Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YSK'nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı sonrası ilk kez AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;
TBMM çalışmalarımıza yeniden ağırlık vermeye başlıyoruz. Dün ilk iftarını yaptığımız ramazanı şerifinizi tebrik ediyorum. Ülkemiz, İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sulh dini olan İslamın, her türlü zulmü kati olarak yasakladığı, iyiliği, güzelliği ihsanı yardımlaşmayı teşvik ettiği ramazan ayını hakkıyla değerlendirebilirsek ne mutlu bizlere. Yaşadığımız şehirde, tek bir mağdur, tek bir mazlum varsa ve bizim bundan haberimiz yoksa daha da kötüsü imkanımız olduğu halde kendisine el uzatmamışsak ramazanımız heba olmuş demektir.
Yakın arkadaşlarımızdan başlayarak, küskün, dargın olduğumuz, kin ve nefret izlerini yüreğimizden silip atamadığımız tek bir kişi varsa ramazanı gerçek anlamda idrak edemedik demektir. Bu mübarek günlerde Müslüman kanı döken İsrail gibi, Esed rejimi gibi, Sisi gibi, terör örgütleri katil yapılara elimizle yapabileceklerimizi yapamıyorsak ramazanımız boşa geçiyor demektir.
‘Gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz'
Rabbim, Türkiye ortak paydası altında 82 milyon olarak kucaklaşmayı nasip etsin. Rabbimiz bize defalarca zorluklarla beraber kolaylıkların da olduğunu müjdeliyor. En büyük gücümüzün, dualarımız, ibadetlerimiz olduğunu aklımızdan çıkarmadan bu mübarek günleri en iyi şekilde değerlendireceğiz. Rabbimizin vaadine sonsuz teslimiyetle, karşımızdaki zorlukların içindeki veya sonundaki kolaylıklara güvenerek mücadelemizi sürdüreceğiz. Son nefesimize kadar gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Bu kutlu dava yolunda, bizimle birlikte olan her bir kardeşime tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum.
‘Gereğini yerine getireceğiz'
Türkiye, önemli bir seçimi daha geride bıraktı. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinin sonuçlarının bir kez daha ülkemiz ve şehirlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Resmi seçim kampanyamız boyunca 59 il, ayrıca 4 ilçe mitingi yaptık. İstanbul’un 28 ve Ankara’nın da 11 ilçesinde her biri diğerinden coşkulu mitingler gerçekleştirdik. Emeğimizin karşılığını da hamdolsun aldık. Seçim sonuçlarını önceki hafta Kızılcahamam’da enine boyuna değerlendirdik. AK Parti olarak bu seçimlerde 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe ve 203 belde belediyesi yönetme hakkı elde ettik.
Milletimiz bize 1389 belediyenin 758’inin sorumluluğunu vermiştir. Büyükşehir, il, ilçe ve belde olarak kaybettiğimiz belediyelerin her biriyle ilgili ayrı ayrı çalışma yapıyoruz. Bu başarısızlığa yol açan sebepleri teker teker tespit edecek ve gereğini yerine getireceğiz. Bu işler aceleye gelmez. Tespiti ne kadar sağlıklı yaparsak, çözümü de o derece güçlü olarak hayata geçirebiliriz.
‘Seçim bitti ama tartışmaları bitmedi'
Tabi seçim bitti ama tartışmaları henüz bitmedi. Yapılan itirazlar sebebiyle 3 ilçemizdeki belediye başkanlığı seçimlerinin 2 Haziran’da yenilenmesiyle ilgili karar daha önce verilmişti. Bu seçimlerin en tartışmalı konusu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri olmuştur. Bu seçimi 25-28 bin arasında bir farkla AK Parti’nin kaybettiği ilan edildi. Biz milli iradeye olan teslimimiz sebebiyle bu durumu saygıyla karşılamaya hazırdık. İlerleyen saatlerde ve günlerde arkadaşlarımızın yaptığı sandık sonuç tutanaklarıyla, ilçe birleştirme tutanaklarıyla, geçersiz oylarla ilgili itirazlar netleştikçe, karşımıza bambaşka bir manzara çıktı.
‘15 bin seçmenin iradesi gasp edilmiştir'
Gördük ki AK Parti’ye 15 bin seçmenin iradesi alanen gasp edilmiştir. Bu hataların bir kısmı sehven yapılmış olsa da önemli bir bölümünde kasıt olduğu bellidir. Hatalar, yanlışlar diğer partilerde aynı oranlarda yapılmamış sadece AK Parti’nin oylarında belirli farklılık ortaya çıkmıştır.
‘İrade gaspını görmezden gelemeyiz'
İlçe ve il seçim kurullarındaki itirazlarımızın ardından konuyu YSK’ya taşıdık. Sunduğumuz belgeler gayet sağlamdır. Yaptığımız her itirazın gerisinde inkarı mümkün olmayan somut deliller vardır. Aradaki fark neredeyse yarı yarıya azalmamış olsaydı mesele buralara kadar zaten gelmezdi. Fakat gözümüzün önünde duran hukuksuzluğu, daha vahimi bir irade gaspını görmezden gelemeyiz. Seçim gecesinden bugüne kadar yaşanan sürecin sebebi budur.
Değerli arkadaşlar, biz bu yapılanların hesabını milli irade hırsızlarından sormazsak milletimiz bizden hesap sorar. Açık konuşmak gerekirse, sadece iptal oylarının sayımıyla ve birleştirme tutanaklarının düzeltilmesiyle böylesine büyük bir oy sayısının ortaya çıkması dahi içimize kurt düşürmeye yetmiştir.
‘Tam kanunsuzluk usulsüzlük olduğuna inanıyoruz'
İstanbul’daki yaklaşık 62 bin sandık görevlisinden neredeyse 20 bine yakınının seçim kanunundaki açık emre rağmen, kamu görevlisi değil de banka çalışanlarından seçilmiş olması şüphelerimizi daha da artırdı. Bir takım kirli ellerin işin içine girdiği ve konuyu adım adım bu noktaya getirdiği anlaşılıyor. İBB seçimlerinde organize bir yolsuzluk ve tam kanunsuzluk, usulsüzlük olduğuna samimi olarak inanıyoruz.
Tek tek kusurlar mazur görülebilir ama sandık kurulu üyelerinin, başkanlarının neredeyse 3’te 2’sinin kanuna aykırı atanmasını, iptal edilen oyların AK Parti’ye ait çıkmasını kimse masum bir hata veya yanlış olarak izah edemez. Hukuk mücadelemizi dün akşama kadar sürdürdük. Yoksa AK Parti’nin sandıktan çıkan sonucu kabullenmemek gibi bir derdi asla yoktur, olamaz.
'Biz sadece gasp edilen haklarımızı düzeltmenin peşindeyiz'
Biz sadece gasp edilen haklarımızın ve yapılan açık usulsüzlükten, yolsuzluktan kaynaklanan hataları, yanlışları düzeltmenin peşindeyiz.
Şayet durum tam tersi olsaydı, AK Parti seçimi kazanmış gözüküp de fark yarı yarıya azalsaydı, aynı usulsüzlükler tespit edilseydi inanın bana ensemizde her gün boza pişiriyor olurdu. Bize etmedikleri bırakmayacak olanların, şimdi hukuki haklarımızı kullandığımız için aynılarını yaptığı iki yüzlülüğü milletimizin takdirine bırakıyorum.
‘İstanbul halkının en isabetli kararı vereceğine inanıyorum'
YSK hem bizim hem diğer partilerin temsilcilerini dinlemiş, verilen belgeleri incelemiş ve kararını ortaya koymuştur. İBB seçimleri 23 Haziran 2019 Pazar günü yenilenecektir. Kararın ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyoruz. Bu kararı siyasetçiler olarak sorunlarımızı demokrasi ve hukuk içerisinde çözme iradesini güçlendirecek en doğru adım olarak görüyoruz. 23 Haziran’a kadar olan sürede çok daha fazla çalışarak İstanbul’daki tüm hemşerilerimizin gönlüne girerek seçimleri kazanmaya çalışacağız. İstanbul halkının en isabetli kararı vereceğine inanıyorum.
Altını çizerek ifade ediyorum. Türkiye bir demokrasi ve hukuk devletidir. Şayet, YSK tam tersi bir yönde karar vermiş olsaydı, daha önce defalarca ilan ettiğimiz gibi biz yine buna uyacaktır. Biz sadece milli iradeye saygının gereğini yerine getirdik. Türkiye’de demokrasiyi gerçek anlamda ayağa kaldıran parti biziz. Diğerlerinin de aynı şekilde davranmasının gereğini anlatıyoruz.
‘Karanlık odaklara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz'
İstanbul seçimlerinin üzerindeki gölgenin kalkmasını sağlayacak bu kararı demokrasimizi güçlendirecek önemli bir adım olarak görüyoruz. Türkiye geçmişte sözüm ona elitlerin yol açtığı tahribatlar yüzünden ağır bedeller ödemiş bir ülkedir. Ülkemizin yeniden siyaset ve toplum mühendislerinin operasyon alanı haline gelmesine izin vermeyeceğiz. Bu amaçla perde arkasından sinsice operasyon yürütenlerin de sahada kendine yer açmaya çalışanların da hepsini biliyoruz.
Milletimizin hiçbir meselesinin çözümü konusunda hazırlıkları, çalışmaları, böyle bir niyetleri olmayanların oyununu da bozacağız. Oturdukları yerden sadece bize hata yaptırarak ülkenin yönetimine el koymaya hesaplayan karanlık odaklara bekledikleri fırsatı asla vermeyeceğiz.
’Yanlış yapıyorsunuz herkes haddini bilecek'
Bazı iş adamı grupları, dün açıklanan bu karardan sonra baktık ki garip garip açıklamalar yapıyorlar. Güzel, bundan sonra da tabi ki bizden bu tavırlarınızla, ülkemizin geleceğine yönelik bir normalleşmeyi konuştuğumuz dönemde sizler burada seçim hukukunu işletildiği bir yerde, böyle bir açıklamayı yaparsanız işte bunlar normalleşmeyi getirmez. Bunlar anormalleşmeyi getirir. Yanlış yapıyorsunuz, önce herkes haddini bilecek. Herkes işini yapacak. Ekonomiyle mi uğraşıyorsun? İş adamı mısın? Sen işini yap. Sana düşeni sandığında git kullan. Ama kalkıp da seçim yargısını vermiş olduğu karara, müdahale mahiyetinde açıklamalar yaparsanız bu sizin de nerede olduğunuzu, nereye oturduğunuzu gayet güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Müsaade edin de bizim size bakışımız ona göre değişecektir. Biz bu ülkede siyaset yapıyoruz.
‘Ekonomide yaşanan dalgalanmalar'
Önce teşkilatıma sesleniyorum. Bir defa sandıklar noktasında çok çok kararlı ve bu işi en ideal şekilde kontrol etmemizin gereğini tekrar burada hatırlatmak istiyorum. İşi asla hafife almamak gerekiyor. Burada buna benzer bazı yanlışların olduğu da ortada. Şimdi arkadaşlarımız süratle yoğun bir çalışmaya başladılar. Konuyu meclis gündemine de getirecekler.
Ekonomide yaşanan dalgalanmaların sebebini doğru okumazsak yanlış sonuçlara varmamız kaçınılmaz olur. Bu dayatmaya karşı biz milletimizle birlikte biz istiklalimize sahip çıktıkça, ekonomimize yönelik sabotajlar artıyor. Ekonomide 15 Temmuz darbe girişimine kadar iyi giden göstergelerin birden bire allak bullak olmasını, tek başına ülkemizin dinamikleriyle açıklayabilmek mümkün değildir. bugün önümüzde duran manzara tam bir ekonomik sabotaj halidir. Peki ne yapacağız?
‘Teröristlere ne yaptıysak onu yapacağız'
Bir dönem şehirlerimizi kana ve ateşe bulayan teröristlere ne yaptıysak bundan sonra da onu yapacağız. Sınırlarımıza dayanan teröristlere ne yaptıysak onu yapacağız. Kumpaslara karşı ne yaptıysak onu yapacağız. Yani önce bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
Bunu başardıktan sonra çok çalışacağız. Meclisimiz çok çalışacak. Reformlarımızın yasal altyapısını hazırlayacağız. Her konuda sorunları çözerek ülkemizi adım adım hedefine, hedeflerine yaklaştıracağız. İş adamlarımız çok çalışacak. Üretimlerini, ihracatlarını, istihdamlarını artırarak ülkemizi büyütecekler. İşçilerimiz çok çalışacak. En verimli, en mükemmel üretim için ter dökecekler. Esnafımız, sanatkarımız çok çalışacak.
‘İnşallah bu dalganın da üzerinden hep birlikte geleceğiz'
Felaket tellalları istedikleri kadar tamtamlarını çalsınlar. Tüm göstergeler ekonomide doğru ümit verici bir kıpırdanmanın yaşandığını ortaya koyuyor. Kur, faiz, enflasyon şer üçgenine ülkemizi hapsedip ekonomik olarak çökertme gayretlerinden elbette vazgeçilmeyecektir. Bizi taciz etmekten geri durmayacaklardır. Ama biz yönümüzü geleceğe çevirir ve elimizdeki imkanları aktif olarak üretime, yatırıma, istihdama yönelik kullanırsak bu çabalar sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Çözümü dışarıda değil kendi içimizde yüreğimizde arayacağız. Milletimiz bugüne kadar bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı, hiç yanıltmadı. Biz Türkiye’nin büyüklüğüne, Türk milletinin gücüne inanıyoruz. İnşallah bu dalganın üzerinden de hep birlikte geleceğiz.