Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç'a yanıt vererek, "Boş konuşan, sinirli konuşan, ağzına geleni söyleyen, hakaretten başka bir şey bilmeyen bir garip siyasetçidir.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 24 Şubat'ta Malatya'da, 5 Mart'ta da Konya'da askeri uçakların düştüğünü anımsatan Arınç, şöyle konuştu:
"Özellikle bu uçakların birbirinden farklı olduğunu tespit etmekte fayda var. Bu uçaklar çeşitli yapısal iyileştirilmelere tabi tutulmuştur ve rutin olarak da kontrolleri her zaman yapılmaktadır. Modernize edilen uçakların bir kısmının 2020'ye kadar envanterde kalması planlanmaktadır. Bu F-4 uçaklarının envantere girmesinden bugüne kadar kazalar sonucu 60 uçak hizmet dışına çıkmıştır. Dünyada bu uçakların kullanıldığı ülkelerdeki istatistikler de ortaya koyuyor ki, en az hizmet dışı kalan uçak Türkiye'dedir. Bu tür olaylar meydana geldiğinde adli yönden bir soruşturma, idari yönden de TSK kendi içinde bir soruşturma yapmaktadır. Teknik ekiplerin kaza kırım sonucunun hazırlanmış olması da bunlara ışık tutacaktır. Şu anda tahmini olarak varılan kanaat, teknik sebeplerle uçağın düşmediği konusunda düğümlenmektedir. Ama asıl sebebi soruşturmaların sonunda hep birlikte öğrenmiş olacağız."
"KENDİ İRADESİ SİYASETİN DIŞINDA KALMAKSA HERKESİN SAYGI DUYMASI GEREKİR"
Arınç, bir gazetecinin "Abdullah Gül konusunda 'Davet olmalı' demiştiniz; ancak Başbakan Davutoğlu, davete gerek olmadığını söyledi. Davet yapılacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Benim 'Bir davet gereklidir' sözümle Davutoğlu'nun 'Davete gerek yoktur' sözünü yan yana getirirseniz bundan kötü bir anlam çıkar. Yani, 'Ne lüzum var davete' denilebilir. Halbuki Başbakan, 'Burası kendi evidir. Davet dışarıdan gelecek olana yapılır, kapı dışarıdan gelecek olana açılır' dedi. Abdullah Gül bu partinin kurucusudur, başarılı bir siyasetçidir, çok başarılı bir Cumhurbaşkanlığı dönemi geçirmiş, örnek olmuştur ve şu anda siyasetin dışındadır. Elbette AK Parti kendisinden yararlanmak isteyebilir. Bizim söylediğimiz konu, bu isteğin kendisinden gelmesi değil partinin eğer böyle bir ihtiyaç görüyorsa Başbakan düzeyinde veya başka bir düzeyde davet edilmesiydi. Başbakanımız, partinin ihtiyaçlarını, Abdullah Gül'ün de düşüncelerini almak suretiyle önümüzdeki süreçte değerlendirecektir. Ama kendi iradeleri şimdilik siyasetin dışında kalmaksa buna da herkesin saygı duyması gerekir."
"ÇOK AMA BOŞ KONUŞAN BİR KİŞİ"
Arınç, Koç'un, "Bir siyasi partiye üye olan Hakan Fidan, yeniden MİT Müsteşarlığına getirilemez" açıklamasına da şu sözlerle yanıt verdi:
"Bunu kimin söylediğini tahmin edebiliyorum; çünkü çok konuşan ama boş konuşan insanlar 3-4 tanedir. Bunlardan biri de o kişidir. Soyadının öyle çok iddialı olduğuna bakmayın, boş konuşan, sinirli konuşan, ağzına geleni söyleyen, hakaretten başka bir şey bilmeyen bir garip siyasetçidir. Siyasette en sevilmeyen insan, çok konuşan ve boş konuşanlardır. Bunları da her zaman tespit edebilirsiniz. Seçim Kanunu, YSK kararları ve bununla ilgili bütün mevzuatı içeren konular önümde. Bunun özeti, her kamu görevlisi milletvekili adayı, aday adayı olmak için görevinden ayrılabilir, geri dönüşleri de mümkündür. Sadece bazı görevlerde bulunanlar dönemez bunlar da TSK, yargı mensupları ve çok seçilmiş sayılmış insanlardır. Bütün bunları dikkate aldığımızda MİT Müsteşarının aday adaylığından sonra geriye dönemeyeceğini, bir partiye üye olmakla da zaten alakası yok, yani aday adaylığını koyan bir insan otomatikman partiye üye olmak durumunda değil. Hiçbir kanun, 'Partiye üye olduktan sonra aday adayı olur' demiyor. Daha aday adaylığından, adaylığa bile geçememiş. Dün istifa etmiş aday adaylığı için müracaat etmiş, bugün de vazgeçse görevine geri dönmek isterse bu yine mümkündür. Şimdi o konuşan kişi 'Bu kişi aday adayı oldu, o partiye de üye oldu, artık dönemez' derse cehaletini ortaya koyar. Bu kadar cehalet de ancak ilim tahsiliyle mümkündür."