Eve doğru yürürken üstümüzden uçaklar geçmeye başladı. Faruk Çelik’i aradım, ‘Sayın Bakanım n’oluyor?’ dedim. ‘Büyük ihtimalle darbe oluyor’ dedi. Hemen oğlum Osman’ı aradım, evde buluştuk. ‘Baba, ben televizyona çıkacağım’ dedi. ‘Bulurlar seni, telefonla bağlan’ dedim. ‘Yok. Bugün şehit olma günü. Hakkını helal et’ dedi ve gitti. O canlı yayına çıktı ben de telefonla bağlandım.
TWITTER’I AÇTIRDIM
Saat 23.00 sularında Başbakanlık Müsteşarı beni aradı. ‘Melih, Twitter’ı kapattık’ dedi. ‘Olur mu öyle şey? Bizim ihtiyacımız var. Hemen açın’ dedim. 2-3 dakika sonra açıldı. Birçok Tweet attım. Bu şekilde insanları sokağa çağırdım. İlerleyen saatlerde de birkaç kere Cumhurbaşkanımızla da telefonda konuşmamız oldu, ‘Ne olur buraya gelmeyin. Bunlar sizi havada da vurmaya kalkar’ dedim. O da gelmedi.
BENİ ÖLDÜRECEKLERDİ
Ben, darbe ihtimalini televizyonlarda söylüyordum. Çok büyük bir sürpriz oldu diyemem. Bunların rezaleti bekleniyordu. O an ‘Ya öleceğiz ya kalacağız’ diye düşündüm. Bizi yakalarlarsa öldürecekler. Bir albayın üstünden pusula çıktı. Dört kişinin ismi vardı bir tanesi bendim. Bundan sonra ancak bir suikast ihtimali olabilir; Sayın Cumhurbaşkanımıza ya da muhalefet liderine. Muhalefet liderine bir şey yaparsan, Türkiye’de ortalık karışır. Bu bir STK Başkanı’na da olabilir. Dikkat etmek lazım. Suikast dışında başka bir şey yapamazlar.