Denizli'de Ak Parti İl Danışma Meclisi toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'e sert çıktı.
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çamlık Açık Hava Tiyatrosu'nda düzenlenen AK Parti Denizli İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katılarak partililere hitap etti.
Erdoğan, bin yıldır yaşanılan bu topraklarda her günün mücadeleyle geçtiğine dikkati çekerek, bazı dönemlerde yaşanılan hadiselerin mahiyeti itibarıyla sonraki asrı biçimlendirdiğini vurguladı.
Son 15 yıldaki AK Parti döneminin de böyle bir öneme sahip olduğuna inandığının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bilhassa geçtiğimiz 4 yılda kesintisiz bir şekilde maruz kaldığımız saldırılar ve bunlara karşı milletimizle birlikte verdiğimiz mücadele geleceğimize damgasını vuracaktır. Türkiye bir yol ayrımındadır. Bir tarafta yeniden 1990'ların, yeniden tek parti CHP'si döneminin zayıf ülkesi olma tehlikesi var, diğer tarafta ise Demokrat Parti'den başlayan ve günümüzde AK Parti ile süren güçlü, büyük, müreffeh Türkiye'yi inşa etme fırsatı var. Birileri bizi ısrarla geçmişiyle bağını kesmiş, geleceğe dair hedefi ve ümidi olmayan eski Türkiye'ye yöneltmek istiyor. Biz ise milletimizle birlikte ne diyoruz? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet."
Vatan toprağının 780 bin kilometrekare olduğunu söyleyen Erdoğan, "Burada kimse operasyon yapabilir mi? Böyle hayaller içinde olanlar var mı? Var. Ama o hayaller içinde olanlara Cudi'yi, Gabar'ı, Tendürek dağlarını, Bestler'i, buraları mezar yaptık mı? Yapmaya devam ediyor muyuz? Edeceğiz. Asla bu yollara tevessül edenler oralarda hayat bulamayacaklar. Şehitlerimiz var ama şehitlerimize de Rabbim mekanını hazırlamış." ifadelerini kullandı.
"Bunlara orada en güzel dersi vermelisiniz"
Türkiye'nin halk oylamasını yaptığını anımsatan Erdoğan, Almanya ve Hollanda'nın bu dönemde Türkiye ve AK Parti aleyhinde kampanyalar yaptıklarını ifade etti.
Kampanya yapanların bir çoğunun milletvekili ve bazılarının partilerinin eş başkanları olduğunu "Hayır" kampanyasına destek verdiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim Almanya'ya girmemi kabullenemediler, Dışişleri Bakanımızın aynı şekilde Avrupa'ya girmesini kabullenemediler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızı bir bayan onun girişini hazmedemediler. Niye? Bu korku niye? Şimdi ben cuma günü bir açıklama yaptım dedim ki, 'Ey benim Avrupa'daki kardeşlerim, Almanya'daki kardeşlerim, şimdi size bir hatırlatma yapıyorum inanıyorum ki siz Almanya'daki seçimlerde birilerine bir ders vereceksiniz. SPD, CDU, Yeşiller bunlar Türkiye'nin aleyhinde kampanyalar yürüttüler, hala da yürütüyorlar, siz Türkiye'ye dost olana dost olmalısınız' dedim. Tabii rahatsız oldular. Hemen hop oturup hop kalkmaya başladılar. Daha çalışacağız, gayret etmemiz lazım. Şu anda Avrupa'da bizi dinleyen kardeşlerime sesleniyorum, demokratik hakkınızı sandıklarda en ideal şekilde vermek suretiyle bir defa bunlara orada en güzel dersi vermelisiniz. 'Ya ama eğer benim oyum şuraya vermezsem zayi olur, buraya vermezsem zayi olur' deme, sen oyunu Türkiye'ye düşmanlık yapmayana ver. Çünkü ben Almanya'nın başındaki hanımefendiye 4 bin 500 teröristin dosyasını verdim ve bu teröristlerin dosyaları maalesef kabul görmedi, hala onlarda ama o kendisi benden bir kişinini, iki kişinin, üç kişinin iadesini istedi kusura bakma sende yargı varsa bizde de yargı var. Aynı şekilde ortağı olan muhalefet partisindeki kişi o da ikide bir gördüğü zaman hep o da bunları söyler."
"Sen kimsin ki Türkiye'nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Hele hele şimdi bir Dışişleri Bakanları var, aman ya Rabbi, evlere şenlik. Hiç haddini falan bilmiyor. Sen kimsin ki Türkiye'nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun, sen Türkiye'nin Dışişleri Bakanı ile konuş. Haddini bil. Kalkıp bize ders vermeye kalkıyor. Senin siyasetteki geçmişin ne, kaç yaşındasın? Hayatımız bizim siyasette bu mücadelelerle geçti. Onun için Almanya'nın kapısını açarsınız açmazsanız hiç önemli değil. Bize bu kapılar yetiyor. Kapısını açan ülkelere de seve seve gideriz, biz de onlara kapımızı açarız, o kadar. Biz düşman çoğaltmanın gayreti içerisinde değiliz, azaltmanın gayreti içerisindeyiz, dostları çoğaltmanın gayreti içerisindeyiz ama karşımızdakiler eğer bize böyle yapıyorsa ne yapacağız? Arapların güzel bir atasözü var 'men dakka dukka', biz de gereği neyse onu yaparız, bu iş böyle."
"El ovuşturanlara bekledikleri fırsatı Allah'ın izniyle vermeyeceğiz"
"Şimdi önümüzde yeni bir imtihan var." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
"Hem 2019 seçimleri hem de o tarihe kadar yapmamız gerekenler ülkemizin gelecek asrını şekilendirecek öneme sahiptir çünkü öyle bir mücadelenin içinden geçiyoruz ki ne ekonomide ne güvenlikte ne yatırımlarda ne uluslararası ilişkilerde hiçbir şeyi yarım bırakamayız. 15 Temmuz'da hep birlikte bir şey gördük, ülkemizin ve milletimizin düşmanları hem içeride hem dışarıda ne yapıyor? Pusuda bekliyor. Türkiye'nin en küçük bir zaafiyet göstermesi halinde üzerimize çullanmak üzere el ovuşturanlara bekledikleri fırsatı Allah'ın izniyle vermeyeceğiz. Bunun için öncelikle bize, AK Partili'lere çok büyük görev düşüyor. Hep söylüyorum, Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin kaderi birbiriyle bütünleşmiştir, bunu böyle biliniz. Biz zayıf düşersek unutmayın Türkiye de zayıf düşer. Biz çok çalışır, çok üretir, çok terlersek Türkiye'de o derece güçlü olur."
'Reforma kendimizden başlayacağız'
AK Parti'nin dönemin gereklerine ve ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden yapılandırılmaya ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, AK Parti çatısı altında şehrine, ülkesine hizmet eden herkesin kendisi için değerli olduğunu belirtti.
Her fırsatta dile getirdiği değişim ihtiyacının teşkilattakilerin başarısızlığından kaynaklanmadığını belirten Erdoğan, AK Parti'yi yeni şartlara hazırlama zorunluluğundan değişime gidildiğini dile getirdi.
Erdoğan, kimsenin bu değişiklikten rahatsız olmaması gerektiğini ifade ederek, "Öncelikle reforma nereden başlayacağız? Kendimizden başlayacağız. Tüm şartların aynı kaldığı bir süreçten yeni sonuçlar doğmasını beklemek pek akıllıca olmaz. Buna ihtiyacımız var. Kimse bundan rahatsız olmayacak. Madem 'Büyük, güçlü Türkiye' diyoruz, madem 'Kendisiyle birlikte dostlarına ve kardeşlerine güven veren bir Türkiye' diyoruz, öyleyse önce AK Parti'yi, bunları yapabilecek kapasiteye çıkarmamız şart." diye konuştu.
"Biz partimizi adalet kavramı üzerine kurduk"
AK Parti'nin sağ veya sol parti olmasının kararını da yaptıkları değerlendirmeler sonrası verdiklerini belirten Erdoğan, "Sağ parti var zaten Türkiye'de, sol parti de var. Bunların aşırıları da var ama Türkiye'nin merkezinde bir parti yoktu. Dedik ki 'Biz merkeze oturan bir parti olacağız.' Hatta bazı siyaset bilimciler, şu ifadeyi kullandılar, 'Merkezde parti olur mu?' Dedik, 'Olacak, sizler de bunu göreceksiniz.' Yaptık, oldu. Birileri Ankara'dan İstanbul'a yürüyor. Sen çok geç kaldın, çok. Biz partimizi kurarken, bu adalet kavramı üzerine kurduk zaten." açıklamasını yaptı.
"Şayet hala Avrupa Birliği değerleri denen bir şey varsa, onun iflasının ilanıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Avrupa ülkelerinin, Türkiye'yi birlik fonlarından Gümrük Birliğine kadar akıllarına gelen her alanda tehdit emeyi alışkanlık haline getirdiğini belirterek, "Sanki Türkiye, Avrupa Birliğinden ve Avrupa ülkelerinden yüz milyarlarca avro karşılıksız destek alan bir ülke de böyle bir tehdide maruz kalıyoruz. Avrupa ile ilişkilerimizde kar-zarar hesabına girersek Avrupa Birliği üyeliği süreciyle ilgili kesinlikle zararlı, genel ticari ilişkilerimizde de ancak başa baş çıkarız. Bugüne kadar bize verdikleri sözleri tutmayanların şimdi dönüp bir de mevcut durumla ilgili tehditler savurmaları, eğer şayet hala Avrupa Birliği değerleri denen bir şey varsa, onun iflasının ilanıdır." dedi.
"Türkiye, kaybı göze alınamayacak kadar büyük bir ülke"
Gümrük Birliğine ilişkin, "Burada 'Kazan, kazan.' Sen de kazanacaksın, ben de." diyen Erdoğan, Türkiye'nin yıllar önce Gümrük Birliğine alındığını hatırlattı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi, yok artık. Yoksa yok canım. 6 milyona yakın insanımız var. Şu anda biz ne kadar Avrupa Birliği, Gümrük Birliği diyorsak en az o kadar Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de buna ihtiyacı var. Bunu böyle bileceğiz. Efendim işte, 'Yok şu kadar ihracat yapmışız, bu kadar.' İhtiyacı var da onun için alıyor, ihtiyacı olmayan şeyi alır mı? Bunları da böyle bileceğiz. FETÖ'den PKK ve DHKP-C'ye kadar tüm terör örgütlerinin cirit attığı Avrupa ülkelerinin, Türkiye'nin terörizmle mücadelesine destek vermek yerine böyle bir yola yönelmeleri kendi elleriyle kendi iplerini çekmeleri demektir. Biz, Avrupa Birliği kurumlarının ve birliğin aklı başında üyelerinin böyle bir yanlışa düşmeyeceklerini ümit ediyoruz. Türkiye, kaybı göze alınamayacak kadar büyük bir ülke, büyük bir ortak, büyük bir potansiyeldir, bu böyle biline. Kimse Türkiye'yi küçük görmesin."