Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa temalı programda yaptığı konuşmada başkanlık sisteminin önemine işaret etti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da, Türkiye Anayasa Platformunca düzenlenen "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" temalı programa katıldı.
Erdoğan, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin önemli mesajlar verdi.
"Yerli ve milli" bir anayasa yapılmasının önemine değinen Erdoğan, "Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir" diyerek referanduma işaret etti.
Erdoğan, "Başkanlık sistemini dışlayan anayasa çalışması sakat kalır" sözleriyle de başkanlık sisteminin önemine vurgu yaptı.
'Parlamenter sistemin miadını doldurduğunu' söyleyen Cumhurbaşkanı, "Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir" dedi ve ekledi: Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin başkanlık sistemine geçiş için bir avantaj olduğunu kaydederek, "Adım atıldı, bu iş yürüyor" ifadesini kullandı.
Devlet içinde paralel yapıya izin vermeyeceklerini dile getiren Erdoğan, "özerklik ve öz yönetim" açıklamalarını da sert bir dille eleştirdi: Devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Yeni Anayasa için Hep Birlikte Çağırısı'nın şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşumuz tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayı kısa süre içerisinde inanıyorum ki çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır. Bunun ise ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Çünkü bu mesele herhangi bir kurumun veya şahsın değil bizatihi milletimizin meselesidir.
Millet kendi meselesi olan anaysa talbine STK'lar aracılığıyla sahip çıkıyor. Demokrasiye inanan herkes milletin talebine saygılı olması gerekir.
Bu toplantı sorunun ötelenemeyecek seviyeye ulaştığını gösteriyor. Milletimiz STK'lar aracılığıyla olaya el koymuştur. Tüm kesimlerin ihtiyacını karşılayacak yeni anayasa çalışmaları hızla olgunlaşacaktır.
"İTHAL ÜRÜNLERLE YÖNETİLDİK"
Bu mesele millidir, bu mesele yerlidir. Milli olan her meselede, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz.
Biz anayasa dedikçe birileri bundan rahatsız oluyor. Yeni anayasadan rahatsız olan mevcut anayasadan memnun demektir. Mevcut anayasada değiştirilmesine rağmen ıslahı mümkün olmayan bir metindir.
Yeni anayasa meselesi en başından beri bu kadro tarafından gündeme getirilmektedir. İşe asıl sahip çıkması gereken muhalefet ise tam tersi bir tutum içinde. Diğer partiler anayasa metni oluşturmak için değil engellemek için çalışıyor.
Mevcut anayasalar bu vücuda dar geliyor, artık bunu kaldırmıyor. Milletimizi temsil eden her platformda yeni anayasa konuşuluyor.
"TOPU TACA ATICI TAVIRLAR..."
Artık burada yapılması gereken, yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayan, oyalayıcı topu taca atıcı tavırlar yerine samimi bir şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır. Yeni anayasa ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse, tatbiki, uygulaması da o derece güçlü, gerçekçi olur.
Bizdeki anayasa metinleri dayatmadır. Darbe direktifleri olarak hazırlanmıştır. Gelin darbecilerin değil, onun temsilcilerinin yaptığı bir anayasayı bizden sonrası nesillere armağan edelim. Bu yeni anayasa ruhuyla diliyle yazılmalıdır. Bu anayasaya bakıldığında millet kendini görmelidir.
"MİLLET HAZIR AMA SİYASETÇİLER DEĞİL"
Yeni anayasanın yapımında usulü çok iyi belirlemeliyiz. 2011'deki usulün sonuç vermediğini görmedik. Şu anda daha önceden görüşülmüş 60 madde aynı şekilde duruyor. Kimin dürüst olduğunu görmek bakımından bu 60 maddelik çalışma bir ıspattır.
Bu millet içinden bir anayasa yapabilecek bir kadro hazırlayamadı mı? Millet hazır da siyasetçiler buna hazır değil. Yeni anayasa konusunda üzerinde en çok tartışılan konu güçler ayrılığı olacaktır. Bu hususta çok fazla bir sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum. Hukukun üstünlüğü konusunda kimsenin itirazı olamaz. Yeni anayasanın ruhu çatışma yerine uyum ve denge mantığıyla oluşturulduğunda sıkıntı kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
"SİSTEM MİADINI DOLDURDU"
Yürütme meselesi sanıyorum yeni anayasa çalışmalarının düğüm noktasını teşkil edecektir. Biz, parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
"ERDOĞAN'IN KİŞİSEL MESELESİ DEĞİL"
Milletime özellikle sesleniyorum, şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor.
"MİLLET BİR AN ÖNCE BİLGİLENDİRİLMELİ"
Bugün Türkiye tarihinde ilk defa milletin kendi tercihi olarak milletin yeni anayasasını ve başkanlık sistemini tartışabilmektedir. Bu bile başlı başına bir kazançtır. Yapmamız gereken milletin başkanlık sistemi konusunda bilgilendirilmesi önem arz ediyor.
"ADIM ATILDIĞI BU İŞ YÜRÜYOR"
Başkanlık sistemi konusundaki bir diğer önemli avantajımız, 16 Ağustos 2014 itibariyle cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olmasıdır. Adım atıldı, bu iş yürüyor. Ülkemizde bu sistemle seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. Meclisin seçtiği cumhurbaşkanlarının da tümüyle siyasi gündemin dışında kaldığını, yetkilerini tarafsızlık içinde kullandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir, kendimizi aldatmayalım.
"CUMHURBAŞKANI VE BAŞKAN'LA YÜRÜMESİ GÜÇ"
Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz. Ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum.
"BAŞKANLIK SİSTEMİ OLMADAN SAKAT KALIR"
Başkanlık sistemini dışlayan anayasa çalışması sakat kalır. Benim teklifim; kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir, ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir. Asıl kararı millet vermelidir. Nasıl uygulanacağı meselesi geniş bir tartışma konusudur. Biz dünyadaki örnekleri inceleyip mevcut birikimlerimizden de faydalanarak bir sistem oluşturmalıyız. Bu durum, tüm yönetim sisteminin yeniden yapılandırılmasını gerektirmektedir.
"ORTALIĞI KAN GÖLÜNE ÇEVİRDİLER"
7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında, bu konuda bedelini hala ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı? Yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü Döndü. Niye İşte açık ortada. Bir koalisyon zemini ortaya çıktı, bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi, sağladığı mutlak istikrar ortamıyla Türkiye’yi bu tür sıkıntılardan, risklerden koruyabilme özelliğini sahiptir.
"DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ"
Devlet içinde paralel yapıya izin vermeyiz. Nasıl sözde 'cemaat' adı altında devlette paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, 'özerklik, öz yönetim' adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım.