Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Genel Başkanı Kemal Burkay, Türkiyede askeri vesayetin sona erdiğini belirterek, ancak terör örgütü PKKnın silahlarının, Kürt siyaseti üzerinde vesayetine devam ettiğini söyledi. PKK içerisinde Ergen
BDP'nin, Kandil ve İmralı'dan gelen talimatlara göre hareket ettiğini dile getiren Burkay, "Farklı sesler yükseldiğinde ise PKK tarafından susturuluyor. Silahların gölgesinde özgürce siyaset yapılamaz. Oysa talepler silahsız dile getirilmeli." dedi.
Kanal 5'e konuk olan Burkay, geçmişte açlık eylemlerinden dolayı bir çok insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, böyle ansızın açlık grevine gitmenin insanın kendi kendisine yaptığı bir işkence olduğunu kaydetti. Gençlerin hayatlarının tehlikede olduğuna dikkat çeken Burkay, "İnat ile sonuç alınmaz. Bu kabul edilemez bir durum. Sesleri duyuldu ve belli adımlar atılıyor. Kamuoyunda duyarlılık var. Artık açlık grevleri sona erdirilmelidir." diye konuştu.
"PKK İNSAN HAYATINA ÖNEM VERMİYOR"
"PKK, pek umut vermiyor. İnsan hayatına değer veren bir örgüt değil." diyen Burkay, şöyle devam etti: "BDP, etkilerini kullanmalıdır. 'Devam edin' şeklinde tavır takınmamalıdır. Ölümlerin gelmesi soruna çözüm sağlamaz, aksine gerilimi yükseltir. Olaylar iyice karmaşık hale gelir."
Ergenekon davasında tanık olarak ifade veren Şemdin Sakık'ın; Doğu Perinçek, Yalçın Küçük ve Ergenekon hakkındaki iddialarını da değerlendiren Burkay, "PKK içerisinde Ergenekon'un bir kolu olduğundan şüphem yok. Ergenekon, 1950 yıllarında kurulan kontrgerillanın devamıdır. NATO tarafından kurulan Gladio'dur. Özel Harp Dairesi'ne hizmet etti, Ergenekon adını aldı ama kuruluşu kontrgerillaydı. Sadece devletin kurumları içerisinde değil, sağ ve sol örgütlerin içine de girmişti. Bunlardan biri de PKK'dır. Perinçek ve Küçük olayı hayli ilginçtir. Perinçek, bir dönem 'PKK'ya destek vermeyen Kürtler bölücüdür' diyordu. Yalçın Küçük de farklı değil. İşin içerisinde çok derin bağlar var. PKK ile ilişki kurulurken ince hesaplar var. Bunlar tam olarak açığa kavuşmadı. Fırat'ın ötesindeki Ergenekon eylemleri açığa kavuşursa çok şey anlaşılır." şeklinde konuştu.
"KÜRTLERİN ŞİDDETE SARILMASI HİÇBİR ÇÖZÜM GETİRMEDİ"
"Kürt sorununun çözümü için öncelikle şiddet eylemleri terk edilmeli, silahlar susmalıdır." diyen diyen Burkay, şöyle dedi: "Silah ile bir çözüm sağlanamaz. Çok büyük bedeller ödendi. Kürtlerin şiddete sarılması hiçbir çözüm getirmedi. Devletin inkâr politikaları da çözümsüzlük üretti. Hepimiz artık ders çıkartmalıyız. Şiddet ile sonuca varılamayacağı görülmeli ve sağduyu hâkim olmalıdır. Son yıllarda hükümet ciddi reformlar yaptı. Eksiklikler olabilir ama sonuçta var olan iyileşmeler görülmelidir. Gerilimden uzak durulmalıdır. Sonra reform süreçlerinde ciddi provokatif olaylara tanıklık ettik. Statükodan yana olan çevreler, hükümete geri adım attırmak için her yolu denedi. Oslo süreci, Habur olayı ve sonrasında yaşananlar bunun göstergesidir."
Hükümetin önemli iyileştirmelere imza attığına dikkat çeken Burkay, askeri vesayetle mücadele edildiğini ve başarılı olunduğunu ifade etti. Bu olumlu gelişmelerin bile eleştirildiğini, hatta soldan bile değişime tepki geldiğini anlatan Burkay, "Oysa sol, değişime açık olmalıdır. Ama aksini gördük. Bir devrim olmasa da demokratikleşme yolunda ciddi adımlar atıldı ve atılan adımlar halktan yanaydı. Bu süreçte Kürtler de bir bütün olarak olumlu davranamadı. Bu değişime karşı çıktılar. Atılan iyi adımları tuzak olarak göstermek istediler. BDP, CHP gibi TRT Şeş'e karşı çıktı. PKK, insanları tehdit etti. Toplumun beklentilerinin aksine gelişmeler yaşanmasına neden olundu. Kaldı ki PKK halk savaşı tezine sarıldı. Bu tez sürüldü ortaya. Hedeflerinin de açıkça AK Parti olduğunu deklare ettiler. Silahların susması beklenirken, PKK aksi bir duruş sergiledi. PKK süreç içerisinde Öcalan'ı bile bypass etti. Bu gelişmeler ile diyalog ortamı darbe yedi. Tabi bu durumda hükümetin duruşu da sertleşti. Geçmiş hükümetlerle kıyaslarsak çözüm için en önemli adımları bu hükümet attı. Ama stratejiyi, AK Parti'yi yıkmak üzerine belirlemek doğru değildir. Kaldı ki önceki dönemlerde yaşananlar var. Sistematik işkenceler, köy boşaltmalar ve faili meçhuller... Onlar bu dönemde sona erdi. Geçmiş dönemleri unutmamak lazım. AK Parti düşmanlığı üzerinden siyaset yapılmamalı. Gerçekçi olmak zorundayız." dedi.
"BDP İÇİNDE FARKLI SESLER SUSTURULDU"
Hükümetin, askeri vesayet ile ciddi bir mücadele içine girdiğini belirten Burkay, ancak bu süreçte terör örgütü PKK'nın silahlarının Kürt siyaseti üzerinde vesayetine devam ettiğine dikkat çekti. Bunun, Demoklesin kılıcı gibi halen durduğunu dile getiren Burkay, "BDP, özgürce siyaset yapamıyor. BDP, Kandil ve İmralı'dan gelen talimatlara göre hareket ediyor. Farklı sesler yükseldiğinde ise PKK tarafından susturuluyor. Silahların gölgesinde özgürce siyaset yapılamaz. Oysa talepler silahsız dile getirilmeli. Silahlar dışında siyaset yapılsa Kürtler daha memnun olur. Çok acılar çekildi. Artık bu acılar sona ermeli." ifadelerini kullandı.
"Fırat'ın ötesinde sadece Kürtler öldürülmedi. Oradaki çete ile ters düşen generaller ve albaylar da ortadan kaldırıldı." diyen Burkay, şöyle devam etti: "Bugün savcıların olayları incelediğini görüyoruz. Bu, çok önemli... JİTEM mutlaka ortaya çıkartılmalıdır. Çok geç kalındı. Çeteler ve JİTEM ortaya çıkartılmalıdır. Kontrgerilla eylemleri, Özal suikastı, Eşref Bitlis olayı, Bahtiyar Aydın, gazeteci ve aydınlara yapılan suikastlar devlet sırrı gibi saklanıyor. Bu nasıl sırdır ki cumhurbaşkanına suikast, Gaffar Okkan'a yapılan saldırı açığa çıkartılmıyor. Büyük bir tuzak var. Bu tuzak Kürt sorununun çözümsüzlüğe itilmesidir. Bu tuzağı bozmak, Fırat'ın ötesindeki yapıya ulaşmak ile mümkündür. Nasıl ki Özal bu konuyu çözmek için uğraştığında 33 er olayı oldu, suikast girişimi yaşandıysa benzer tuzakları yaşamaya hep devam ettik. Belli ki çözüm istemeyen iç ve dış yapılar var. PKK'nın ve devletin derinlerinde çatışmalardan faydalananlar var. Gerçekler ortaya çıkartılmalı ki yangın sönsün."