Türkiye'nin en çok konuştuğu isimlerin başında gelen Hadise, özel hayatı ile ilgili şaşırtan bir itirafta bulundu.
Çocukluğundan belliymiş Hadise’nin sahnelerde olacağı. Henüz 5 yaşındayken minik sandalyesini alır pencerenin önüne koyarmış. Pantolonunu çıkarıp kazağını da iyice çekiştirirmiş ki mini bir elbisesi olsun. Elinde de mikrofon niyetine tuttuğu tarağı, uzun saçlarını savura savura şarkı söylemeye başlar ve camdaki görüntüsünü izlermiş. Tabii bunları kimse görmeden yaparmış. Çünkü çekingen bir çocukmuş Hadise. “Ne olacaksın?” diye soran büyüklerine utandığı için avukat ya da İngilizce öğretmeni olmak istediğini söylermiş. Ama içinden de “Sanatçı olmak istiyorum” diye geçirirmiş. Bütün o star havalarına aldırmayın. Çünkü o sahnede ‘Sanatçı Hadise’, sahneden inince de annesinin kızı…
Bu aralar nasılsınız?
Vallahi keyfim yerinde… Her şey yolunda gidiyor. Albümüm birkaç ay önce çıktı. Ardından deli gibi bir turne temposuna girdim. Sonra ilk klibimiz çıktı derken ikinci klibimizi çektik. Sağlığım yerinde. Etrafımda beni seven, benim de onları sevdiğim; yolculuğumda bana severek eşlik eden insanlarla birlikteyim. Mutsuz olmak için hiçbir nedenim yok yani...
Maşallah diyelim ve çok konuşulan klip parçanız ‘Prenses’i konuşalım. Hayranlarınızın isteği üzerine mi Prenses’e klip çekildi?
Benim aklımda hep “İkinci klip Prenses olmalı” diye bir düşünce vardı. Albüm çıktığında da parçaların tıklanma oranlarına baktık ve Prenses bayağı bir öndeydi. Eğer bir parça çok fazla tıklanmışsa “Bu parçaya klip çekin” mesajı veriyordur. ‘Nerdesin Aşkım’dan sonra 2-3 ay bekledik. İyi ki de bekledik. Çünkü doğru zamanda çıktı bence. Çok şeker bir şarkı oldu. Klibi çocuklarla paylaşmak da bizim tercihimizdi. Çünkü
‘prenses’ denince benim aklıma, minik minik kızlar geliyor. Hatta ben de beyaz bir kostüm giyindim.
Çocukları kontrol etmek zor olmadı mı?
Kolay olmadı tabii… Çünkü hepsi ayrı bir karakter. Her birinin ağzından bambaşka sözler çıkıyor. İnanın, ağzınız açık kalıyor. “O ne diyor?” ya da “O ne istiyor?” sorularına cevap arıyorsunuz. Sürekli enerji vermeniz geriyor. Ama her şeye rağmen çok eğlendim. Benim için çok farklı bir klip oldu. İlk defa bir klibimde dans edilmedi. 9 çocuk ve 6 aylık bir bebek eşliğinde; renkli, deli dolu bir klip oldu.
İlk defa bir klibinizde dans etmediniz. Çocuklarla birlikte bir klip çektiniz.
Bundan sonraki klipler nasıl olur?
Kliplerde devamlılığı sevmiyorum. ‘Nerdesin Aşkım’la, ‘Prenses’i yan yana koy, birbirleriyle alakaları yok. Çünkü hayranlarım farklı yanlarımı da görmek istiyorlar. Her zaman dans eden, cool davranan bir kadın olmak istemiyorum. Bu şarkı böyle bir klip istedi. O şarkının getirdiği hissiyata bağlı. Bu da bence çok eğlenceli…
HADİ GEL SAVAŞALIM!
Albümü dinlediğimde en çok ilgimi çeken; her şarkının kendine ait farklı cümlelerinin olmasıydı. Belli ki sözlerle aranız iyi. Yoksa hepsinin aynı albüme denk gelmesi mümkün olmazdı sanırım…
‘Prenses’ sipariş üzerine yapılmış bir şarkı. Sözler Gökhan Şahin’e, müzik de Emrah Karaduman’a ait. “Kadını güçlü gösteren; hiçbir şekilde sevgilisinin ya da kocasının yanında ezik durmayan bir şarkı yapın” dedik. Kadının gücünü anlatıyor şarkı. Nakaratın sonunda “Özgürlüğüme gölge istemiyorum” diyorum. “Sen rekabet iste! Ben buna bayılırım” diyorum. Gerçekten de bayılırım, hadi gel savaşalım! Yani bu şarkı resmen bana yapıldı.
Kadının gücüne inananlardansınız yani…
Her zaman… Kadınsız dünya döner mi, dönmez. Erkekler ne düşünürlerse düşünsünler. Eğer bir yerde kadın yoksa hiçbir şey yürümüyor. Çocuklara sadece kadınlar bakıyor. Başta annem olmak üzere etrafımda hep güçlü kadınlar vardı. Annemin, babamdan ayrıldıktan sonra hem zayıf anlarına hem de güçlü anlarına tanık oldum. Kendi çabasıyla büyüttü bizi. Elinden geldiği kadar iyi eğitim aldırdı, mutlu etmeye çalıştı hep. Kolay bir şey değil tek başına bunları göğüslemek. Ablam da ben de kadının gücünü annemden öğrendik.
Kadının içinde var olan erkeğin bastırmaya çalıştığı bu güce dair ne öğrendiniz?
Bir erkek dâhil hiç kimseden bir şey beklememeyi öğrendim. Kendi ayaklarım üstünde durmayı öğrendim. Mesela bir araba mı beğendin, onu sen alacaksın. Başka kültürle büyütülen çocuklar da var elbette. Ama annem bize böyle öğretti. Buradan kaynaklanabilir kadının gücüyle ilgili söylediklerim.
ERKEK GÜÇLÜ OLMAYI SEVER
Evinizde annenizin sözü mü geçerdi peki?
Hem annemin hem de babamın. Çok da hatırlamıyorum aslında. Çünkü ayrıldıklarında 11 yaşındaydım.
Çocukluğunuza kıyasla günümüz kadınlarının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Artık kadınlar daha özgür. ‘Ben ne istersem yaparım’ın farkındalar. Mutsuz giden evliliklerini devam ettirmek zorunda kalmıyorlar. Ayrılık sonrası hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebiliyorlar. Eskiden böyle değildi. Ayrılıktan söz edilmezdi. Hatırlıyorum, annemle-babam ayrıldıklarında olay olmuştu. Bütün akrabalar gelmişti; ayrılmamaları için. Bence eskiye kıyasla en büyük fark bu. Özgürlük, insanı çok güçlü kılan bir duygu...
Kadının kendi ayakları üstünde durması erkekleri rahatsız ediyor mu sizce?
Ediyor tabii ki canım. Çünkü erkek güçlü olmayı sever. Erkeklerde kontrol etme duygusu bize kıyasla daha fazla. Kadın daha zeki olduğu için erkeği kontrol ettiğini belli etmiyor.
BABAMA DELİ GİBİ SARILIRDIM
Prenses şarkınızın sözlerinde şöyle bir cümle geçiyor; ‘Prensesler gibiydim ben baba evinde.’ Size baba evinde nasıl davranılırdı?
Babam, ablam ve bana prensesler gibi bakardı. Hatta bir kere Halloween Party’si vardı (Cadılar Bayramı). Bize prenses kostümü almıştı. Benimki pembe, Hülya’nınki sarıydı. Her kızın böyle bir anısı vardır mutlaka. Babalarıyla böyle bir şey yaşamışlardır.
Babanızla ilgili çocukluğunuza dair başka ne hatırlıyorsunuz?
Mesela babam işten geldiğinde ona deli gibi sarılırdım. Çok iyi hatırlıyorum, o da benim ayaklarımı okşardı. Babamın yanında prensesmişim gibi hissederdim.
Peki, anne her döneminizin kahramanı mıydı?
Evet, her zaman kahramanımdı. Sahnede ‘Sanatçı Hadise’yim, inince de annemin kızıyım. Annemle-babam ayrıldıktan sonra ablam Hülya ile birlikte kardeşim ve bana sahip çıkan kişi oydu.
O zaman Hülya’nın da hayatınızda önemli bir yeri var öyle değil mi?
Evet. Okurken Hülya ile hafta sonları bir mağazada çalışıyorduk, harçlığımızı çıkarabilmek için. Hatırlıyorum, çalıştığımız mağazada beğendiğim bir deri ceket vardı. 150 eurom eksik olduğu için alamıyordum. Hülya’ya “Çok beğeniyorum ama 150 eurom eksik” demiştim. O da kendi harçlığından 150 euroyu bana vermişti ve ceketi alabilmiştim. Hiç unutmuyorum o anı. En mutlu, en güzel anlarımdan bir tanesidir. Ne zaman bir deri ceket alsam aklıma hep o an gelir. O yüzden hiçbirderi ceketimi atmam mesela. Çünkü zorlukla aldığımız bir ceketti. Bu yüzden deri ceket bana çok anlamlı gelir.
Hayatta sizi en çok ne mutlu ediyor?
Her dönem değişiyor. Bu da kişinin o anki duygusuyla alakalı bir şey bence. Bazen sadece çalışmak mutlu ederken bazen de mutsuz edebiliyor. “Bugün annemin yanında olmak istiyorum” dediğim zamanlar çok oluyor. Ve o zamanlarda da onun yanına kaçıyorum. Bu soruya tek bir cevap veremem. Zaman zaman değişkenlik gösteriyor çünkü.
HERKES KENDİ YERİNİ VE ROLÜNÜ BİLMELİ
Albümünüzün adı ‘Tavsiye.’ Hem erkeklere hem de kadınlara bir tavsiye verin desem…
Kadınlara da erkeklere de tavsiyem; kadın kadınlığını, erkek de erkekliğini bilmeli… Mesela bir kadın ilişkide erkek rolünü, bir erkek de kadının rolünü üstlenmemeli. Bence bu çok önemli... Belki de bu yüzden ilişkiler çok çabuk tüketiliyor. Çünkü çalışan, ailesine sahip çıkan birçok kadın var. Bir de bunun üstüne ilişki yaşarken yanındaki erkeğe de sahip çıkınca bayağı bayağı erkek olmuş oluyor. Herkes kendi yerini ve rolünü bilmeli...
LİSEDE ÂŞIK OLDUĞUM BİRİ VARDI
Okul yıllarınızda popüler bir kız mıydınız?
Sıradan bir öğrenciydim. Süslenip püslenip okula giden bir öğrenci olmadım. Bazen topuklu ayakkabı giyinirdim bazen de spor… Yurtta kalıyordum. Ablamla beraber ilk sene okula trenle gidip geldik. Yolculuklarımız çok güzel eğlenceli geçerdi. Başımıza komik komik şeyler gelirdi. Bazen karamsar geçen günlerimiz de olurdu. Kış günü, sabahın köründe trenle başka bir şehre gitmek pek de eğlenceli değil. Bazen yurttan okula, bisikletle giderdim. Okulu çok seven bir öğrenciydim. Hiç ders kaçırmayı istemezdim.
Normal bir öğrenciydim
Kızlar sizi kıskanır mıydı?
O dönemlerde yavaş yavaş müzik kariyerime başlamıştım, mücadele ediyordum. Müzikle çok ilgilendiğim için okulda öyle bir şey olduysa da farkına varmadım. Zaten müziği de çok konuşmazdım. Okulda okulu konuşurdum. Herkes gibiydim. Normal bir öğrenciydim işte… Sorularını soran, anlamayınca da parmağını kaldıran biriydim.
Beğendiğiniz biri var mıydı?
Lisede âşık olduğum biri vardı. Hissettiklerimiz karşılıklıydı ama ne o bana ne de ben ona açıldık. Çok masum bir şeydi. Bazı derslerde yan yana otururduk. O yüzden o dersler hep özeldi. Çok iyi
hatırlıyorum, müthiş bir duyguydu.
“Keşke söyleseydim” dediğiniz oldu mu?
Hayır, hiç öyle bir anım olmadı. Şu an onun neler yaptığını biliyorum mesela. Bambaşka insanlar olduk. O dönemlerde herkes bir şekilde aşk duygularına kapılabiliyor.