24 Haziran sonra-sında bir kez daha gördük ki CHP aynı CHP... Hem aldığı oy oranı hem de bunun nedenlerini sorgulamak açısından.
Çünkü Kılıç-daroğlu’nun dediklerine bakılırsa, ortada yine yenilgi falan değil, aksine, AKP’yi yıpratmak adına çok ciddi bir başarı(!) söz konusu. Dahası, İnce’nin aldığı oyların CHP’yi sollaması da olması gereken, hatta beklentinin altında kalan sıradan bir vaka... Dolayısıyla da ülkeden ziyade partiye iktidar olma sevdası ve kararlılığına(!) devam. Yani seçimden önce çok tutulan, sevilen ve ana slogan haline getirilen “tamam” sözcüğünü kendileri açısından dillendirmenin anlamı yok.
/* */
Peki, bu olası mı? Kılıçdaroğlu’nun olayı soğutma çabaları ve delege dengesiyle bir süre için belki olabilir ama parti içinden gelen tepkiler, toplumsal baskı ve olası gelişmeler dikkate alındığında zor. Özellikle de İnce’nin yeniden alanlara ineceğini açıklaması, daha doğrusu “sine-i CHP”demesinden sonra... Zira sık sık yenilenmekten söz eden ancak hep patinaj yapan CHP’de bu kez değişim rüzgârı şiddetinin ve etkisinin oldukça yüksek olacağı açık. Havanın nasıl döndüğüne ilişkin işaretler de fazlasıyla var. Neler yaşanabileceğini dün CHP’nin önde gelen bazı isimleriyle konuştum. Anlattıkları şunlardı:
Kılıçdaroğlu ile İnce arasında inceden inceye sürtüşme, çekişme yaşanacak, bu da partiyi yıpratacak. Kılıçdaroğlu, eğer “Başarısız olduk, oylarımız geri düştü, büyük kongreye gidiyorum” deseydi CHP taş gibi bütünleşirdi. Şimdi bu süre uzayacak. Kılıçdaroğlu zaman içerisinde birtakım radikal söylemler, davranışlarla AKP’yi ve MHP’yi sıkıştırarak yerini sağlamlaştırmaya çalışacak. Çevresindeki Başkanlık Divanı ve Genel İdare Kurulu üyeleri de onu destekleyecek. Çünkü Kılıçdaroğlu giderse onların dörtte üçünün de gideceği kesin.
Bu arada İnce, açıkladığı üzere, Türkiye’yi dolaşacak ve parti teşkilatlarına gidecek. Ki Kılıçdaroğlu da İnce’ye yardımcı olunması için dün teşkilatlara açıktan talimat verdi. Ancak bu genel merkezin rahatsız olmayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü il teşkilatlarından bazıları İnce’ye diyecek ki: “Efendim, size açık hava ya da kapalı salon toplantısı hazırladık, gelin burada da konuşun.” Ya da il, ilçe yöneticilerini, partilileri çağırıp il binasında toplantı yapacak, yerine ve şekline göre. İnce her ilçeye de gidemeyeceğine göre, illerde en azından 2-3 bin kişilik kapalı salon toplantıları olacak. Bu durumda da büyük olasılıkla Ankara’dan birisi teşkilatları arayacak, “Ne yapıyorsun? Seni görevden alırız” diyecek. O da “Alırsanız alın ya da sıkıysa alın” şeklinde karşılık verecek.
Tabii en büyük sıkıntı da önümüzdeki yerel seçim sürecinde yaşanacak. Mevcut üst yönetim belediye başkan adaylarını belirlerken, İnce de çevresiyle birlikte etkili olmak isteyecektir. Çünkü İnce’nin etrafında şu anda mevcut milletvekillerinden 20 kişi varsa o zamana kadar bu 70-80’e çıkacaktır. Ve o milletvekilleri adayın kendisine yakın birisi olması için baskı yapacaktır.
Özetle, seçimden önce meydanlarda İnce’nin sıkça vurguladığı sözler arasında “Bir fizikçi Erdoğan’ın kimyasını bozdu” vardı ama şu an itibarıyla görünen o ki bu tanımlama daha çok Kılıçdaroğlu ve CHP açısından geçerli...