31 Mart Yerel Seçimlerinin ardından kamuoyunun beklentisi, seçim kazanan muhalefetin yeni ittifaklara yelken açmasıydı. Ancak bu beklentinin aksine, bugün muhalefet partileri aralarındaki polemiğin dozunu artırmış durumda.
Ancak bu beklentinin aksine, bugün muhalefet partileri aralarındaki polemiğin dozunu artırmış durumda. Genellikle kaybedilen seçimlerden sonra görmeye alışık olduğumuz bu görüntüler, tam da siyasette “normalleşme” çanlarının çaldığı bugünlerde muhalefet cephesinde işlerin pek de yolunda gitmediğinin işaretçisi.
Genç Parti Genel Başkan Vekili Burçin Şahindur da bu konuya dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. “Normalleşme derken, muhalefette anormal hareketler” başlığını taşıyan ve muhalefet partilerinin yaptığı garip hamlelere dikkat çeken yazısında Burçin Şahindur, kimi isimleri “31 Mart seçim başarısının altını fare gibi oymakla” suçladı.
Yazısına Genç Parti’nin 31 Mart Yerel Seçimleri’nde Cumhuriyet Halk Partisi’ne tek ikirciksiz destek veren parti olduğuna vurgu yaparak başlayan Burçin Şahindur, “pazarlık yapmadık, koltuk da istemedik” dedi.
ÖZEL VE İMAMOĞLU’NA YÖNELEN SALDIRILAR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “normalleşme” diye tanımlanan çıkışlar serisini de Genç Parti olarak olumlu bulduklarını belirten ve bu desteği de “Türkiye’de içi boşaltılan adalet sisteminin, ekonomik çöküşün, yurttaşların devletine olan güvenlerinin sarsılmasının önüne geçebilmek önemli. Bunlar bir günde iyileşemeyecek yaralar, dahası memleketimizle insanımızın bağını ciddi şekilde yıpratıyor. Bu nedenle ‘normalleşme’ çıkışını, yine Özgür Özel’in 31 Mart sonuçları için ‘zafer değildir’ çıkışıyla birlikte okuyoruz” diyen Burçin Şahindur özellikle de Özgür Özel’i ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelen saldırıları anlattı.
MURAT KURUM’UN KAPISINDA YATAN KİM?
Bugün “AKP ile CHP anlaştı” diyen bir parti genel başkanının 31 Mart öncesinde hem AKP ile, hem de CHP ile pazarlık yapmaya çalıştığını ifşa eden “Bu arkadaşımız AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum’un kapısında yatmadı mı? Şimdi bu parti lideri, Sayın Özgür Özel’i, hele de birkaç hafta önce yüz yüze görüştükleri halde kapalı kapılar arkasında iş görmekle, ego ve güç zehirlenmesiyle suçluyor. Kapalı kapılar ardında her türlü faaliyeti yürüttüklerini bilmesek yutturacaklar…” ifadelerini kullandı.
‘ŞİMDİ ELİNİZİ YAVAŞÇA TETİKLERDEN ÇEKİN!
Ortada duran yalın gerçeğin “Özgür Özel’yle, Ekrem İmamoğlu’suyla, Mansur Yavaş’ıyla ve daha birçok başarılı profiliyle CHP’nin 31 Mart’tan başarıyla çıkması” olduğunu belirten Burçin Şahindur, “Bu tablonun altını fare gibi oymak yerine, Genç Parti’nin yaptığı gibi Türkiye’nin demokratikleşmesi ve normalleşmesi adına üstüne ilave edin. Durduğumuz nokta ve çektiğimiz kırmızı çizgi omurgamızın gereğidir. Eleştirimizi yaparız ama halka ihanet edenlerden olmayız. Haydi, şimdi elinizi yavaşça tetiklerden çekin!” değerlendirmesini yaptı.
Genç Parti Genel Başkan Vekili Burçin Şahindur’un tartışma yaratan yazısı şöyle:
31 Mart yerel seçimlerinde tek kazanan Cumhuriyet Halk Partisi olmadı; 31 Mart akşamı bu ülkenin ülkeyi yönetmeye aday muhalif kadrosu kazandı. Baştan yazalım, Genç Parti, 31 Mart Yerel Seçimleri’ne CHP’ye tam ve ikirciksiz destek veren tek parti olarak girdi. Pazarlık yapmadık, koltuk da istemedik. Tam bu noktada, “oy oranınız ne ki?” diyebilirsiniz. Partimizden çok daha az oy alan partilerin onlarca milletvekili kaptığı, hatta üstü kapalı olarak CHP’yi anlaşmayı bozmakla tehdit ettiği, bir AKP’ye gidip bir CHP’ye gittiği ortamda bu kirli düzlemi reddetmemiz ve CHP’ye olan desteğimizi pazarlığa kapatmamız, samimiyetimizin ve de omurgalı oluşumuzun simgesiydi.
Bu pazarlıkların sonucu olumlu oldu, olumsuz oldu ama ne var ki günün sonunda masa dağılıverdi. Oysa perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…
Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “normalleşme” diye tanımlanan çıkışlar serisini de Genç Parti olarak olumlu buluyoruz. Türkiye’de içi boşaltılan adalet sisteminin, ekonomik çöküşün, yurttaşların devletine olan güvenlerinin sarsılmasının önüne geçebilmek önemli. Bunlar bir günde iyileşemeyecek yaralar, dahası memleketimizle insanımızın bağını ciddi şekilde yıpratıyor. Bu nedenle ‘normalleşme’ çıkışını, yine Özgür Özel’in 31 Mart sonuçları için “zafer değildir” çıkışıyla birlikte okuyoruz. Çünkü yıllarca onca sorunla boğuşmuş, hukuk garabetleri yaşamış, uçurumun eşiğine gelmiş ülkemizin 31 Mart’ın sonuçlarını fırsat bilerek durup bir sakinleşmesi gerektiği inancındayız. Bakın Özel’in son çıkışına, “Elbette el sıkışacağız, elbette konuşacağız, müzakere edeceğiz ama olmazsa ki olmuyor sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi. Ama niyet okuyucuları, siyaset falcıları boş durur mu? Elbette durmuyor, herkes dilediği gibi, dilediği çekiştiriyor.
Böyle giderse birkaç vakte 31 Mart başarısını bile silip unutturacak bu hamleler. Halkın 1 Nisan sabahı memlekete dair artan umudunu, geleceğe dair yeniden heyecanlanışını baltalamaktan başka bir şeye yaramıyor bu yaptığınız!
Bakınız, içlerinden adı da AKP’nin açılımına çok benzeyen bir partinin lideri, “AKP ve CHP anlaştı” diye ortalığa atmış kendisini. Kaynak ne peki, elbette duyumlar… Bu arkadaşımız, 31 Mart öncesi İstanbul Ataköy’de bir otelde belediye başkan adaylıkları için AKP heyetiyle açık açık görüşüp basın açıklaması yapmadı mı? Bu arkadaşın kurmayları, AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum’un kapısında yatmadılar mı? Şimdi bu parti lideri, Sayın Özgür Özel’i, hele de birkaç hafta önce yüz yüze görüştükleri halde kapalı kapılar arkasında iş görmekle, ego ve güç zehirlenmesiyle suçluyor. Kapalı kapılar ardında her türlü faaliyeti yürüttüklerini bilmesek yutturacaklar…
Biri “sen bilmezsin çırak” diyor, bir diğeri kendisini 48 kişiyle yeniden Cumhurbaşkanı ilan edip “Mekanın sahibi geri geldi Sayın Özel, sizi sahneden alalım” diyor, bundan hız alan bir gazeteci de çıkıp “senin çıkarttığın gözlükleri sana yedireceğim” falan deyiveriyor. Arkadaşlar siz aklınızı nerede kaybettiniz? Bu neyin öfke patlaması? Öyle ki, bu saldırılara bakınca “belli ki kuyruk acısı çok derinde” diyorsunuz.
Sadece Özgür Özel ile de sınırlı değil söz konusu saldırılar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da kapsıyor. Halkın ortak dertlerinden biri olan sığınmacı ve kaçakları göndermek üzerine politik stratejisini inşa eden partinin lideri, ortalama olarak haftada bir İmamoğlu’nu hedef alıyor. Ama ne gariptir ki aynı parti lideri, İmamoğlu çeşitli ziyaretler için gittiği Almanya’da kameraların karşısına geçip “Türkiye’yi ve en çok İstanbul’u etkileyen düzensiz göç, sığınmacı ve mülteci meselesini Almanya’da belediye başkanları ve bakanlar ile görüştük” dediğinde çıtını çıkarmıyor. Maksat zarar vermek olsun, ne koparırsam kârdır desin…
Eleştiri başka şeydir. Belli ki, eleştiriyi bir gömlek yapsak üstüne yakışanı bulamayız bu ülkede. Ancak… Ortada yalın bir gerçek var; o da Özgür Özel’yle, Ekrem İmamoğlu’suyla, Mansur Yavaş’ıyla ve daha birçok başarılı profiliyle CHP’nin 31 Mart’tan başarıyla çıktığıdır. Bu tablonun altını fare gibi oymak yerine, Genç Parti’nin yaptığı gibi Türkiye’nin demokratikleşmesi ve normalleşmesi adına üstüne ilave edin.
Durduğumuz nokta ve çektiğimiz kırmızı çizgi omurgamızın gereğidir. Eleştirimizi yaparız ama halka ihanet edenlerden olmayız. Haydi, şimdi elinizi yavaşça tetiklerden çekin!