İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Konferansı'nda konuşan Erdoğan, 'Küresel ve bölgesel sorunların çözümünde herkesin temsil edildiği bir mekanizmanın oluşması kaçınılmaz bir hal almıştır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Konferansı'nda konuştu. Birleşmiş Milletler'in 5 daimi üyesi hakkında eleştirilerini sürdüren Erdoğan, bahsi geçen 5 ülke arasında bir İslam ülkesi olmadığını, İslam ülkelerinin de yönetimde söz sahibi olması gerektiğini söyledi.
İşte Erdoğan'ın o sözleri:
"KARARLARI İSLAM ÜLKELERİ ALMIYOR"
Bizim birbirimizle konuşmak için aracı veya tercümana ihtiyacımız yok. Biz aynı kıbleye dönen insanlar olarak gönül diliyle konuşabilir kalp diliyle konuşabilir hatta yer yüzünde insanlığı ilgilendiren her soruna karşı ortak ve etkili bir mücadele verebiliriz. Görüyorsunuz müslümanlar sustuğunda İslam Dünyası'nın yöneticileri elleri kolları bağlı oturduğunda her mezhep diğerine yapılan zulme tepkisiz kalınca o zaman devreye fitneciler, teröristler, modern Lawrence'ler giriyor. Suriye'de bizim öz be öz kardeşlerimiz öldürülüyor. Bununla ilgili kararları başkaları alıyor başkaları veriyor. İran ile Irak ile Filistin ile Suriye ile ilgili karar alınacağı zaman İslam ülkeleri değil 5 üye alıyor.
"DÜNYA BU 5 ÜYEYE TESLİM Mİ?"
Şimdi burada söylüyorum dünya 5'ten büyüktür. Bu 5'in içinde bir İslam ülkesi var mı yok. Kıta olarak baktığımızda Avrupa, Asya ve Amerika kıtaları temsil ediliyor. Bunun dışında diğer kıtalardan temsilci var mı yok. Peki, tüm dünya bu 5 üyeye teslim mi? Böyle bir adalet olabilir mi? Kimle konuşsam haklısınız diyor. Biz de şimdi oturup konuşup dağılacaksak bir anlamı yok. ama oturup konuşup bir karar alıp ve onu uygulayacaksak bir anlamı var.
"DAHA ÇOK BEKLERİZ"
Küresel ve bölgesel sorunların çözümünde herkesin temsil edildiği bir mekanizmanın oluşması kaçınılmaz bir hal almıştır. Bu hakkı kimse bize vermeyecek onu bilelim. Eğer gerçekten istiyorsak bunu biz kendimiz teslim alacağız. Yoksa biz oturalım bunu gelip bize versinler diye bekliyorsak daha çok bekleriz. Bu dünyada var olduğumuzu adaletle muameleyi fazlasıyla hak ettiğimizi çok daha gür bir sesle bütün dünyaya ilan etmek duyurmak zorundayız.