Başbakan Ahmet Davutoğlu, Alevi Kültür Dernekleri Genel Merkezi ve davet üzerine, aynı binada bulunan Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu’nu ziyaret etti. Ziyarette, Başbakan Davutoğlu’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de eşlik etti.
Ziyaret sonrası basın mensuplarına konuşan Davutoğlu, Ak Parti olarak Anayasal çizgiden sapmaya izin vermediklerini belirterek şunları söyledi:
"7 Haziran seçimleri çarpıcı bir tablo ortaya koydu, AK Parti olarak az bir marjla tek parti iktidarını kaçırdık. Parlamentoya da, 2002’den bu yana ilk defa dört parti girmiş oldu. Çok hassas bir siyasi denge oluştu. Geçmişte de koalisyon hükümetleri oldu ama orada daha parçalanmış bir tablo vardı, 90’lı yıllarda. Koalisyonun kendi içinde başka bir mantığı, dokusu vardı. Uzun zamandır Türkiye’de koalisyon tecrübesinin olmamış olmasından da kaynaklanan belli bir intibak dönemi oldu. Her şeyin siyasi meşruiyet çizgisinde olması önemli. Anayasa, yasalar ne diyorsa, bugünkü siyasi sistemimiz neyi öngörüyorsa onun yapılması önemli. Küçük siyasi hesaplar, menfaatler için anayasal çerçevelerden kopulduğu, ayrıldığı zaman hep beraber zarar görürüz. Şimdi bunu gururla ifade etmek isterim, AK Parti olarak da bütün siyasi kadrolar olarak da 7 Haziran’dan bu yana bu Anayasal çizgiyi, çerçeveyi uygulamak için büyük çaba sarf ettik ve buradan sapmaya izin vermedik."
BAKAN OLARAK HİZMET ETMEK DAHİ BÜYÜK BİR ONURDUR
Başbakan Davutoğlu, Anayasa’da ’Parti grubuna teklif götürülür’ diye bir şey olmadığını söyleyerek şunları kaydetti:
"Kimse, ’Türkiye’de bir olağanüstülük var’ kanaati oluşturmaya kalkmasın. Ben bir vesileyle söyledim, olağandışı bir görünüm verilmek istenen her aşamada son derece olağan, sakin davranmak lazım ve yasal, Anayasal çerçeveleri uygulamak lazım. Bu Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bu takdir çerçevesinde görev bana tevdi edilmesi halinde, yine anayasa ne diyorsa onu yapacağım. Ne eksik ne fazla. Bunu açık bir şekilde ifade edeyim. Her zaman Anayasal çerçeveye atıfta bulunulur ama nedense bazen bu çerçeve gözardı edilir. Anayasa’nın 114 ve 116’ncı maddelerinin uygulaması açıktır. Denir ki ’Görevlendirilen başbakan adayı, Meclis Başkanı’ndan oranlara göre bakanların sayılarını aldıktan sonra görevlendirme yapar ve kişisel olarak teklif eder’. Orada hiçbir yerde ’Parti grubuna teklif götürülür’ diye bir şey yok. Tek tek, o sayılar esas teşkil ederek, teklif de bulunur. Kişiler bu teklifi kabul eder ya da etmez. Etmemesi halinde, yerine tarafsız, bağımsız kişilerden atama yapılır yani AK Parti’den yapılmayacak bu atama. Öyle bir durum söz konusu olduğunda, Meclis Başkanımız bana sayıları verdiğinde ben, uygun gördüğüm isimlere teklif götürürüm, teklif götürülen şahıslar, bakanlık gibi onurlu, bu millete iki ay değil iki dakika hizmet etmek, bakan olarak hizmet etmek dahi büyük bir onurdur. Hele hele böyle kritik bir dönemde bakanlık görevi üstlenmek milli bir vazifedir benim için. ’Aynı durumda kendim olsaydım nasıl davranırdım’ diye düşündüğümde, öyle bir milli görev teklif edildiğinde ’Hayır’ denmemesini beklerim. Parti gruplarının kararlarına saygı duyarız. Onlar kendi içlerinde her türlü kararı alabilirler ama nihayet bu seçime hep beraber, bütün Türkiye olarak, bütün partiler olarak gideceğiz. Eğer bu hükümetin içinde, bütün partilerden temsil olursa seçim döneminde toplumda bir rahatlama olur, tansiyon düşer. Oy veren bütün vatandaşlarımız temsil edildiklerini gördükleri için mutlu olurlar."
KILIÇDAROĞLU’NA GÖREVİN VERİLİP VERİLMEMESİ HUSUSU CUMHURBAŞKANIMIZIN TAKDİRİDİR
Başbakan Davutoğlu, "Son ana kadar CHP, Cumhurbaşkanından yetki bekledi ve bu yetki verilmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz yönündeki bir soruya şöyle yanıt verdi; Sayın Kılıçdaroğlu’na görevin verilip verilmemesi hususu Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bana verilen görev bir hükümet kurmaktı, elimden geleni yaptım ve hiç vakit kaybetmeden de Cumhurbaşkanımıza görevi iade ettim. Ondan sonrası, Sayın Cumhurbaşkanımızın, diğer parti liderlerinin hükümet kurup kurmama imkanlarına göre yapacağı bir değerlendirmedir. Tabii bizim görüşmeler başlamadan önce bazı imkanlar da tüketildiği için, AK Parti dışındaki formüllerle ilgili imkanlar, bu değerlendirmeler yapılmış olabilir. Bana düşen görev, elimden geleni yapmak, netice alınmadığı anda da Cumhurbaşkanımıza iade etmekti. Bunu yaptım" dedi.
TÜZÜK HEYETİNE TALİMAT VERDİM
Partisindeki 3 dönem kuralıyla ilgili çalışma talimatı verdiğini kaydeden Davutoğlu; "Çok kısa sürede, 4 ayda bir dönem bitmiş oldu. Bunu dönem olarak saymak, bazı arkadaşların birikimlerini kullanmak bakımından zorluklar doğurur. Dönem olarak saymamak da bu sefer üç dönemi doldurmuş olan arkadaşların hakları bakımından yanlışlık olur. Bir heyet oluşturduk, tüzük heyeti, son MYK’da. Tüzük heyetine bu konuda çalışma talimatı verdim" dedi.
CHP VE MHP’Lİ VEKİLLERE BAKANLIK TEKLİFİNDE BULUNACAĞIM
Başbakan Davutoğlu, CHP ve MHP’li vekillere de bakanlık teklifinde bulunacağını kaydederek; şöyle devam etti:
"Ben Anayasa’nın ruhuna bakarım. Hani herkes Anayasa’ya uyulması çağrısında bulunuyor, özellikle Cumhurbaşkanımıza, bu çağrılar yapılıyor. Ben şu andaki sistem içinde Anayasa ne diyorsa, onu yaparım. Anayasa şunu söylemiyor, ’bu konuda gruplar karar alır, milletvekili adayları bildirilir, partiler karar alır’ demiyor. Anayasa, ’Meclis Başkanı sayıları bildirir, görevlendirilen Başbakan o sayılara göre teklifte bulunur, kişiler kabul veya reddeder.’ Hal böyleyken, bütün partilerin iç disiplinlerine saygı duyarım, onların iç işlerine de karışmam. Ben de Genel Başkanım. Kimse AK Parti’nin içişlerine karışmaz, aynı şekilde ben de iç ilişkilerine müdahale etmem ama Anayasa bunu söylüyorsa, Anayasa her şeyden üstündür. Hepimiz var olan sistemi savunduğumuzu iddia ediyoruz. Bu sistem ne diyorsa o olacak. O sistem gereği muhataplarımıza, muhataplarımız burada tek tek milletvekilleridir, partilerle ilgili olan sayısal olarak o partinin temsil oranlarıdır, o milletvekilleri tabi kendileri nasıl karar alırlar, partileriyle nasıl istişare ederler o beni ilgilendiren husus değil. Ben en doğru adaylara en doğru bakanlıkları teklif etmeyi bir sorumluluk olarak görürüm. Ondan sonrası, eğer ’hayır’ derlerse onu o zaman yine ehliyet ve liyakate bakarak hiçbir siyasi görüşü öne çıkarmadan, önümüzdeki 2 ay, 2.5 ay çok kısa gibi görünüyor, çok kritik dönem, terörle mücadele devam ediyor, ekonomi alanda dünya küresel olarak bir ekonomik bunalım içinden geçiyor. Böyle bir dönemde, tek taraflı bakış açılarına izin vermem. Doğru olan neyse onu yaparız. Dolayısıyla bütün partilere, bana verilen oran nispetinde teklifte bulunurum. Evet veya hayır demek onların takdiri."