AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, HDP ile PKK arasındaki yasa dışı finansal ilişkilerle ilgili çok önemli bilgiler paylaştı...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "Sadece HDP'lilerin değil, bütün partilere mensup olan milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır" dedi.
Temaslarda bulunmak üzere geldiği Siirt'te, AA muhabirine açıklamada bulunan Aktay, fezlekesi olan milletvekillerinin yargılanmasının önünün açılmış olduğunu söyledi.
HDP milletvekillerinin 7 Haziran seçimlerinin ardından dokunulmazlık konusundaki tutumlarına değinen Aktay, "HDP'li milletvekilleri ve bizzat genel başkanının böyle meydan okuyucu ifadesiyle daha 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili 'biz, kendimiz yarın bir dilekçe vereceğiz ve dokunulmazlığımızın kaldırılmasını talep edeceğiz' şeklindeki meydan okuyucu, külhan bey tavrından şimdi hiçbir eserin kalmamış olduğunu görüyoruz" ifadesini kullandı.
HDP'lilerin gerek Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında gerekse yasanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanmasının ardından yaptıklarını eleştiren Aktay, şöyle konuştu:
"Soluğu her zaman sırtını dayadıkları diğer müttefiklerine koşmakta aldıklarını gördük. Orada Avrupalı parlamenterlere, AB mercilerine Türkiye'yi şikayete koştuklarını hep beraber gördük. Oysa oraya başvurduklarında Türkiye'yi şikayet ettiklerinde, Türkiye'ye iftira atmaktan da geri durmuyorlar. Bizzat bu yasanın içeriği konusunda da yanlış bilgi vermektedirler. Kamuoyunu özellikle Batı kamuoyunu, Avrupa kamuoyunu yanıltmaktadırlar, iftira atmaktadırlar, yalan söylemektedirler. Türkiye'de sadece HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmış olduklarını söylemektedirler ve ilanihaye kaldırılmış olduklarını söylemektedirler. Oysa sadece HDP'lilerin değil bütün milletvekillerinin, bütün partilere mensup olan milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır. İkincisi bu ilanihaye değildir, belli bir suçlar kapsamındadır ve HDP'li veya diğer milletvekillerinin yargılanmasının önü açılmıştır sadece."
"KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞINA HİÇBİR ŞEKİLDE DOKUNULMAMIŞTIR"
Aktay, "Eğer bu yargılanma neticesinde hapse atılmayı da gerektirecek durum varsa elbette ki yargıçlarımız bu konuda elleri rahatlatılmıştır. Bunu da yapabileceklerdir." ifadesini kullandı.
Bazı batılı medyaya yansıtılan görüşlerden sanki kürsü dokunulmazlığının da kaldırıldığı gibi bir yalan söylendiğini aktaran Aktay, "Bize gelen bazı geri beslemelerden de bu izlenimi çok rahatlıkla alıyoruz. Ne yazık ki ülkemize yönelik çok ciddi bir karalama kampanyasını devreye sokmuş bulunuyorlar." şeklinde konuştu.
Kürsü dokunulmazlığına hiçbir şekilde dokunulmadığına işaret eden Aktay, şunları kaydetti: "Kürsüde söylenmiş hiçbir söz fezleke konusu olmamıştır, olmayacaktır da. Bu konuda hiçbir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasında biz başta AK Partililer olarak hiçbir zaman taraftar olmadık, olmayacağız. Biz fezleke tutulmuş olan, suç kapsamında değerlendirilen eylemler tamamen meclis dışı faaliyetler, bilhassa teröre verilen destekler, meclis dışı faaliyetler, meclis dahilindeki veya kürsü faaliyetlerinin hiçbirisi bir soruşturmaya konu edinmemiştir, edilmeyecektir. Bunu net biçimde ifade edelim çünkü çok farklı bir biçimde yansıtmaya çalışıyorlar, adeta bir karalama kampanyası, bir iftira kampanyasına dönüştürmüş bulunuyorlar. Bunları biz de ibretle izliyoruz, Türkiye kamuoyu da bunu ibretle izliyor. Bunların Türkiye milletvekili sıfatının ne kadar geçerli kalabildiğini de tabi ki ölçüp takdir edecek olan Türkiye'nin kamuoyudur."
"HALKTA, ÇOK CİDDİ BİR RAHATSIZLIK SÖZ KONUSUDUR"
Aktay, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesinde halka hizmet götürecekleri yönünde vaat verildiğini belirterek, "Hiçbir hizmet götürmüyor, hiçbir hizmet götürmediği gibi var olan hizmetleri, hükümetin götürdüğü hizmetleri engellemekten başka bir iş yapmamaktadırlar." ifadesini kullandı.
Parlamenter seçimlerde bir partinin daha üst söylemlerinin olabileceğini fakat yerel yönetimlerde asıl vaadin insanlara hizmet götüme üzerine kurulu olduğunu aktaran Aktay, şöyle dedi: "Ancak gördüğümüz gibi yerel yönetimlerde bu bölgede önemli bir başarı elde etmiş olan, birçok insanın oyunu almış olan bir yönetimin bugün bu vaatlerinin, bu oylarının hakkını verdiğini hiç kimse söylemiyor, söyleyemiyor. Bugün halkta çok ciddi bir hoşnutsuzluk, çok ciddi bir rahatsızlık söz konusudur. Van Büyükşehir Belediyesi, Sayın Başbakanımızın ifade ettiği gibi 400 milyona yakın para almıştır merkezi bütçeden ama bu bütçenin karşılığında halkımıza vermiş olduğu bütçe ortada, doğru düzgün bir hizmet yok. Caddeler yürünemeyecek durumda, araçların sağlıklı bir şekilde seyredebileceği cadde ve yol şartları yok. Kaldırımlar her birisi apayrı kazılmış durumda ki bunlar iyi kötü hendek, çukur siyasetinin işlemediği yerlerdir."
"Halkından aldığı oyun karşılığını, evin önünü kazıp, orada da mayın döşemek olarak ödeyen garip bir parti var karşımızda" diyen Aktay, şöyle devam etti: "Belediyeler kanunu gereği aslında en fazla bütçelerinin yüzde 30'unu personele ayırmak durumundadırlar, geriye kalanını da yatırımlara ayırmak durumundadırlar. Bu belediyelerimiz ne yazık ki en fazla yüzde 30'unu vermesi gereken belediyelerimizin her birisinin yüzde 90'ına yakınını personele ayırdığını görüyorsunuz. Personele neden ayırıyorsunuz, personel belediyenin yerel bir istihdam yeri değildir, istihdam kapısı değildir. Belediyeler halka hizmet götürme yerleridir ve bütçeleri merkezi bütçeden paylarını bu amaçla alırlar. Personel tabi ki istihdam edilir ama sırf personel istihdamı gibi birincil amaçları yoktur."
Aktay, bu miktarda bir bütçe ayırmanın sebebinin kendi yandaşlarını istihdam etmek olduğunu belirterek, işe aldıkları kişilerin maaşlarının da düzenli ödenmediği yönünde duyumlar aldıklarını ifade etti.
Yasin Aktay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "O maaşlar doğrudan doğruya imzaları alınarak başka yerlere kanalize ediliyor, başka hizmetlere tabiri caiz yerindeyse götürülüyor, belki de terör faaliyetlerine kanalize ediliyor olduğuna dair çok ciddi bulgular, çok ciddi veriler var elde. Sayın Başbakanımız da ifade ettiği gibi bunun elbette ki takipçisi olacağız, elbette ki bunun hesabını soracağız çünkü onlara verilen her kuruşta bütün Türkiye'nin her vatandaşın hakkı vardır. Dolayısıyla belediyelerin özellikle Güneydoğuda halka verdikleri sözün arkasında durmaları, o sözün yerine getirmeleri eğer kendileri açısından temin edilemiyorsa bunu temin etmek AK Parti hükümeti olarak hükümetin görevidir. Hükümet de halkımızın beklediği hizmeti ya bu hükümetlerin göstermesini sağlamak durumunda veya onlar görmüyorsa başka tedbirler alacak durumdadır."
..