Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın, Türkiye ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile düzenlediği basın toplantısında skandal ifadelere imza atmasının ardındaki gerçekler ortaya çıktı.
Yunanistan'ın planlı bir şekilde provokasyona kalkıştığı gün hakkında Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, köşe yazısında önemli detaylara değindi.
Selvi'nin çok konuşulan köşe yazısı:
Türkiye’nin diyalog çabalarına rağmen Yunanistan’ın provokasyonları bitmiyor. Hatırlarsanız Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, 15 Nisan günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile basın toplantısında kışkırtıcı açıklamalar yapmıştı. Yunanistan’ın eşzamanlı olarak Fransız bayraklı bir araştırma gemisini Akdeniz’de bizim kıta sahanlığımızda olan bir alana soktuğu ortaya çıktı. Türkiye’nin kararlılığı sonucunda Yunanistan’ın araştırma gemisi Deniz Kuvvetleri’mize bağlı unsurların yakın takibi altında kıta sahanlığımızdan çıkarıldı.
Fransız bayraklı Yunan araştırma gemisi kıta sahanlığımızı terk edip Girit’in doğusuna çekilene kadar gemilerimiz tarafından yakından takip edildi. Böylece Yunanistan’ın bir oldu bitti yapmasına izin verilmedi. Yunanistan ve Fransa’nın Ankara büyükelçilerinin Dışişleri Bakanlığı’na çağrılması bekleniyor.
Yunan bakan Dendias densizlik yaptı. Aslında onun adı Dendias yazılır ama densiz diye okunur. Çünkü Yunanistan’ın yaptığı kışkırtmalara rağmen Dendias’a, Ankara’da hak ettiğinden öte ev sahipliği yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. Erdoğan görüşmede Dendias’a, “Aramıza başkalarını sokmayalım, Avrupa Birliği, şu, bu, bunlar girmesin. Biz iki komşu ülke ve tarihi itibarıyla da çok farklı yaklaşımları olan, sıcak ilişkileri olan iki ülkeyiz” dediğini ifade etti.
Ankara üst düzeyde kabul ettiği Yunanistan’a diyalog zeminlerini sonuna kadar açtı. Buna rağmen Dendias krizi tercih etti. Gerçi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hak ettiği yanıtı verdi. Üstelik, basına kapalı toplantıda Yunan heyetinin “Medya önünde tartışma yaratacak ifadeler kullanmayalım” önerisine rağmen. Bu durum akıllara şu soru işaretini getirdi. Bu kriz planlı bir strateji miydi, Türkiye’ye gelmeden önce Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Dendias bunu birlikte planlamışlar mıydı?
Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın gerilimi tırmandırıcı tavrının spontane gelişen bir durum olmadığı ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Dendias’ı Ankara’ya gönderen Yunanistan’ın, aynı gün Fransız bayraklı araştırma gemisini Akdeniz’de bizim kıta sahanlığımıza sokmak için harekete geçtiği ortaya çıktı. Belli ki Atina eşzamanlı bir kriz planlamış. Türkiye’nin kararlılığı üzerine Yunanistan’ın Fransız bayraklı araştırma gemisi geldiği gibi gitti. Girit Adası’nın doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Ama bu durum Atina’nın diyalog değil, kriz yanlısı olduğunu ortaya koydu. Hem de çifte kriz. Hem de eşzamanlı kriz.
Dışişleri Bakanı Dendias’ın Ankara’da resmi temaslarda bulunduğu 15 Nisan Perşembe günü Yunanistan, Fransız bayraklı araştırma gemisinin 17-18 Nisan’da Rodos Adası’nın güneyine, Girit’in ise doğusuna gelecek şekilde hidrolojik çalışmalar yapacağını bildiriyor.
Yunanistan’ın Fransız bayraklı gemiyle araştırma yapacağını ilan ettiği koordinatlar incelenince, bu alanın Türk kıta sahanlığının içinde olduğu tespit ediliyor.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı tarafından Yunanistan’a nota veriliyor. Fransa Büyükelçiliği nezdinde girişimlerde bulunuluyor. Yunanistan’ın oldu bitti çabalarına karşı diplomatik yönden girişim sürdürülürken aynı zamanda Deniz Kuvvetleri’ne bağlı unsurlarımız da araştırma gemisini yakından takip etmek üzere bölgeye sevk ediliyor. Yunanistan’ın Fransız bayraklı araştırma gemisi, deniz unsurlarımız tarafından yakın takibe alınıyor.
Türkiye’nin diplomatik yönden sorunun çözümü için gösterdiği çabaya rağmen 17 Nisan Cumartesi günü ise Yunanistan adına araştırma yapacak olan Fransız bayraklı gemi kıta sahanlığımız içindeki bölgeye giriş yapıyor. Yunanistan’ın araştırma gemisi öğle saatlerinde uyarılıp, kıta sahanlığımızı terk etmesi isteniyor. Ancak Fransız bayraklı gemiden olumlu yanıt alınamıyor. Bunun üzerine Akdeniz’in doğusuna doğru ilerlemeye devam eden araştırma gemisine yönelik ikazların dozu artırılıyor. Daha fazla ilerleyemeyeceğini gören araştırma gemisi araştırma faaliyetlerini durdurduğunu bildirdikten sonra gemilerimizin yakın takibi altında kıta sahanlığımızın dışına çıkıyor. Girit’in doğusuna çekiliyor.
Bu olay yeni bir Yunan-Fransız ortak yapımı bir provokasyondan başka bir şey değil. Amaç Türkiye’yi krizi tırmandıran ülke konumuna sokmak. Ama Türkiye, Miçotakis-Macron’un birlikte hazırladığı tuzağa düşmüyor, hem de kararlılığını göstererek kıta sahanlığımız içine giren araştırma gemisinin çıkmasını sağlıyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Ankara’daki provokatif açıklamalarında dikkati çeken en önemli unsurlardan biri Türkiye ile Avrupa Birliği’ni karşı karşıya getirme çabasıydı. Yunanistan başından beri iki ülke arasındaki sorunları Türk-Yunan sorunu olmaktan çıkarıp, Türkiye-AB gerilimine dönüştürme çabası içinde. Yunanistan’ın Akdeniz’deki bu provokasyonu ise bize krizin planlı olduğunu gösterdi.
1- Dendias’ın neden olduğu kriz Atina’da planlanmış.
2- Dendias Türkiye’ye diyalog için değil, kriz çıkarmak için gelmiş.
3- Yunanistan aynı gün Fransız bayraklı araştırma gemisi ile Akdeniz’de provokasyona girişmiş.
Türkiye, büyük devletlere yakışan bir şekilde diplomatik girişimleriyle ve deniz unsurlarımızın gösterdiği kararlılıkla Yunanistan’ın oldu bitti yapmasına izin vermedi. Fransız bayraklı araştırma gemisi kıta sahanlığımızı terk etmek zorunda kaldı.
Türkiye, bu tavrıyla başından beri diyalog, iyi komşuluk ilişkileri ve uluslararası hukuktan yana olduğunu gösterdi. Ama Yunanistan her defasında, “oldu bitti”lerle kriz çıkarma peşinde oldu.
Ama bir kez daha Türkiye kararlı tavrıyla Yunanistan’ın oldu bitti yapmasına izin vermeyeceğini gösterdi.
Yunanistan’ın Dendias’la Ankara’da, araştırma gemisi ile Akdeniz’de eşzamanlı olarak kriz çıkarma çabasının bir nedeni 27-29 Nisan tarihlerinde Cenevre’de yapılacak olan Kıbrıs gündemli toplantı olabilir mi? Doğrusu insanın aklına gelmiyor değil çünkü Birleşmiş Milletler, 27-29 Nisan tarihleri arasında Cenevre’de Kıbrıs Rum ve Türk tarafları ile garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’yi bir araya getirecek.