GEÇMİŞTE YAZ MEVSİMİ BAHÇELER, KOYU GÖLGELER, HAFİF AMA LEZZETLİ YEMEKLER ANLAMINA DA GELİYORDU. O BAHÇELER Kİ, MEYVELERİN, SEBZELERİN, ÇİÇEK VE ŞİFALI OTLARIN YETİŞTİRİLDİĞİ, BUNUN YANINDA DOĞANIN YEŞİLLİĞİNİN, GÜZELLİ
Yaz mevsiminin en duyarlı şairi galiba Ahmet Hamdi Tanpınar'dı… Üstat, Yaz şiirine "Ne güzel geçti bütün yaz/Geceler küçük bahçede.../Sen zambaklar kadar beyaz/Ve ürkek bir düşüncede" diyerek başlar.
İstanbul'da her evin, konağın, yalının bir bahçesi olduğu gibi saray, kasır ve sahil saraylarının da geniş bahçeleri vardı. Bu bahçelerde sarayların ihtiyacını karşılamak üzere sebze ve meyve de yetiştiriliyordu. Hadaik-i Hassa denilen bu bahçelerden Bostancıbaşı Ocağı sorumluydu. En büyük yaz bahçesi ise bugünkü Bostancı semtinde bulunuyordu. Maaş almayan ocak mensupları, sarayın mutfağı olan Matbah-ı Âmire'ye gerekli sebze ve meyveyi buralarda yetiştirirler, ürün fazlasını da halka satarak nafakalarını çıkarırlardı.
Bahçelerde havuzlar, sarmaşıklı çardaklar, kameriyeler, fıskiye ve çeşmeler bulunuyordu. Gülistanlar, lalezarlar ve çemenzarlar da bahçelerin en güzel yerleriydi. 1940'lara kadar İstanbul bahçelerinin yerlerini koruduğunu söyleyen Mimar Sedad Hakkı Eldem, Osmanlı başkentinin bahçe mimarisini bize görsel bir şölen gibi tanımlamıştı.
Sıcakların arttığı günlere İstanbullular patlıcan mevsimi derdi. Ahmed Rasim'in Şehir Mektupları’nda patlıcan mevsimi bakın nasıl anlatılıyor: "Patlıcanlar morara morara kadife rengini aldı. Çenesine güvenen, sırtına küfesini takan sokakta, 'kemer patlıcanlarım' diye bağırıyor. Filvaki güzel sebzedir patlıcan, misafir ağırlar. Biraz hazmı zordur ama doyurur, bıktırmaz. Her şeye karışır, türlüye girer, dolma olur, şişe dizilir. Ezim ezim ezilir. İmambayıldı suretinde görünür, fakat tavası dehşetlidir. Ne de kolay yemektir. Biraz çalı çırpı, talaş, yonga, bakkaldan yüz dirhem yağ, sütçüden bir kase yoğurt alındı mı misk! Evde bir meşguliyet peyda olur. Yaz mesireleri için öncelikli tercih nedeni 'esen' yerlerin olmasıydı. Bunların içinde her zaman kuzey rüzgarının hakim olduğu Göksu mesiresi önde gelirdi. Suyu 'ab-ı hayat' olan Göksu'da mısır ve patlıcan yemek önemli bir adetmiş. Kazanlarda mısırlar kaynatılır, bilhassa çocuklara satılırmış. Hafif yemeklerle yaz mevsimi eskiden bir başka güzelmiş…"
GÜVEÇTE KÖZLEME YAZ SEBZELERİ
MALZEMELER:
10 g zeytinyağı
2 orta boy soğan
2 diş sarımsak
2 sarı biber
2 kırmızıbiber
2 kabak
2 patlıcan
2 domates
5 g taze kekik
5 g biberiye
1 tutam tuz
1 karabiber
HAZIRLANIŞI
Soğan ve sarımsaklar soyulduktan sonra ince kıyılıp bir tencerenin içinde ve ağır ateşte yaklaşık 20 dakika pişirilir. Daha sonra da bir güveç tabanına yayılır. Bütün sebzeler dilimlenip karıştırıldıktan sonra güveç tabanındaki soğanların üzerine dizilir, kekik ve biberiye eklenir. Önceden ısıtılan 185 derecelik fırında yaklaşık 20 dakika pişirilir ve servis edilir.
ALTI EZMELİ
MALZEMELER:
20 g dana kıyma
10 g kuzu kıyma
5 g kuyruk yağı
20 g domates
3 sivri biber
1 diş sarımsak
HAZIRLANIŞI
Dana, kuzu kıyması, kuyruk yağı, tuz ve karabiber yoğrularak kebap hale getirilir. Domatesler ve biberler közde -köz yoksa tavada- bütün halde pişirilir ve kabukları soyulduktan sonra ince doğranır. Bir tavada tereyağı eritilip üstüne önce ince kıyım sarımsaklar sotelenir, sonra da domates ve biberler eklenir. Kebap ızgarada -yoksa fırında- pişirilir. Elde ettiğimiz sos, tabağın altına serilir üzerine de etler dizilir. Servis edilirken üzerine bir kaşık erimiş tereyağı ilave edilebilir.
ÇİLEK SOSLU MUHALLEBİ
MALZEMELER:
3 su bardağı süt
1,5 çorba kaşığı pirinç unu
4 çorba kaşığı toz şeker
1 paket vanilya
ÇİLEK SOS İÇİN:
1,5 adet çilek
2 çorba kaşığı toz şeker
HAZIRLANIŞI
Muhallebi için süte pirinç unu ve şeker konup pişirilir. Kaynayınca altı kapatılır, vanilya ilave edilip kâselere dökülür. Soğuması için yarım saat kadar bekletilir. Çilekler derin bir kabın içinde ve üzerine toz şeker ilave edildikten sonra pürüzsüz bir hale getirinceye kadar blendırla çekilir ve soğuyan muhallebinin üzerine konularak buzdolabında soğutulur ve servis edilir.