Müzik sektöründe 20'nci yılını doldurmaya hazırlanan Demet Akalın Elele Dergisi'ne cesur açıklamalar yaptı.
Ünlü şarkıcı Demet Akalın, Elele dergisinin bu ayki sayısına kapak oldu. Babasız büyüdüğünü söyleyen Akalın, ünlü Demet'i bir kenara bırakıp gerçek Demet'i anlattı.
İşte Demet Akalın röportajından ara başlıklar..
Geriye dönüp baktığınızda hayattaki yolculuğunuz hakkında neler hissediyorsunuz? En çok neler için şükrediyorsunuz?
- Tabii ki mutlu ailem, güzel kariyerim için şükrediyorum. Ama bu ara çok fazla proje geldi. İlk kez bu yıl çok yorulduğumu hissettim. Eskiden "Çok enerjiğim, yaşım hep 28, daha gencim" diye dalga geçiyordum kendimle ama bu yıl bittim! Biraz frene basmak istiyorum, ekip izin vermiyor.
Hiç özlemiyorum. Özlenecek bir tarafı da yok. Allah'tan gençliğimi doya doya yaşamışım, tüm o çılgınlıkları yapmışım. Yakın çevremde çok boşanan kız arkadaşım var ve boşandıktan sonra normal olarak bir sapıtıyorlar. Ben geçmişimi düşündüğüm zaman, "İyi ki canımın istediği her şeyi yapmışım" diyorum.
Ama çocukluğumu sorarsan, o dönemi özleyecek kadar geçmişimle bağımı koparmadım. Sürekli ailemle temas halindeyim.
Peki, çocukluğunuza dair unutamadığınız neler var aklınızda?
- Terlik ve anne korkusu... Annem beni tek başına büyüttüğü ve babasız bir çocukluk yaşadığım için biraz "sıkıyönetim"le büyüdüm. Bu da benim karakterimi o yönde şekillendirdi. Şimdi bile anormal bir şey yapmak istediğimde, "Annem duyarsa kıyamet kopar" diyorum içimden.
Bir karar almadan önce hâlâ annenize danışır mısınız?
- Evet. Annem çok küçük yaşta beni eline almış, büyütmüş, çok acılar çekmiş. Ben o zamanlar anlamıyordum. Ama anne olduktan sonra içimde bambaşka duygular gelişti; eskiden haftada bir aradığım annemi artık her gün arıyorum.
Demet Akalın için "şöhret" ne anlama geliyor?
- Ben çok zorluklarını yaşamıyorum. Hani herkesin ağzında dolanan laflar var ya; "Ateşten gömlek, bir yere gidemiyoruz, onu yapamıyoruz bunu yapamıyoruz" diye. Ben gördüğün gibi iş dışında yanımda korumayla gezmiyorum, şoförüm de yok. Ancak öyle normal yaşayabilirsin.
Öbür türlü sadece kendi kabuğuna çekilmiş oluyorsun. Hayattan kopmadan, normal yaşamayı seçiyorum.
Karşımıza çıkan erkeğin "beklenen kişi" olduğunu nasıl anlarız?
- Okan'la ilk tanıştığımızda, buluşmamızın 10'uncu dakikasında o Amerika anılarını anlatıyordu, ben de içimden "Ne boş boş konuşuyor, nasıl olsa evleneceğim seninle" diye düşünüyordum. Okan'ın o kişi olduğunu nasıl anladım bilmiyorum ama ilk vurulduğum şeyin çalışkanlığı olduğunu biliyorum. Ama bu içten gelen bir duyguydu, işin sihrini bilmiyorum.
O kafayı takmış bana. O dönem birlikte dolaştığım arkadaşlarıma devamlı selam veren, sonra en yakındaki masaya geçip oturan adam olarak dikkatimi çekmişti. Meğer beni takip ediyormuş. Bir gün beni dinlemeye gelmiş, sonra da telefonumu bulmuş.
O gece bana sadece "Keşke" yazan bir mesaj atmıştı. O sırada yanımda olan arkadaşım Okan'ın evli olduğunu söyleyince ben de "Ne kadar terbiyesiz bir adamsın ya! Utanmıyor musun?" diye cevap yazmıştım. Bu yalan biz flört ettiğimiz dönemlerde bile devam etti.
Ya abisiyle karıştırıldı ya da beni ondan uzaklaştırmak istediler, bilmiyorum. Çok zor günlerdi. Artık ilişkimizin duyulduğu, gazetelere fotoğraflarımızın çıktığı zamanlarda bile yalan devam ettiği için ben de onu sorgular hale gelmiştim. Okan da "Kızım sen manyak mısın? Ben evli değilim. Öyle olsa karım görmez mi bunları, çıkmaz mı ortaya?"diyordu.