Osmanlının kadın şairi Nigâr Hanım’ın bir kısmı kayıp olan günlüklerinin günümüze ulaşan defterlerinin tamamı ilk defa “Günlük” adıyla kitaplaşıyor. Eseri hazırlayan Zeynep Berktaş, akıbeti meçhul olan diğer günlüklerin, mahrem konuları ve İttihatçıl
Şair Nigâr Hanım, Osmanlının son döneminde yetişen sıra dışı kadın edebiyatçılardan biriydi... “Bestesi Garplı, güftesi Şarklı” diye anılan, ömrü Batı ile Doğu arasında gelgitlerde geçen Şair Nigâr Hanım; ışıltılı bir çevrede ama sıkıntılar içinde yaşadı... Kendi dünyasının izlerini ise şiirlerine olduğu gibi günlüklerine de yansıttı ki, edebiyatımızda en uzun zaman günlük tutan kadın yazar oldu. Ancak o yazılara İttihatçılara ağır eleştirilerini de kaydetti. Belki de bu yüzden 20 defter olduğu düşünülen günlüklerinin 7 defteri, esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Günümüze ulaşan metinlerin tamamı ise yazarın vefatından 103 sene sonra ilk defa kitaplaşıyor. Zeynep Berktaş tarafından “Günlük” adıyla hazırlanan eserin ilk cildi, yazar Nazan Bekiroğlu’nun ön sözüyle Timaş Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Biz de Berktaş’la günlükleri konuştuk...
∂ Şâir Nigâr Hanım’ı kırılmalarla dolu hikâyesi mi, yoksa yetiştirildiği entelektüel muhit mi edebiyata çekti?
Her ikisi de diyebiliriz. Kendisini şair yapan şeyler arasında önce memleketini, sonra annesini ve babasını, kocası İhsan Bey’le yaşadığı mutsuz evliliğini ve ardından da çocuklarına duyduğu hasreti sıralıyor Nigâr Hanım... İlk şiiri, kardeşinin küçük yaşta ölümü üzerine yazdığı bir mersiye olmuş.
N. BEKİROĞLU’NUN TAVSİYESİ
∂ Siz ise Şâir Nigâr Hanım’ın günlüklerini Latinize ettiniz. Nasıl başladı ve nihayete erdi bu çaba?
Çalışma serüveni yaklaşık 10 yıl önce Nazan Bekiroğlu Hoca’mın önerisi ve Timaş Yayınları yayın yönetmeninin bu proje için beni tavsiye etmesiyle başladı. Nazan Bekiroğlu arşivindeki mikrofilmden aktarılan pozlar üzerinden ilk okumalara başladım. Sonrasında defterlerin üzerinden Hüsniye Gülsev Koç ve İsa Uğurlu arkadaşlarımla mukabele usulüyle geçerek ilerledik. Bu süreçte Nigâr Hanım’ın silikleşen el yazısını çözmek, günlüklerde yer alan özel isimleri ve Fransızca kelimeleri araştırmak hayli zamanımızı aldı. Nihai olarak Bekiroğlu Hoca’mın defterleri tekrar okuması, notlandırması ve önsöz yazmasıyla çalışmayı bitirmiş olduk. Kendisinin bu dokunuşları olmasaydı çalışmanın kitaplaşması mümkün olmayabilirdi.
∂ Şâir Nigâr Hanım’ın mahrem günlükleri nasıl bugüne geldi?
Günlükler, Nigâr Hanım’ın ölümünden sonra oğulları tarafından 50 yıl sonra yayımlanmak üzere Âşiyan Müzesine veriliyor. Oğulları 1959’da bazı seçmeler yaparak “Hayatımın Hikâyesi” adıyla yayımlamışlar. Bu kitap küçük bir seçme. Günlükler bir bütün hâlinde bizim neşrimizle ortaya çıkıyor. Ama günlüklerin bir kısmının eksik olduğu görülüyor.
∂ Ne olmuş diğerlerine?
Bir görüşe göre içinde İttihat ve Terakki’ye yönelen tenkitler sebebiyle bunları Nigâr Hanım imha etmiş. Ben buna katılmıyorum. Çünkü mevcut günlüklerde de ağır tenkitler var. Bir diğer görüş hem içindeki mahrem konular hem de İttihatçılar aleyhindeki değerlendirmeler sebebiyle oğullarının imha ettiği yönünde. Buna daha çok ihtimal veriyorum.
∂ Bu kayıp defterlerin izini sürme niyetiniz var mı?
Niyetim var. İnşallah onlar da eğer yok edilmediyse bir yerlerden çıkar ve Nigâr Hanım’ın günlükleri eksiksiz olarak okuyucuya ulaşır.
SULTAN ABDÜLHAMİD NİŞANLA MÜKÂFATLANDIRDI
Zeynep Berktaş, modern kimliğiyle öne çıkan Şair Nigâr Hanım’ın siyasi görüşleri hakkında şunları söylüyor: Sultan Abdülhamid tarafından bir nişanla ödüllendirilmiş ve Sultan Abdülhamid, zamanında böyle bir şaire yetiştiği için gurur duyduğunu ifade etmiş. Günlükler eksik olmasaydı Meşrutiyet karşısındaki tavrını daha iyi tayin edebilirdik. Ancak Balkan ve I. Dünya Savaşı, yaşanan gelişmeler Nigâr Hanım’ı İttihatçılar hakkında olumsuz düşüncelere sevk ediyor.
YAZMASAYDI ÇILDIRACAKTI
∂ Nigâr Hanım’ın günlüklerinin yazılış maksadını nasıl değerlendirmek lazım?
Babası Macar Osman Paşa’nın Nigâr Hanım’ı günlük tutmaya sevk ettiğini söylemek mümkün. Nigâr Hanım’ın hem yaşadığı acıları yazma yoluyla dışa vurması hem de onun ruh dünyasını takip etmesi için böyle bir çözüm bulmuş olduğunu düşünüyorum.
∂ Nigâr Hanım’ın günlükleri özel mevzuların dışında zamanının ruhuna dair bir şeyler söylüyor herhâlde…
Günlükler, 25 yaşından itibaren Nigâr Hanım’ın özel hayatını ve sanat hayatını takip etme imkânı veriyor. Toplantılarına katılanların çeşitliliği, dönemin entelektüel hayatının zenginliğine dair veriler sunuyor. Meşrutiyet sonrasını anlatan günlüklerde sosyal meselelere de temas ettiğini görüyoruz. Örneğin Balkan Savaşı’ndan sonraki toprak kayıpları, I. Dünya Savaşı’nda savaşa sürülen askerler, kıtlık ve pahalılık konusunda Nigâr Hanım’ın sorgulamalar yaptığını görüyoruz. Ama günlük, başkaları okusun diye de yazılmamıştır. Nigâr Hanım öncelikle kendi kendisiyle konuşmaktadır. Yazmak onu rahatlatmaktadır ve derdini kâğıt ve kaleme yüklemezse çıldıracaktır.
∂ Peki, siz uzun zaman bu günlüklerle uğraşmış biri olarak duygusal olarak neler hissettiniz?
Yaşadığı şaşaalı hayatının ardında yaşadığı büyük bir yalnızlık hâli var. Örneğin bir anne olarak çocuklarına ve sıcak bir yuvaya hasret kalması beni çok etkiledi.