Kendi nüfusunu hızla aşılayan Tel Aviv yönetimi, işgal altında tuttuğu Filistinlilere ise bu hakkı tanımıyor.
Dünyada nüfusa oranla halihazırda en çok aşılama gerçekleştiren ülke konumunda bulunan İsrail, ocak ayı sonuna kadar 2 milyondan fazla kişiyi aşılamayı hedefliyor.
İsrail'de şimdiye kadar nüfusun yüzde 21'i aşılandı ancak işgal altında yaşayan Filistinlilerin koronavirüs aşılarından mahrum bırakılması dünyanın tepkisini çekiyor.
Gazze'de kamu sağlığı uzmanı Muhammed abu Rayya, BBC'ye yaptığı açıklamada, Tel Aviv yönetiminin tutumuna tepki gösterdi.
Rayya, "Eğer beni işgal altında tutuyorsan, senin kontrolündeyim demektir. Bu da İsrail'in sağlık, gıda, su ve iletişim gibi temel ihtiyaçları karşılamasını gerektirir. Cenevre Sözleşmesi'ne göre böyle olduğunu düşünüyorum. Bu pazarlık konusu yapılacak bir şey değil. Aşılama şu an ihtiyaç duyulan konu." ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde, koronavirüs aşısı temini konusunda Pfizer'a baskı yaparak doz başına 45 sterlin ödemeyi kabul eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, aşı sırasını atlamakla suçlandığına dair haberler gündeme gelmişti.
Tel Aviv'e çağrı yapan Dünya Sağlık Örgütü, Filistinli sağlık çalışanlarına da aşıların sağlanmasını istedi. Fakat İsrail yönetimi, kendi halkı için ellerinde "yeterli aşı stoğu olmadığını" ileri sürüyor.
Bu arada İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana'nın İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklulara koronavirüs aşısı yapılmaması yönündeki talimatına tepki gösterdi.
Sağlık Bakanlığı'nın yönetmeliğine aykırı olan talimatın insan hayatını tehlikeye atan yasa dışı bir karar olduğunu ifade eden Gantz, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya 60 yaş üstü tüm tutuklulara koronavirüs aşısı yapılması emrini vermesi için çağrıda bulundu.
Filistin Esirler Cemiyeti'nin verilerine göre, İsrail hapishanelerinde 190 Filistinli tutuklu koronavirüse yakalandı. Filistin resmi kaynakları, İsrail hapishanelerinde hala 380'i idari tutuklu olmak üzere 4 bin 400 Filistinli'nin bulunduğunu söylüyor.