İçişleri Bakanı Efkan Ala, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı 'küçük kurnazlıklarla şiddeti desteklemek'le suçladı.
İçişleri Bakanı Efkan Ala gazetecilere açıklamalar yaptı. Satırbaşları şöyle:
Hal böyleyken Halkın Demokratik Partisi ve arkasından sonra bir çağrı gerçekleştirdiler. Ve bu çağrıda siyasi mantıktan yoksun bir çağrıydı bu. Ve Türk vatandaşlarını sokağa davet ettiler. Bir haftadır 77 milyonun zararına olan hatta yardım etmeye çalıştıklarını söyleyen Suriyede'ki Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin zararına olan herkesin zararına olan ülkemizde ve bölgemizde bir hafta geçirdik. Buradan soruyorum. Bundan kârlı çıkan kim?
Hem de yıllardır Türkiye ’nin uğraştığı terör sorununu çözüm noktasına getirmek üzereyken ve millet de bütün 77 milyonda umutlar belli bir noktaya gelmişken bu yapılıyor. Dikkatinizi çekiyorum, ne zaman Türkiye kendi sorunlarını ciddi biçimde ele alıp çözüm noktasına getirmişse, derhal bu tür vakalarla karşılaşmıştır. Arkasından olaylardan sonra yapılan açıklamalara baktığımızda ise, metinler cümleler arasına gizlemiş küçük kurnazlıklarla yine şiddet eylemleri aslında tamamen bitirilmesi çağrısı yapılması gerekirken, o kurnazlıklarla desteklenir bir dil kullanılmıştır.
Bunu hem HDP eş başkanı yapmıştır, hem maalesef ana muhalefet partisi genel başkanı yapmıştır. Tamamen şiddetin sokağın çözüm olmadığını ve derhal durdurulması gerektiğini söylemesi gereken siyasi aktörler gerekçelere sığınmışlardır. Hangi gerekçe şiddeti meşru kılabilir, polisin askerin jandarmanın yaralanmasını şehit olmasını haklı kılabilir yada bir vatandaşın ölmesini haklı kılabilir?
Türkiye’de soruyorum siyasetin söyleyemeyeceği herhangi bir söz var mıdır? Herhangi bir konu var mıdır?
Ana muhalefet partisi genel başkanı maalesef, milletin canına malına kast edenlerle ambulansları okulları yakanlarla bu şiddeti kullananlarla bu şiddete karşı devletin verdiği görevi yapan kanunların verdiği yetkiyi kullanan güvenlik güçlerinin hareketini yaptıkları görevi aynı kategoride değerlendirmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Son günlerde meydana gelen olaylarda 35 il bu olaylardan etkilenmiştir, olaylar meydana gelmiştir. Bu eylemlerde maalesef 31 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu 31 kişiden bizim elimizdeki verilere göre çok büyük çoğunluğu karşılıklı grupların şiddet eylemlerine hayatını kaybetmiştir. İki emniyet görevlimiz şehit olmuştur. Olaylarda 221 sivil, 139 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Bunlardan 25’i polis 5’i jandarma eridir. Kendilerine acil şifalar temenni ediyorum. Toplam 351 kişi yaralanmıştır.
Dün akşam Bingöl’de meydana gelen hadisede, güvenlik birimlerimize emniyet müdürümüze saldırı olmuş ve bu saldırıyı gerçekleştiren 5 terörist ölü olarak ele geçirilmiştir. Diyarbakır’da bir saldırı gerçekleştirilmiştir, oradaki teröristler yaralı olarak ele geçirilmiştir. Bingöl’de yaralanan koruma memuru şu anda evine, ayağından yaralanmıştı durumu iyi evine gönderildi. Emniyet müdürümüzün de sabah uğradık durumu iyiye gidiyor.
Yine bu olaylarda 212 okul binası, 67 emniyet binası 25 kaymakamlık binası 29 parti binası çocuk yuvaları Kızılay kan merkezleri belediye binalarının aralarında olduğu 780 bina, toplam olarak da 1113 bina yakılmış veya tahrip edilmiştir. Şiddet eylemlerine özel araçlar belediye araçları ambulanslar yakılmış ve toplamda 1177 araç kullanılamaz hale getirilmiştir.
Talimatımızla sayın başbakanımızın da talimatıyla valiliklerde zarar tespit komisyonları oluşturulmuştur. Bugün sabah sayın başbakanımızın da belirttiği gibi başbakanlıktaki fondan bu zarar ziyanlar karşılanacaktır. İşte Türkiye’yi nasıl takip ettiği muhalefetin buradan görülüyor. Elimizdeki imkan için bile yasa gerekir diyorlar.
Bu olaylar sırasında 6-10 Ekim tarihleri arasında şiddet eylemlerine katılan bu vandalizmi memleketimize yaşanan kişilerden 1024 şahıs gözaltına alınmıştır. 58’i tutuklanmıştır. Ayrıca bu olaylara katılan, ortalığı yakıp yıkanların tespit çalışmaları da son hızıyla yürütülmektedir. Güvenlik birimlerimiz de bütün kararlılık ve hassasiyetle görevlerini yerine getirmektedirler.
Altını tekrar çiziyorum. Şiddet eylemlerinin içinde bulunmayı bile mümkün görebilen bir zihniyet maalesef güvenlik güçlerimizle bu vandalizmi engellemeye çalışan, şiddeti engellemeye çalışan, güvenlik birimlerimizle bu şiddeti ortaya koyanları bir tutan açıklamalar yapmışlardır, bunu şiddetle kınıyorum.
Biz İçişleri Bakanlığı olarak elbette kendi üzerimize düşeni en güzel en az maliyetle en az zarar verir biçimde milletimizi en çok memnun edecek hassasiyetle yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama Türkiye’de zaman zaman bölgesindeki bu kargaşanın da ortaya koyduğu ve bize bir ülkeden fazla, bir ülke nüfusundan fazla misafirin kabul edildiği dönemde, böyle sokak hareketlerinin, ülkenin demokrasisin daha çok gelişmesi, bölgesinde ve dünyada daha etkili bir Türkiye oluşması yönünde çalışırken, bizi kendi iç sorunlarımızla, şiddetle uğraştırmaya çalışan çeşitli gruplar, güçler olabilir vardır da.
Biz de bunlarla mücadele ediyoruz ve bunların başarılı olmaması için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bugüne kadar olan bitenden artık bugüne kadar olan biteni çeşitli gerekçelere sığınarak meşru göstermeye çalışan siyasi aktörler olmak üzere, çeşitli kurnazlıklar ortaya koyup hükümetin dış politikasını veya içerdeki iş yapma tarzını bu şiddetin gerekçesi olarak gösterme kurnazlıklarından vazgeçerek, el birliğiyle STK’lar partiler vatandaşlarımız kamu kuruluşlarımız bir bütün olarak bu olaylara derhal son vermek için herkes elinden geleni yapmalı ve milletimize gereksiz lüzumsuz acılar yaşatmamalıdır. Bunun hiç kimseye hiçbir siyasi akla da faydası yoktur.
Benim şu saatten itibaren bütün ailelere vatandaşlarımıza ve bu işte inisiyatif alabilecek STK’lara siyasi partilere çağrım şiddet dilinden sokak hareketlerinden medet umma anlayışından derhal vazgeçilsin. Hiç kimse sokağa çıkmasın, şiddet yapmak üzere sokağa çıkmasın. Bizde güvenlik birimlerimizle, milletin huzurunu temin etmek için daha kaliteli hizmet için çalışalım ve vatandaşlarımızın güvenliği için elimizden geleni yapalım, yapacağız.
Şunu belirtmek istiyorum ki bu konularda Türkiye çok tecrübelidir. Biz en az zararla meseleyi yönetmeyi biliyoruz. Nasıl tedbir alınır ve bu tedbirler sonucunda, yine de zarar gören vatandaşlarımızın zararları nasıl karşılanır, bunlar konusunda tecrübeliyiz. Vatandaşlarımıza çağrım emniyet içerisinde hissetsinler, rahat olsunlar. Bazı bölgelerde sıkıntı çeken vatandaşlar olduğunu biliyoruz. Bu şiddeti vandalizmi nefretle kınadıklarını biliyoruz. Ama bize güvensinler. Bütün geleceklerini kurgulayacakları bir Türkiye inşa etmeye çalışıyoruz. Bu inşa etme sürecinde bazı beklenmedik olaylarla karşılaşabiliriz. Ama onlar bizi yıldıramaz. Biz eksikleri giderir yolumuza Türkiye olarak devam ederiz.
Çeşitli zamanlarda, hele hele şimdilerde bu bölgede gerçekten güçlenen tek siyasi istikrara sahip Türkiye’yi örselemeye çalışan bir takım işbirlikleri olabilir. Bunları aşacak güçtedir Türkiye.
Çok marjinal bir kesim hem bulundukları ile kimliğe bölgeye her şeye zarar veriyorlar. Bu zarardan da derhal vazgeçmeliler.