Sevim Kayhan, DHKP-C operasyonunda tutuklanınca iki çocuğu sahipsiz kaldı.
Bir süre komşularının yanında kalan Ekin (9) ve Çayan (14), çareyi soruşturma savcısına mektup yazmakta buldu. Mektubu okuyan savcı, daha önce tutuklanmasını istediği Kayhan’ın tahliyesi için başvurdu. Anne serbest bırakıldı. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polisleri Şubat 2013’te DHKP-C terör örgütüne yönelik bir operasyon yaptı. Yapılan operasyonda KESK üyesi olan ve Maliye’de gelir uzmanı olarak çalışan 38 yaşındaki Sevim Kayhan da gözaltına alındı. 2008 yılında mali müşavir olan eşinden boşanan Sevim Kayhan 9 yaşındaki kızı Ekin ve 14 yaşındaki oğlu Çayan’la birlikte Şişli’de yaşıyordu. Polis, sabaha karşı gelip onu gözaltına alınca çocuklarını tek başına bırakmak zorunda kaldı. Emniyette kaldığı 4 gün boyunca çocuklarından haber alamadı. Sonradan çocuklarına komşularının sahip çıktığını öğrendi. Ekin ve Çayan yaklaşık 2 hafta komşularıyla kaldıktan sonra, anneanneleriyle yaşamaya başladılar. Ancak tutuklanıp cezaevine giren Kayhan ilk görüş gününe kadar da çocuklarıyla hiç iletişim kuramadı. SAVCIYA YARDIM ÇAĞRISI Annelerinin tutuklanmasıyla ortada kalan Ekin ve Çayan bir mektup kaleme aldı. Terörle Mücadele Savcısı İdris Kurt’a gönderilen mektupta, “Bize annemiz bakıyordu. Komşularımızda kalıyoruz. Lütfen bize yardım edin” yazıyordu. Mektubu alan Savcı Kurt, mektupta yazılanların doğruluğunu araştırdı. Yapılan incelemede velayetin annede olduğu ve çocuklarına Kayhan’ın baktığı tespit edildi. Çocukların dramına üzülen İdris Kurt, nöbetçi mahkemeye başvurarak Sevim Kayhan’ın tahliyesini istedi. Mahkeme savcının isteğini kabul ederek Kayhan’ı tahliye etti. 4 AY HAPİS YATTI Cezaevinde kaldığı süre boyunca savcıya ve birçok medya kuruluşuna mektup göndererek derdini anlatan Sevim Kayhan, “Suçsuz olduğumu elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Çocuklarımın yaşadığı mağduriyeti de anlattım. Ama 4 ayım cezaevinde geçti. Çocuklarım sadece bir açık görüşe geldiler. Ne zaman cezaevinden çıkacağım bile belli değildi. Ne diyebilirdim ki? Açık görüşten sonra çok zor vedalaştık ve sonrasında ben sürekli ağladım. Babalarından yardım isteyip savcıya mektup yazdığından habersizdim” diye konuştu. 'BU FİKİR KIZIMDAN ÇIKTI' Kızı Ekin’in ağabeyi Çayan’la birlikte soruşturmayı yürüten Savcı İdris Kurt’a mektup yazdığını söyleyen Kayhan, “Oğlum ben tutuklandıktan sonra okula da gitmemiş. O daha çok etkilendi zaten. Benimle diyaloğu tamamen kesti. Kızım hep daha güçlü durmaya çalıştı. Savcıya mektup yazmak da onun fikriydi. Komşularıyla kaldıklarını, yaşadıkları mağduriyeti anlatmışlar. Savcı da avukatıma ulaşmış. Boşanmama ve çocukların velayetinin bende olduğuna dair kararı istemiş. Avukatım bu belgeleri savcıya ulaştırınca tahliye edilmem için nöbetçi hakimliğe başvurmuş” dedi. ve tahliye olduğumu söyledim” diye konuştu. 'ÇOCUKLAR TAHLİYEYE İNANAMADI' Nöbetçi hakimliğin tahliye kararı verdiğini belirten Kayhan, “Yurtdışı yasağı konmuş ama her gün imza atma zorunluluğum yok. Sanırım savcı çocuklarımın Gaziantep’e gideceğini ve benim onları görmeye gideceğimi anlamış. Çocuklarımla tahliye olduğum gün vedalaştık. Sonra koğuşa geçtim. Moralim çok bozuktu. 15.30’da da tahliye olduğum haberi geldi. Şoke oldum. Anneme gittim. Kızımı aradım. İnanmadı. ‘Anne böyle şaka mı olur?’ dedi. Sonra telefonu eşim aldı. Onunla konuştum ve tahliyemi söyledim” diye konuştu. 'ÇİZDİĞİ RESİMLERDE HER ŞEY AĞLIYORDU' Anne Sevim Kayhan, çocuklarına olan özlemini şöyle anlattı: “Oğlum bana çok kızgındı. Tutuklandıktan sonra onu sadece üç kere görebildim. Kapalı görüşlerime gelmedi bile. Yalnızca birkaç açık görüşüme geldi. En büyük destekçim kızım oldu. Bana sürekli mektup yazdı. Hatta bir keresinde resim yapıp yolladı. Resimdeki her şeyden gözyaşı akıyordu. Bir ağaç çizmiş, gözyaşı var, güneşte de gözyaşı var. Ama bana not yazmış ‘Anneciğim ben ağlamıyorum, sen de ağlama’ diye. Kızım hep güçlü durmaya çalışıyordu yanımdayken. Ama görüşlerden sonra hüngür hüngür ağlıyormuş.”