Türkiye'nin Suriye'de takındığı tutum ve Zeytin Dalı Harekatı, CHP'yi en az HDP kadar rahatsız ediyor. .
Sabah gazetesi yazarı Fahrettin Altun, bugün köşesinde CHP'nin kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu'nun tekrar seçilmesinin analizini yaptı. Altun, "Önümüzdeki dönemde CHP HDP ile birlikte hareket etmeye devam edecek. Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı ve Suriye krizinde takındığı aktif tutum CHP'yi de HDP'yi de aynı oranda rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık üzerinden sözüm ona yeni bir siyasal alan yaratmaya çalışacaklar. Sokağı hareketlendirmenin yoluna bakacaklar. Bütün bunlar bu aktörlere iktidar getirmez. Getirmeyecek. Bunu kendileri de biliyorlar. Ancak üstlerine düşeni yapıyorlar." ifadelerini kullandı.
İşte o yazı:
Ne diyoruz hep... CHP'de siyasi mücadele genel başkanlık koltuğu için yapılır... İktidar olmak için değil... O zaman Kemal Kılıçdaroğlu'nu tebrik etmemiz gerekir. Kılıçdaroğlu bir kez daha genel başkan koltuğuna kuruldu.
8 senedir o koltukta oturuyor Kılıçdaroğlu. 8 senede 8 seçim kaybetmesine aldırmamak lazım. Sonuçta o bir şampiyon! Önemli olan parti genel başkanlığı!
***
Lafı eğip bükmeden söyleyelim. Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı CHP'deki negatif eğilimleri güçlendirecek bir süreç.
Kemal Kılıçdaroğlu sonrasında CHP günden güne radikalleşiyor. Buna uygun olarak da parti günden güne merkezden uzaklaşıyor, marjinalleşiyor.
Sekiz yıllık süreçte CHP HDP'yle yakınlaştı. Daha doğrusu HDP zihniyetini kendi içinde yeniden üretti. Parti yönetimi parti tabanını da bu yönde dönüştürmeye başladı. DHKP-C gibi örgütlere sempatiyle bakan isimlerin parti yönetiminde giderek etkinliklerini artırdı. CHP'nin bugün devleti soykırım yapmakla itham eden, devlete PKK'yla mücadelesi dolayısıyla seri katil diyen, FETÖ'cü darbeci askerlere destek veren bir İstanbul il başkanı var.
***
2010'dan bu yana CHP Batıcı bir çizgi izledi. Batı'daki Türkiye düşmanlarıyla aynı safta yer aldı. Gündemini, söylemlerini onlarla eşgüdüm içinde belirledi.
CHP daha önce olduğu gibi 2010 sonrasında da siyaset dışı, gayrimeşru unsurlardan fayda sağlamaya çalıştı. Tarihi boyunca ordudan, yüksek yargıdan medet uman CHP 2010 sonrasında terör örgütlerinden de medet umar hale geldi. FETÖ ve PKK'dan yararlanmaya çalıştı. Halbuki bu terör örgütleri kendilerini, mesajlarını meşru siyasal zemine taşımak için CHP'yi kullandı. CHP, Türkiye siyasetine yönelik her müdahalede siyasetten yana değil, siyaset karşıtı unsurlardan yana tavır aldı.
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı sonrasında CHP, siyasal misyonunu Erdoğan karşıtlığı olarak tanımladı. Bu karşıtlık zamanla düşmanlığa, bu düşmanlık da yeni CHP'nin kimliğine dönüştü.
Bu sekiz yıllık süreçte pozitif bir siyaset yerine korku siyasetini tercih etti CHP. Kemal Kılıçdaroğlu güya toplumun bütün kesimlerine sesleneceği iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Gelgelelim gün sonunda toplumun büyük bir kesimini karşısına aldı. Ülkedeki Batıcı azınlığın yaşam tarzını korumayı kendisine görev bildi.
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden genel başkan olmasıyla bu negatif eğilimlerin hiçbiri ortadan kalkmayacak. Geriye de dönmeyecek. Ne yazık ki daha da hızlanacak.
Önümüzdeki dönemde CHP HDP ile birlikte hareket etmeye devam edecek. Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı ve Suriye krizinde takındığı aktif tutum CHP'yi de HDP'yi de aynı oranda rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık üzerinden sözüm ona yeni bir siyasal alan yaratmaya çalışacaklar. Sokağı hareketlendirmenin yoluna bakacaklar.
***
Bütün bunlar bu aktörlere iktidar getirmez. Getirmeyecek. Bunu kendileri de biliyorlar. Ancak üstlerine düşeni yapıyorlar.
Türkiye'nin iki büyük imkânını, sahip olduğu milli seferberlik ruhunu ve güçlü siyasal liderliğini elinden almaya çalışıyorlar. Bunlardan birini başarsalar kâr hanesine yazacaklar.
Fakat soru şu. Bu kâr kimin kârı?
.