Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, S-400 ve Türkiye-ABD ilişkilerine ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Kalın "Sorunları çözecek siyasi sermaye var" derken S-400'ler için bir Girit formülünün söz konusu olmadığını aktardı. Kalın, "Türkiye'nin, A
Sabah'tan Hasan Ay'a konuşan Kalın'ın açıklamalarının ilgili kısmı şöyle:
(ABD İLE İLİŞKİLER) İHTİLAF ETTİĞİMİZ KONULAR VAR
..."Tabi ihtilaf ettiğimiz birtakım konular var. F-35, CAATSA yaptırımları, S-400 bir sorun paketi olarak duruyor. FETÖ'nün Amerika'daki mevcudiyeti ve hala bunlara karşı Türkiye'yi tatmin edici bir eylemde bulunulmaması, ayrıca PYD-YPG'ye verilen destek gibi konular temel sorun alanlarımızı oluşturuyor. Bunlar Obama döneminde vardı, Trump döneminde devam etti, Biden dönemi de bunları devraldı. Bu konularda nasıl bir yol izleyeceklerini, bu stratejik ittifakı güçlendirmek maksadıyla bu yönde Türkiye'yi de rahatlatacak adımları nasıl atacaklarını ya da atıp atmayacaklarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
MÜZAKEREYLE ÇÖZEBİLİRİZ
Bu manada hem benim mevkidaşım Sullivan ile hem de Sayın Dışişleri Bakanımızın mevkidaşı Blinken ile yaptığı görüşmeler verimli geçti. İhtilaf ettiğimiz konuları da konuşarak, görüşerek müzakere ederek diplomasi yoluyla çözme konusunda bir irade ortaya konduğunu söyleyebilirim. Terörle mücadele, siber güvenlik, iklim değişikliği gibi bizim de Biden yönetiminin de önemsediği konular var. Bu konularda da ortak hareket edebileceğimizi düşünüyoruz. İhtilaf ettiğimiz konuları da masaya koyuyoruz. Bunlardan da kaçmıyoruz. Bunları da müzakere yoluyla çözebileceğimize inanıyoruz.
Bir diğer önemli nokta da Çin'in dünya ekonomisinde giderek artan önemi ve buna karşı nasıl bir ilişki biçimi geliştirileceği Biden yönetiminin gündeminde duruyor.
S-400 İÇİN GİRİT FORMÜLÜ YOK
(S-400 meselesiyle ilgili Girit formülü) Öyle bir formül gündemimizde yok. Farklı yorumlar yapılsa da aslında Sayın Bakanımız (Akar) böyle bir şey kastetmedi. Bu konu biraz çarpıtıldı. Biz S-400 meselesinde kararımızı bir günde vermedik. Bu bir sürecin sonucunda ortaya çıkmış bir karardır. Sayın Cumhurbaşkanımız, savunma sanayii ile ilgili toplantılarda bu konuyu derinlemesine ele aldı. Uzun yıllar boyunca Patriot savunma sisteminin Türkiye'ye alınması için çok ciddi bir çaba sarf etti. Maalesef Amerikan tarafı bizi tatmin edici, bizim kabul edebileceğimiz bir teklifle gelmedi. Bunun neticesinde Türkiye alternatifsiz olmadığını da göstererek S400'leri aldı. Bu karardan geri adım atmak söz konusu değil.
BİR TEKLİF YAPTIK
Biz S-400'lerin NATO savunma sistemi açısından yahut F-35'ler açısından bir tehdit teşkil etmediğini ve orada Amerikan tarafının dile getirdiği güvenlik kaygılarını giderecek bir mekanizmanın kurulabileceğine inanıyoruz. Bir teklif yaptık, bu teklifimiz yineliyoruz. Orada bir mesafe alabileceğimize de inanıyoruz. Bu mümkün.
(Teklif Patriot alımıyla alakalı mı?) Hem Patriot alımı hem de S-400'lerin teknik olarak F35 ve NATO savunma sistemlerine tehdit riski oluşturmadığının incelenmesini içeren bir teklif.
YAPICI ÇÖZÜM FORMÜLLERİ İLE GELİN
Amerikan tarafının, 'Hayır, biz bu konuda kesin kararlıyız. Hiçbir şekilde bunun çözüm olacağını düşünmüyoruz' şeklindeki peşin yaklaşımını da yapıcı ve doğru bulmuyoruz. Oturalım, konuşalım, bakalım. Gerçekten çözüm üretme imkânımız var mı yok mu, buna bakalım. Biz bu konuda tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Yapıcı olmayan bir yaklaşımla gelmek yerine, bu konuyu makul bir zeminde konuşalım. Türkiye son tahlilde egemen bir ülke olarak bir karar verdi bu konuda. Biz tabi NATO ittifakının da bir parçası olarak burada ortaya çıkabilecek güvenlik risklerini minimize etmek için zaten birlikte çalışalım diyoruz. Baştan 'ceffelkalem' bunu hayır reddediyoruz, hiçbir şekilde bunu kabullenmiyoruz demek de doğru bir yaklaşım olmaz.
CUMHURBAŞKANIMIZIN MEVKİDAŞIYLA PAYLAŞACAĞI KONULAR VAR
(Erdoğan-Biden görüşmesiyle ilgili) Şu an kesin belirlenmiş bir tarih yok. Ama önümüzdeki günlerde bu görüşme eninde sonunda gerçekleşecektir.
(Biden yönetiminin Türkiye'ye tavrının soğuk olduğu yorumları) Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini dikkate aldığınız zaman tabi ki Amerika gibi bir ülkenin Türkiye gibi bir ülkeyi göz ardı etmesi, yok sayması söz konusu bile olamaz. Bu görüşmede bu konular stratejik bir perspektifle ele alınacaktır. Cumhurbaşkanımız ilişkilerin stratejik çerçevede ele alınmasından yana. Mevkidaşına söyleyeceği ve onunla paylaşacağı önemli konular var. Tabi ki onu da dinleyecek ve ortak nasıl yol alabiliriz, ortak sınamalara ve meydan okumalara karşı nasıl hareket edebiliriz, bu konular üzerinde konuşacaklar. Ben olumsuz yorumlara çok katılmıyorum. Bunlar şu aşamada çok spekülatif yorumlar. Türkiye ile ABD arasında bir görüşme trafiği zaten başladı ve devam ediyor. Amerikan yönetiminin Biden'ın göreve geldiği tarihten bugüne birçok iç meseleyle uğraştığını göz ardı etmeyelim. Kovid meselesi hala devam ediyor, ABD'de 500 binden fazla insan öldü. Ekonomik sorunlar, sağlık sorunları var. Kongre basıldı. Biraz oradaki iç meselelerin yoğunluğunu da görmek lazım.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİNİN BOZULMASI İÇİN UĞRAŞANLAR VAR
(Biden döneminde ihtilaflı konuların çözümü konusunda olumlu bir gündem olacak mı?) İkili ilişkilerimizin mahiyeti, küresel ve bölgesel sınamalar, Biden yönetiminin açıkladığı genel dış politika perspektifi ve bizim diplomasi ve müzakereye her zaman öncelik veren yaklaşımımız ikili ilişkilerin düzelmesi için bir fırsat niteliğinde. Bu 4 unsuru alt alta koyduğumuzda, sorunları müzakere yoluyla çözmemizin önünde bir engel olmadığını düşünüyorum. Bunları çözmek yerine kavga etmemizi, gerilim olmasını isteyen çevreler olabilir. Birtakım yorumcular, analistler, çıkar çevreleri, lobiler bu ilişkilerin bozulması için çaba sarf ediyor da olabilir. Bunlar Washington'da olabilir, başka yerlerde de olabilir. Bu gerçeği görüyoruz. Ben Türkiye ve Amerika ikili ilişkilerinin önemi açısından bu sorunları çözebilecek yeteri kadar siyasi sermayemizin olduğunu düşünüyorum.
POZİTİF ZEMİN GELİŞTİRMEK HEM MÜMKÜN HEM GEREKLİ
"Yönetime gelen ekibin birçoğu Türkiye'yi tanıyor. Sayın Biden, Sayın Cumhurbaşkanımızı tanıyor, ülkemize 4 defa geldi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'ye geldi. Bütün bunları dikkate aldığınız zaman ilişkilerin daha pozitif bir zeminde ilerlemesi için elimizde yeteri kadar neden var. Bu konuda iyi bir siyasi irade ve niyet ortaya konursa bunları çözebileceğimize ve başta Transatlantik İttifakını ve NATO İttifakını güçlendirecek bir ilişki modalitesi geliştirmenin mümkün olduğuna, hatta gerekli olduğuna inanıyorum.
BÖYLE BİR PAZARLIK SÖZKONUSU DEĞİL
(Türkiye'nin, ABD'nin Suriye'de YPG ile ilişkisini kesmesi halinde S-400 tavrını değiştirme sinyali verdiği iddiaları) Böyle bir pazarlık söz konusu değil. Bizim böyle bir pazarlık gibi bir hesabımız, böyle bir pazarlığımız yok...