CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün Sözcü TV’de seçimden sonra ilk defa konuştu. Seçim sonuçlarını, liderlik tartışmalarıyla ilgili soruları yanıtladı. Seçim sonuçlarına ilişkin bir pişmanlığı olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, “Yapılan her şey doğruydu aslında. Dolayısıyla herhangi bir pişmanlık söz konusu değil. Kazanacağımıza inanıyorduk. Anket firmaları kazanacağımızı söylüyordu. Ortaya çıkan tabloyu ağır bir yenilgi tablosu olarak görmek asla kabul edeceğim bir şey değil” dedi.

Cumhuriyet gazetesinden Sarp Sağkal’ın haberine göre, Sonuçlar nedeniyle kurultay kararı aldıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, aday olup olmayacağına ilişkin “‘Ben adayım’ demem. MYK’yi, Meclis grubumuzu topladık. Burada değişimler yaptık. Ama ‘Vay efendim, bu değişim yetersiz’. Elbette yetersiz. Kurultaya gideceğiz. Çünkü sonuç beni tatmin etmiyor. Bu sonuç, ‘Kazanamadık’ sonucudur. Partinin yetkili organları kimin aday olup olmayacağına, kimin seçilip seçilmeyeceğine karar verecektir” dedi.

Partide örgüt ve tüzük değişikliği sinyali veren Kılıçdaroğlu, “Bundan sonraki süreç bayrağı teslim alanlar elbette daha ileriye taşıyacaklardır. Bizim umutsuz olma gibi bir hakkımız yok. Umutsuz olacak bir sonuç yok aslında. İl başkanları, ilçe başkanları değişecek. Örgütler değişecek, herkes değişecek. Hiç kimsenin kazığı çakacak hali yok” ifadelerini kullandı.

DEĞİŞİM SÖZÜ

Parti içinde Kılıçdaroğlu’nun son yaptığı açıklamalar sonrası “Örgüt beni istedi” diyerek genel başkanlığa devam edeceğine yönelik yorum tekrarlanıyor.

Partideki il başkanları ve eski milletvekilleri de “İmamoğlu açıktan bir çıkış yapmadığı için tartışılamıyor. Bir yandan da siyasi yasak ve belediyeyi kaybetme arasında sıkışmış durumda. Bu noktada delegenin vereceği karara bakılacak. Ama karar, zor bir karar. Bir değişim beklentisi var bir de yasal engeller var. CHP delegesi de karar verirken bunların hepsini düşünecek kadar bilinçlidir” yorumunu yapıyor.

İmamoğlu’na yakın isimler “tüm sorunların değişimle ortadan kalkacağını” savunurken parti içinde “değişim” sözünün “sadece isimler üzerinde kalmaması gerektiğini, tam olarak nasıl bir fikri değişimden söz edildiğinin ortaya konulması gerektiğini” söyleyenler de bulunuyor.