Topkapı Sarayı’nda devam eden Harem restorasyonları sırasında uzmanlar Kızlar Ağası bölümündeki yer döşemelerinin altında gümüş-altın sikkeler, küpe, yüzük gibi takı parçalarının yanı sıra tılsımlar, muskalar ve mektuplara ulaştı.
OSMANLI İmparatorluğu’na ev sahipliği yapan ve padişahların aileleri ile birlikte yaşadıkları Harem Dairesi, Topkapı Sarayı’nın en gizemli bölümü olarak biliniyor. Hürrem, Kösem, Nurbanu, Gülfem Hatun gibi tarihte önemli yer edinen sultanlar hep bu haremde yetişti. Cariyeler, şehzadeler, eşlerin eğitildiği ve hayatlarını devam ettirdiği harem yerli ve yabancı ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor.
400 odası bulunan haremde bin 200’e yakın kişinin yaşadığı oluyordu. Harem’de 2010’dan beri restorasyon sürüyor. Yaklaşık 100 milyon liraya mal olması düşünülen restorasyonlarda 1940’lı yıllarda yapılan betonarme müdahaleler tek tek temizleniyor.
KAPI ÜSTÜNDE BÜYÜ
Harem restorasyonları sırasında zemindeki ahşap döşemeler kaldırıldığında ve eskimiş dolapların onarımı sırasında yüzyıllara meydan okuyan ilginç buluntularla karşılaşıldı. Uzmanlar tarafından döşeme altından çıkan toz elenince 2. Mahmud tuğralı altın-gümüş yüzden fazla sikke bulundu. Ayrıca süs takısı olarak yüzük, küpe, kolye parçaları ile makas, anahtar, iğne, düğme gibi günlük kullanım eşyalarına rastlandı.
Yine dolap arkalarına düşmüş kumaş parçaları, terlik tekleri, işlemeli elbise parçaları çıkarıldı. Buluntular arasında mektuplar, muskalar, tılsımlı yazılar ve vefklere (büyü) rastlanıldı. Üstünde anahtarı bile hâlâ duran ve içinde bir takım Arapça yazıların olduğu muskanın kime hangi amaçla yapıldığı ise bilinmiyor. İçinde kesilmiş tırnak ve bir adet diş ile birlikte pamuğa sarılı halde bulunan bir büyü, kapı üstüne konmuş halde tespit edildi.
CEVHER AĞA’NIN MEKTUBU
Buluntular içinde en ilginç olanları ise iki ayrı yerde bulunan mektup ve mektup zarfı oldu. Karaağalar Dairesi 3’üncü katta üzerinde Osmanlıca “Azimetlü, veliy’ül azim efendim hazretlerine” yazılı bir mektup zarfı bulundu. Hangi tarihte ve hangi sultana yazıldığı bilinmeyen zarf müzenin envanterine kaydedildi. Kızlar Ağası dairesinde üst katta bulunan odadaki dolabın döşeme altından çıkan mühürlü imzalı mektup ise Hicri 3 Cemazeyilev 1288 (21 Temmuz 1871) yılına aitti.
Cevher Ağa’nın mührünü taşıyan mektubun bazı kısımlarının şifreli olduğu belirtildi. Cevher Ağa, Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultanın baş ağasıydı. Abdülaziz padişah olduktan sonra 1876’da da Dârüssaade Ağası oldu. Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden bir gün sonra ağalıktan azledildi Darüssaade Ağası padişaha ve ailesine en yakın kişiydi.
MEKTUBUN İÇERİĞİ ÇÖZÜLEMİYOR
Cevher Ağa’ya gönderilen mektubun içeriğini öğrenmek için iki üniversitenin Arap Dili Edebiyatı bölümünden yardım istedik. Ayrıca bir tercüme bürosu ile bir Arapça bilen rehbere mektubu okutturduk. Bazı kelimelerin çözülemediği, mektubun şifreli olabileceği yönünde görüş bildirildi. Cevher Ağa tarafından Süleyman Ağa’ya (Süleyman Ağa kim bilinmiyor) Mekke’den gönderilen mektup ilk bakışta hal hatır sorulan bir mektup gibi görünüyor. Lakin mektubun bir bölümünde Muhittin Hoca isimli bir şahsın İstanbul’a gelmek istediği, Süleyman Ağa’nın bazı belgelerin çıkarılmasına yardım etmesi, ona rehberlik etmesi dile getiriliyor. Ancak mektup halen gizemini koruyor. Süleyman Ağa, Muhittin Hoca kimdir? Hangi amaçla İstanbul’a geliyor... Cevaplanması gereken pek çok soru tarihçileri bekliyor.