Rus ordusunun Ukrayna topraklarına gönderilmesiyle başlayan süreci Akit’e değerlendiren Prof. Dr. Valeri Konışyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ne Rusya’dan ne de Ukrayna’dan vazgeçmeyiz” çıkışının mükemmel olduğunu söyledi.
St. Petersburg Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Valeri Konışyev, Rusya’nın 24 Şubat 2022 günü ordusunu Ukrayna topraklarına göndermesiyle başlayan savaşı Akit gazetesine değerlendirdi. Savaş ne kadar sürebilir? “Ukrayna’daki savaş daha ne kadar devam edecek” sorusunu cevaplayan Konışyev, şunları dile getirdi: “Kesin bir cevap vermek zor. Zira söz konusu operasyon, bazı belirsizliklere sebep olan bir takım özel niteliklere sahip. Birincisi, Rus ordusu sivil kayıpları önlemek adına kent merkezlerinde çarpışmaktan kaçınıyor. İkinci olarak, Ukrayna dünyanın birçok ülkesinden silah, mühimmat ve danışmanlık bağlamında askeri destek almaktadır. Üçüncüsü, operasyon Rus birliklerinin istikrarlı olarak hızlanan bir taarruz sürdürmesine müsaade etmeyen geniş bir coğrafya üzerinde gelişiyor. Ayrıca Ukrayna direniş gösterdiği esnada ultra-radikal milliyetçilerden teşkil Azov ve Aidar taburları gibi silahlı oluşumlar sivilleri canlı kalkan olarak kullanıyor olabilir. Bazı Rus askeri uzmanlar, bu şartlar altında operasyonun 10-12 gün daha süreceğini belirtiyor. Rusya, Ukrayna’yı tamamen işgal etmeyi planlamadığını açıkladı. Bu sebeple, Kiev’in Moskova’nın şartlarını kabul etmesi halinde operasyonun sona ermesi olasıdır.” Türkiye-Rusya ilişkileri ince iş Konışyev, Erdoğan’ın “Ne Ukrayna’dan ne Rusya’dan vazgeçmeyeceğiz” şeklindeki çıkışına ilişkin ise şunları söyledi: “Sayın Erdoğan’ın bu çıkışı, hem Rusya-Türkiye ilişkilerinde hem de Karadeniz bölgesi özelinde izlenen güvenlik politikasında karşı karşıya kalınan güçlükleri mükemmel bir şekilde yansıtmaktadır. Türkiye kendi dış politikasını uygulamaya devam etmeye, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney jeopolitik hatlarında bağımsız bir güç olmaya ve bununla birlikte arabulucu rolünü üstlenmeye çalışmaktadır. Bu durum Türkiye açısından hem Batı’daki partnerler hem de Rusya ile bazı sürtüşmelere neden oluyor. Rusya tarafı bunu bir realite olarak kabul etmeye çalışmakta ve Türkiye ile pragmatik temelde ilişkiler tesis etmektedir. Diğer Karadeniz ülkeleri de çok vektörlü bir güvenlik politikası izlemek durumunda kalıyor. Dolayısıyla ne ABD’nin ne Türkiye’nin ne de Rusya’nın ittifaklara güvenerek strateji üretemeyeceği aşikardır. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin rekabet ve işbirliği arasında gidip gelmeye devam edeceği sonucunu çıkarabiliriz. Bu süreci şekillendirecek en büyük faktör, Türkiye’nin tercihlerine bağlı olacaktır.” Nükleer savaş seçeneği “Rusya tam olarak hangi şartlarda operasyonu sonlandırır?” sorusunu tekrar yönelttiğimiz Rus Uzman, şöyle devam ediyor: “Şartlar Rusya tarafından ilan edilmiştir: Ukrayna’nın silahsızlandırılması, neo-nazi etkisinin tasfiyesi, anadili Rusça olan vatandaşlara, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerine karşı açık bir suç politikası yürüten Kiev rejiminin iktidardan uzaklaştırılması, Ukrayna’nın NATO’ya dahil olmayacağının hukuki antlaşma ile garanti altına alınarak tarafsız statüsünün tesis edilmesi. Bu şartlar Rusya’nın kırmızı çizgileridir. Bu şartların zorlaması veya başka güçlerin müdahalesi durumunda Rusya son çare olarak nükleer silah kullanmaya hazır olduğunu söylüyor.” Yeni bir soğuk savaş mı? “Ukrayna’da gerçekleştirilen askeri hamleler ve Batı’nın yaptırımları yeni bir soğuk savaşın başlangıcı olarak kabul edilebilir mi?” sorusuna ise Konışyev, şu cevabı verdi: “Bu durum Rusya’ya uzun bir süredir karşı politikalar izleyen Batı’ya bağlıdır. Yeni bir Soğuk Savaş, Rusya için hiçbir fayda sağlamaz. Ancak Rusya, hayati derecede önem arz eden milli güvenliği açısından kırmızı çizgilerinin aşılmasına da müsaade etmez. Batı bir şekilde bunu anlamayı başarırsa, o takdirde yeni bir Soğuk Savaş’tan bahsedilmez.” Yaptırımlar etkili olur mu? Rusya’ya yönelik yaptırımları da değerlendiren Prof. Dr. Konışyev, sözlerini şöyle tamamladı: “Rusya, uzun vadede kendi kendine yetecek iktisadi bir kalkınma süreci için gerekli tüm kaynaklara sahiptir. Ancak kısa vadede söz konusu yaptırımlar dış yatırım açığına sebep olacak, teknolojik gelişimi bir nebze yavaşlatacak ve iç ekonomik dengede bozulmaya yol açacaktır. Fakat benzer olumsuz etkiler yaptırımları hayata geçiren Batı’yı da bekliyor. Bir önceki yaptırım dalgası Rusya Federasyonu’ndaki milli sanayi, tarım ve bir dizi teknolojik yatırım gibi alanlarda hızlı bir kalkınmaya sebebiyet vermiş, dışa bağımlılığı azaltmıştır. Yaptırım siyasetinin devam ettirilmesi anlamsızdır. Dolayısıyla bu operasyonun sona ermesi için Rusya ve Batı birlikte çalışmalıdır.”