"Bu seçimin asla kazası olmaz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dolayısıyla vatandaşlarıma partili - partisiz fark etmez. Bu seçim normal bir seçim de değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Seçimin asla kazası olmaz. Ben vatandaşlarıma, partili partisiz fark etmez, demokratik hakkını muhakkak kullanması gereğini hatırlatmak istiyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT'de "Cumhurbaşkanı Özel Yayın" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye'nin, iki aylık seçim atmosferini değerlendiren Erdoğan, AK Parti'nin bu süreci ilk kongreleriyle beraber geçirdiğini, il kongrelerini aynı zamanda seçim mitingleri halinde geçirdiklerini, bir taraftan kapalı spor salonlarının dışında açık alanda konuşmalar, daha sonra da kapalı spor salonları içinde kongreleri yaptıklarını söyledi.
Erdoğan, seçim kampanyasını da buna ilave ettiklerini, böylece sadece bu noktada 100'e yakın kampanya ile bütünleşen adımlar attıklarını belirten Erdoğan, yoğun bir süreci yaşadıklarını dile getirdi.
Dün il olarak Gaziantep ile bu işi noktaladıklarını, Gaziantep'ten sonra yine ortak yayın gerçekleştirdiğini anımsatan Erdoğan, bugün de İstanbul'un 7 ilçesini dolaştığını aktardı.
"Bu sürecin hiç kuşkusuz en önemli meselesi katılım oranı meselesi. Bir bayram geride bıraktık. Bazı vatandaşlar memleketlerine döndüler. Bazı vatandaşlarımız 'Benim adayım güçlü, benim oyumdan bir şey olmaz' demek suretiyle seçimlere katılım göstermeyebilirler. Bu tür düşünceye sahip vatandaşlara verebileceğiniz bir mesaj olur mu?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu konu çok çok önemli. Bu ziyaretlerin veya bu gezinin, memlekete gitmenin, kazası olur ama bu seçimin asla kazası olmaz. Dolayısıyla, ben vatandaşlarıma partili, partisiz fark etmez, demokratik hakkını muhakkak kullanmasının gereğini hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu seçim normal bir seçim de değil. Bir dönüm yaşıyoruz. Bu dönüm noktasında vatandaşlarımın demokratik hakkını muhakkak kullanmalarının gereğini kendilerine hatırlatmak istiyorum.
Biz hamdolsun son dönemlerde 85-86 katılımla hep seçimlerimizi yaptık. Batı ülkeleri gibi 30- 35- 40 oranlarında seçim yaşamıyoruz. Bu bizim için demokratik katılım gücümüzün, ne kadar iyi konumda olduğunu gösteriyor. Hele şimdi bir yeni yönetim sistemini ilan edeceğimiz bu seçimde, ben bütün vatandaşlarımızın sandığa gitmesini, sandıkta bu konuyla ilgili kararı belirlemede bir güç kaynağı olmasını istiyorum."
Yurt dışındaki oylarla ilgili katılımda bir rekor sağlanmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Son kullandıkları oylara baktığımız zaman, bu seçimde aldığım rakamlar ile zannediyorum 2 milyonu aşmış vaziyette.Yurt dışındaki vatandaşlarımızın bütün haklarını zorlaştırmalarına rağmen, birçok engeller önlerine çıkarmalarına rağmen, yılmadılar, usanmadılar hatta yüzlerce kilometre uzaklıklardan gelip oylarını kullandılar. Çok eza, cefa çektiler. Gerçekten benim yani Türkiye dışındaki bütün vatandaşlarımızın bu konudaki duyarlılığı, her türlü takdirin üstündedir. Şimdi bu seçimlerde de yine ben vatandaşlarımın buralarda atacakları oylarla Türkiye'deki bu yeni yönetim sisteminin değişikliğine katkılarının olacağına inanıyorum." diye konuştu.
YAPILAN YATIRIMLAR
"Sizi en fazla heyecanlandıran yatırım hangisidir?" sorusuna Erdoğan, öncelikle yatırımlar noktasında Türkiye'nin nereden nereye geldiğine bakılması gerektiğini söyledi.
Yatırımlarda eğitimin öncelikli, sağlığın ise ikinci sırada yer aldığını belirten Erdoğan, "Biz göreve geldiğimizde savunma birinci sıradaydı ama biz savunmayı biraz geriye aldık. Eğitimi bir numara yaptık. Eğitimi bir numara yaparken, eğitim alt yapısına yüklendik. Eğitimin fiziki alt yapısına yüklenirken, diğer taraftan da öğretmen kadroları noktasında çok ciddi adımlar attık. O günden bugüne 580 bin öğretmen ataması yapmışız. Bu sıradan bir rakam değil. 280 bin derslik yapmışız." diye konuştu.
Erdoğan, kendi döneminde sınıflarda 75 öğrencinin olduğunu anlatarak, aynı dönemlerde Anadolu'da 100'ü aşkın öğrencinin bulunduğu sınıfların yer aldığını dile getirdi.
Bugün ilçe mitinglerini yaparken ön taraftaki çocuklara sorduğunda 15, 22, 28, 32 yanıtını aldığını ifade eden Erdoğan, resmi rakamlarla şu an ortalamanın 32 olduğunu aktardı.
Öğrenciyken, teksir kağıdı ile okumak zorunda oldukları dönemlerin olduğunu kaydeden Erdoğan, o acıları yaşadıkları için ortaöğretim ve ilkokullarda kitapları hazırlatıp, masaların üzerine koyduklarını, okullar açıldığında öğrencilerin kitaplarını masaların üzerinde bulduğunu söyledi.
Üniversite öğrencilerinin eskiden 45 lira burs aldığını, burs miktarının bugün ise 470 lira olduğunu anımsatan Erdoğan, master öğrencisinin 940 lira, doktora öğrencisinin ise asgari ücret aldığını bildirdi.
"ÜNİVERSİTELER ZATEN ÜCRETSİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin "Üniversiteleri ücretsiz yapacağız." sözünü hatırlatarak, "Üniversiteler zaten ücretsiz. Şu anda devlet üniversitelerinde ücretli olan var mı? Hepsi ücretsiz ama beyefendinin bundan bile haberi yok. Herhalde bunu özel üniversitelerle veya vakıf üniversiteleriyle karıştırdı. Bunu dahi bilmiyor. Böyle bir insan cumhurbaşkanı adayı Türkiye'de. Dersini çalışmamış." dedi.
Eğitimde bir başka önemli konunun ise üniversitelerin sayısı olduğuna işaret eden Erdoğan, 75 olan üniversite sayısını 205'e çıkardıklarını, şu an üniversitesi olmayan ilin kalmadığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdüklerinin altını çizerek, bunu da büyük oranda başardıklarını belirtti.
Geçmişte 10 öğrenciden birinin üniversiteye girebildiğini ama şimdi öğrencilerin 10'da 10 üniversiteye girme şansı yakaladığını aktaran Erdoğan, "(Herkese okuma imkanını getirelim) dedik ve bunu başardık. Bu bana ayrı bir heyecan veriyor." değerlendirmesinde bulundu.
"AMERİKA'NIN CLEVELAND'I VAR. BİZİM DE ŞEHİR HASTANELERİMİZ VAR"
Sağlık alanında ise çekilen çilelerin belli olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben memur çocuğuyum, babam kıyı kaptanıydı. O zaman her hastaneden istifade edemiyorsunuz. Denizcilik Bankası'nın Tophane'de hastanesi vardı. Babam çoğunlukla tedavilerini orada olurdu. Dolayısıyla biz de hastalık olduğunda oraya giderdik. Numara alıyorsun, kaçta size sıra gelirse oraya geliyorsunuz. Ben ise daha sonra İETT'de futbol oynadığım için aynı zamanda orada işçi kadrosundaydım, SSK'lıydım. Okmeydanı SSK'ya giderdim daha çok. Orada çektiğim çileleri bir ben bilirim, bir Allah bilir.
SSK'da daha sonra Sayın Kılıçdaroğlu başına geldi. Ne çileler çektiğini milletim biliyor. Rahmetli Savaş Ay'ın yaptığı programı unutmak mümkün mü? Her şey ortada. Doktor ilaç yazıyor, ilaçların tamamını alamıyorsunuz. O zaman eczaneler zaten ilaç vermiyor. Hastanenin kendi eczanesi var, ilacı oradan alıyorsunuz ama biz ne yaptık? Bunu da değiştirdik, isteyen gider eczanelerden ilacını alır dedik. Şu an herkes eczanelerden ilacını alıyor mu? Alıyor. Bu kolaylığı getiren yine biz olduk."
Erdoğan, isteyen vatandaşın artık istediği hastanede tedavi olabildiğini ifade ederek, "Bunların içinde SGK ile anlaşması olmayanlar ayrı. Oraya da parası olanlar, paralı olarak giderler ama diğerleri o hastanelerde de tedavi olma şansına sahip. Bütün bunlarla beraber şehir hastaneleri diye bir devrim gerçekleştirdik. Bu devrim nedir? Amerika'nın bugün Cleveland'ı var. Bizim de şehir hastanelerimiz var. Niçin Cleveland'a gitsin." dedi.
Beyin göçünü bu hastaneler sayesinde geri çevireceklerini vurgulayan Erdoğan, "Artık ülkemde de kalifikasyonu yüksek, kariyer sahibi doktorlarımız oluyor ve olacak. Onlar da bu dev şehir hastanelerimizde bu görevlerini ifa edecekler. Beni bunlar çok duygulandırıyor. " şeklinde konuştu.
15 TEMMUZ DARBE GİRŞİMİ
"15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden, iki yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, muhalefet üzerinden 20 yıl geçmemiş, 50 yıl geçmemiş olmasına rağmen darbe girişimi hiç yaşanmamış gibi davranıyor. Bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugünden geriye dönüp baktığınızda, 15 Temmuz darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"CHP bir defa bu darbe girişiminin adeta içinde. O geceden daha önce, bir radyo programında 'bir darbe olsa tankların önüne önce ben çıkarım' diyen kişi Kılıçdaroğlu'dur.
O gece 23.17. Atatürk Havalimanı'na beyefendi iniyor. Atatürk Havalimanı'nda on binler var. Bu saatlerde ben de açıklamamı yapmışım. Açıklamamda ne diyorum? Bütün vatandaşlarımı meydanlara, caddelere davet ediyorum. Ben de geliyorum, diyorum. Binali Bey, o da bir taraftan Ankara'ya hareket etmiş, o da geliyor. Biz de Marmaris'ten Enerji Bakanı Berat Bey damadım, kızım, eşim, torunlarım oradan beraberce çıkıyoruz."
Son ana kadar pilota Ankara veya İstanbul'a gittiklerini söylemediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Belli bir mesafeden sonra pilota söylüyoruz ve İstanbul'a biz de geliyoruz. İstanbul'a geldiğimizde üstümüzde F16'lar uçuyor. Halk büyük bir aşkla orada, heyecanla bekliyor. Bu arada 23.17'de havalimanına gelen beyefendi tanklarla anlaşıyorlar, tankların arasından otomobiliyle Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine geçiyor veya belediye başkanlığına gidiyor. Oradan süreci takip ediyor. Kahvesini yudumlarken, çayını içerken elimizde belgeler var. Senin zerre kadar teröre, darbeye karşı bir tavrın olsa, on binler orada dururken sen niye oradan ayrılıyorsun. Sen de gelseydin, o vatandaşların arasına karışsaydın. O vatandaşlarla beraber darbeye karşı yüreğini ortaya koysaydın. Ama onda o yürek yok ki. Korkağın teki bu. Hemen öbür tarafa geçiyor. Ne diyor? 'Bana haber vermedi ki' diyor. Ben sana özel davetiye mi çıkaracağım? Ben cumhurbaşkanı olarak milletin tamamına bu çağrıyı yapmışım. Milletimin tamamı oralarda ama enteresan olan bir şey var, Bağdat Caddesinden tanklar geçiyor ve tanklar alkışlanıyor. Bu da manidar. Bunun üzerinde düşünmek lazım. "
Erdoğan, o gece İstanbul'a 02.45'te geldiğini, orada Genelkurmay Başkanvekili atamasını Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte yaptıklarını ve 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'a verdiklerini ifade etti.
"MARMARAY'I YAPMAK BİZE NASİP OLDU"
Türkiye'nin ulaşım altyapısında devrim yaptıklarını, özellikle Marmaray projesinin kendisini duygulandırdığını dile getiren Erdoğan, "Marmaray'ı yapmak bize nasip oldu. Biz 29 Ekim 2013'te açtık, şu ana kadar 268 milyon yolcu Marmaray'dan geçti. Bu insanı heyecanlandırmaz mı, duygulandırmaz mı? Aynı şekilde Avrasya Tüneli. Biz dedik ki raylı sistemi yaptık ama bir de lastikli sistemi yapalım. Bunun için yine Asya-Avrupa arasında Avrasya Tünelini yaptık. Avrasya Tüneli de 20 Aralık 2016'da açıldı. Oradan da 23 milyon araç geçti. Bir başka Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 26 Ağustos 2016'da açıldı. Buradan da 69 milyon araç geçti. Burayı Bay Muharrem kötülüyor. Bay Muharrem, sen burayı kötüleyeceğine buradan ne kadar araç geçti bunu araştır. Bunun fiyatları sana yüksek geliyorsa sen buradan geçmezsin, merhum Özal'ın yaptığı köprüden geçersin veya merhum Demirel'in yaptığı köprüden geçersin. Mecbur değilsin oradan geçmeye." şeklinde konuştu.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün de kamu-özel ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yatırım olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla özel sektör buradan parasını almayacak mı? Biz bu parayı hangi sistemle ödüyoruz? Ne kadar araç geçti? Şu kadar. Ödenmesi gereken para ne kadar? Şu kadar. Açık ne kadar? Şu kadar. O açığı biz ne yapıyoruz? Biz o firmaya ödüyoruz ama biz burada karlıyız. Niye karlıyız? Şundan dolayı karlıyız; biz bunu milli bütçemizden ödemeye kalksak bunun faizi vesaire diye düşündüğünüz zaman bunun bize maliyeti daha fazla ama biz bunu bu şekilde yapınca bu bizi ciddi manada rahatlatıyor. Niye? Kira öder gibi biz buralara para ödemiş oluyoruz."
Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Marmaray ve Avrasya Tüneli'nin İstanbul'un ulaşım sorununu ciddi manada rahatlattığını vurguladı.
"BU BATI'YI ÇILDIRTIYOR"
İstanbul Yeni Havalimanına değinen Erdoğan, "Dünya artık bu konuda çok ciddi bir rekabetin içerisinde. Batı'da öyle havayolu firmaları var ki Türk Hava Yolları'nı (THY) çok yakın takipte izliyorlar. Destinasyon olarak şu anda THY dünyanın bir numarası. Bunu şu anda Batı firmaları yakalayamıyor. Şu anda filomuz da 400'e doğru yaklaşıyor uçak noktasında. THY, geniş gövdelilerde de çok ciddi alımlar ve kiralama yapıyor. THY'ye de böyle bir havalimanı yakışırdı. Bu havalimanında düşünebiliyor musunuz, 6 pist olacak. Burada toplam proje alana 76,5 milyon metrekare. Böyle bir yere bunu yaptık. Bizim Atatürk Havalimanımız ise 12 milyon metrekareydi. Bu ne demektir, 5-5,5 kat burası daha büyük. Atatürk Havalimanına artık ihtiyacımız kalmayacak. Biz de ne dedik? Bunun üzerine adım atalım. Atatürk Havalimanını Millet Bahçesi yapalım. Çevresi olmak sıradan bir olay değil. Atatürk Havalimanını da inşallah Millet Bahçesi olarak dünyaya örnek proje yapıyoruz. Yani biz Central Park'ı geçeceğiz. Onun 3-4 katı büyüklüğünde bir yer. Zaten Hyde Park'la mukayese etmeye gerek yok, onun çok çok fevkinde." ifadelerini kullandı.
Havalimanında bugüne kadar 32 bin kişinin çalıştığını, tamamen faaliyete geçtiğinde çalışan kişi sayısının 100 bin olacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi bu, Bu Batı'yı çıldırtıyor, 'Bu çılgın Türkler ne yapıyor' diye. Daha çok çıldıracaklar. Hele hele 29 Ekim'de açılışını yapıyoruz. İlk etapta yılda 90 milyon yolcu taşıyacak burası ama 2023'te yolcu potansiyeli nereye çıkıyor biliyor musunuz? 150 milyona çıkıyor. Bu onları rahatsız etmez mi? Bu onların ciddi manada ekmeğini alacak. Bir de şu var, şu anda yeni aldığımız geniş gövdeli uçaklar dünyanın bir ucundan bir diğer ucuna non-stop gidiyor, 16-18 saat bu şekilde uçabiliyor. Bu tabi birilerini rahatsız ediyor."