Görecililik kuramını geliştiren ve dünya tarihinin en zeki insanları arasında sayılan Albert Einstein, 1955'te ölümünden önce "Kimse kemiklerime tapmasın" diyerek cesedinin yakılmasını istemiş ve bu isteği yerine getirilerek, külleri ABD'nin kuzeydoğusundaki Delaware Nehri'ne savrulmuştu. Ancak daha sonra Einstein'in yakılan bedeninde beyni ve gözlerinin olmadığı anlaşılmıştı

BEYNİ GİZLİCE ALINMIŞTI

Naaşı ziyaret için gittiği Princeton Üniversitesi Hastanesi'nde, Einstein'in beyninin bir parçasını izinsiz olarak alıp 46 dilime ayıran patalog Thomas Harvey, beyni 2011 yılında Philedelphia'daki Mutter Müzesi'ne bağışlamıştı.

Müzeye getirilen Einstein'ın beyninin gri maddesi, müzenin en çok ziyaretçi çeken parçasını oluşturuyor.

Beyni çalınan Einstein'ın ailesi şoktaydı. Hükumet yetkileri ve Harvey'in meslektaşları ise çileden çıkmıştı. Herkes beynin iade edilmesini istiyordu ancak Harvey bunu kabul etmedi. Bu nedenle de işinden oldu. Ancak Harvey beyni bilimsel araştırmalarda kullanılacağına yemin edince, ailesi bu isteğinden vazgeçti. Daha sonra Einstein’ın kalıntıları ailesi tarafından yaktırıldı ve külleri bilinmeyen bir yere serpildi. Beyni ise Harvey tarafından 1985 yılına kadar hayatının anlamı oldu ve bu yılda beynin bir kısmını o yıllarda beyinle uğraşan bir uzmana gönderdi. Gönderdiği uzman tarafından bulunanlar ise basında bir sansasyona neden oldu. Çalışmalar Einstein'ın beyninde bulunan ve beyin nöronlarını besleyen glial hücrelere odaklanmıştı. Einstein'ın beyninde normal bir insana nazaran daha fazla glial hücre bulunuyordu. Fakat bu konuda bilim adamları farklı fikirler ortaya attılar.

Einstein'ın beyni 53 yıl sonunda çalındığı Princeton Hastanesi’ne geri döndü. Harvey bundan 3 yıl sonra hayatını yitirdi.