbakan Yardımcısı olarak gider misiniz?) Niye olayım? Belki olmam. CHP ortaklık kurdu diye illa Başbakan Yardımcısı olacağım diye bir şey yok.”