Rahim ağzı kanseri taraması ve aşısının uygulandığı ülkelerde son 30 yılda rahim ağzı kanseri görülme sıklığı yüzde 50, ölüm oranlarının ise yüzde 75 azaldığı görülüyor. Tarama ve aşılama programlarına sahip olmayan ülkelerde ise rahim ağzı kanser
Yüksek riskli HPV’nin kalıcı enfeksiyonu rahim ağzı kanserine sebep oluyor. Rahim ağzı kanserinden
korunmak HPV’ye yakalanmadan önlem almak hayati önem taşıyor. 9 yaşından itibaren
uygulanabilen HPV aşısı, rahim ağzı kanserine karşı koruyor.
RAHİM AĞZI KANSERİNİN EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ HPV ENFEKSİYONU
Rahim ağzı kanserinde başlıca sorumlunun HPV olduğunu belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi ve
Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Turgut Var, “200
civarında saptanan HPV tiplerinden yaklaşık 40 tanesi kanserojen etkili oluyor.
16,18,31,33,42,45,52,58 yüksek riskli HPV tipleridir. Tip 16 ve 18, tüm rahim ağzı kanserlerinin yüzde
80’inden sorumlu oluyor. HPV seksüel yol ile geçiyor ve kondom kullanımı önleyici olmuyor. Rahim
ağzı kanseri ve öncül formları seksüel yaşamı olmayanlarda yok denecek kadar az. HPV riski, cinsel
partner sayısı ile artıyor. Ayrıca, sigara kullanımında kanserojen etki 2-4 misli artıyor. HPV
enfeksiyonu, çoklu cinsel partner, erken yaşta cinsel aktivite, sigara kullanımı, erken yaşta doğum ve
çoklu doğum sayısı, cinsel yolla geçen hastalıkların tekrarları, kötü hijyen ve bağışıklık sisteminin
baskılanması gibi faktörler rahim ağzı kanseri riskini artırmaktaktadır.” diye konuştu.
RAHİM AĞZI KANSERİ TARAMASI PAP SMEAR VE HPV TESTİ İLE YAPILIYOR
Rahim ağzı kanserinin; transformasyon zonunun (rahim ağzı hücrelerinin kanser olma olasılığı daha
yüksek olan alanı) yüksek riskli HPV enfeksiyonu, HPV enfeksiyonunun devamlılığı, epitel hücrelerinde
viral enfeksiyon devamlılığı ile prekanserojen (kanserleşme riski olan lezyon) gelişim, bazal membran
tutulumu ve kanser gelişimi olmak üzere dört aşamada ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Turgut Var,
“Rahim ağzı kanser taraması Pap smear olarak adlandırdığımız rahim ağzı sürüntüsü ve yüksek riskli
HPV tespiti ile yapılıyor. CIN, rahim ağzının prekanseröz bir durumu olarak biliniyor. CIN I, CIN II – III
Düşük ve yüksek dereceli olabiliyor. Tarama testlerindeki anormalliklerin takibi kolposkopi ve
gerektiğinde rahim ağzı biyopsisi ile yapılıyor. Amaç CIN’ın kansere dönüşebilecek sürecini önlemek,
diğer yandan da spontane gerileyebilecek lezyonların agresif tedavileri ile oluşabilecek etkilerini
engellemek.” dedi.
HPV AŞISI 9 YAŞINDAN İTİBAREN YAPILABİLİYOR
Prof. Dr. Turgut Var, HPV aşısı ile ilgili “Rutin HPV aşılama 9 yaşından itibaren yapılabiliyor. 15 yaşına
kadar iki doz aşılama yeterli oluyor. 15-26 yaş aralığında, daha önce aşılanmamış veya aşılarını
tamamlamamış kişilerde üçüncü doz gerekiyor. Yaklaşıma bireysel zeminde karar veriliyor. Daha
öncesinde cinsel aktivitesi olmayanlarda veya yeni seksüel partner beraberliğinde aşılama tavsiye
ediliyor. Aşılamada kesin bir yaş sınırı olmasa da yaş ilerledikçe koruma oranları düşüyor. Aşılama
serisinin tercihen aynı formasyonla tamamlanması gerekiyor. Ancak ilk kullanılan formasyon
bilinmiyorsa veya artık mevcut değilse diğer formasyon ile seriyi tamamlamak mümkün olabiliyor.
Aşılama takvimi yaşa bağlı planlanıyor.Genital siğiller, HPV pozitifliği , abnormal rahim ağzı sürüntüsü
mevcudiyeti aşılamayı engellemiyor. Aşıların koruyucu etkileri olup, tedavi edici etkileri bulunmuyor.”
ifadelerinde bulundu.
TEDAVİ YÖNTEMİ TÜMÖRÜN DURUMUNA GÖRE BELİRLENİYOR
Rahim ağzı kanserinin dört evresi olduğunu ve klinik evrelemenin önem taşıdığını aktaran Prof. Dr.
Turgut Var, sözlerine şöyle devam etti: “Erken evredeki hastalarda konizasyon (teşhis veya tedavi
amaçlı rahim ağzından anormal doku örneğini çıkarmak için yapılan operasyon), histerektomi
(ameliyat ile rahmin vücuttan tamamen çıkarılması), radikal histerektomi (rahmin tamamen
çıkarılmasına ek olarak bu bölgeye yakın vajen dokusunun, destek dokuların ve bazen fallopi tüpü,
yumurtalıklar ve o bölgedeki lenf düğümlerinin de çıkarılması), radyoterapi veya kemoterapi
uygulanıyor. Tedavi yöntemi tümörün durumuna göre belirleniyor.”