ABD eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, anılarını topladığı kitapta Başbakan Erdoğan için şunu söyledi: Liderliğinde yapılan reformlar, Türkiye'nin DGM'leri kapatmasını, ceza yasasını değiştirmesini, özgürlüklerin
ABD eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın 2008-2012 arasındaki görevi sırasında yaşadıklarını anlattığı anı kitabı "Zor Seçimler" (Hard Choices) ABD'de dün satışa sunuldu. Clinton'ın bakanlığının ilk günlerinden, özel hayatındaki ayrıntılara kadar pek çok bilgi barındıran 656 sayfalık kitapta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan Suriye'ye, Mavi Marmara baskınından Libya müdahalesine kadar bir çok konu yer alıyor. İşte kitaptan satırbaşları:
ERDOĞAN KİLİT ÖNEMDEYDİ: Başbakan Erdoğan'la 1990'larda İstanbul Belediye Başkanı'yken tanıştım. Hırslı, güçlü, dindar ve etkili bir politikacıydı. Erdoğan'ın liderliğinde yapılan reformlar, Türkiye'nin DGM'leri kapatmasına, ceza yasasını değiştirmesine, hukuki hizmet hakkının genişlemesine ve özgürlükler önündeki sınırlamaların azalmasını sağladı. Erdoğan Türk-ABD ilişkileri için kilit önemdeydi... Türkiye ile ilgili kesin olan şey Avrupa ve Ortadoğu'da önemli rol oynamayı sürdüreceğidir. İlişkiler ABD için hayati önemini koruyacak.
SAATLERCE KONUŞTUK: Erdoğan başörtülü kızlarıyla gurur duyuyordu. Hatta kızlarından birinin ABD'de eğitimi için tavsiye istedi. Erdoğan ile saatlerce konuştum. Afganistan, Suriye ve diğer meselelerde anlaşık. Fakat İran'ın nükleer programında anlaşamadık. Obama ile çabalarımız ilişkileri istikrara kavuşturdu. Ancak İsrail'le yükselen tansiyon yeni meydan okumalar doğurdu.
İSRAİL'E SAVAŞ İLAN EDEBİLİRİZ: İsrail, Gazze abluklasını kırmaya çalışan filoyu bastı ve aralarında bir Amerikan vatandaşının da olduğu 9 kişiyi öldürdü. Olayın ardından Ehud Barak "Sonuçtan memnun değiliz. Uzak duramadık" dedi. "Beklenmedik sonuçları olacaktır" diye uyardım. Davutoğlu beni görmeye geldi. İsrail'e savaş ilan edebileceklerini söyledi. "Psikolojik olarak bu saldırı Türkiye için 11 Eylül'dür" dedi. Netanyahu pek çok kez özür dileyeceğini söyledi fakat koalisyonundaki diğer üyeler izin vermedi. Nihayet Mart 2013'te yeniden seçildikten sonra özür diledi
FRANSIZ HAÇLI SEFERİ: Fransa lideri Sarkozy, Libya'ya yapılacak operasyonu süper güç olarak geri dönebilecekleri fırsat olarak görüyordu. 19 Mart 2011'de Paris'teki toplantıya Türkiye davet edilmedi. Sarkozy Erdoğan'ı koalisyon dışına itmek için çalıştı. Davutoğlu "Bu bir Fransız Haçlı seferi mi, yoksa uluslararası müdahale mi?" dedi. Türkiye, NATO liderliğinde operasyon istedi.
SURİYE İÇİN OLASILIK PLANI: Kriz patlak verdikten sonra Cumhurbaşkanı Gül, Erdoğan ve Davutoğlu ile İstanbul'da görüştüm. Göçmenlerden, sınırdaki şiddetten ve uçağının düşürülmesinden şikayetçiydi. Uçağın düşürülmesi, olayın bölgesel çatışmaya dönebileceğinin işaretiydi. ABD ve NATO'nun Türkiye'nin güvenliğini sağlayacağı güvencesi verdim. İki ülke ordularının olasılık planları hazırlamaları gerektiğini düşündüm.
ERMENİ SORUNU: 2009'da Avrupalı ortaklarımızla Türkiye-Ermenistan sorununu nasıl çözebileceğimizi konuştuk. Davutoğlu ve Ermeni Dışişleri Bakanı Nalbandyan ile görevimin ilk aylarında 30 kez telefonda konuştum. İsviçre'de ekim ayında anlaşma imzalanacaktı. Davutoğlu'nun imza töreninde söyleyeceklerinden çekinen Nalbandyan katılmak istemedi. Açıklama yapılmayacağını söyleyince kabul etti.
İlk Türkiye ziyareti
"Avrupa'daki hiçbir ülke Türkiye kadar dikkat gerektirmiyordu. Bush yılları, iki ülke arasındaki ilişkilerden çok şey götürdü. Patlayan ekonomisi ve dünyanın en yüksek büyüme oranlarıyla Türkiye bölgesel güç olarak ortaya çıktı. Endonezya gibi demokrasi, modernite, kadın hakları ve İslam'ın bir arada var olup olamayacağını test ediyordu. Bu yüzden Avrupa'ya 2009'da yaptığım ilk geziye Türkiye'yi de dahil ettim. Türk halkındaki ABD güvensizliğini görerek, onlara "Haydi Gel Bizimle Ol" TV programına katılıp doğrudan ulaşmaya çalıştım.