ABD kuklası Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emîrlikleri arasındaki kriz büyüyor. Önümüzdeki günlerde bölgede dengeleri değiştirecek yeni adımlar atılabilir.
2015'te Suud Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, Abu Dabi'nin Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile en iyi arkadaştı. Birlikte, eski devlet başkanı Hadi yönetimindeki rejimi deviren Yemen’deki Husi hükûmetine saldırmaya karar verdiler. Yemen’deki savaş o zamandan beri devam ediyor. Ancak Suudlar ve BAE’nin çıkarları birkaç konuda ayrıldı. Son günlerde aralarındaki çatışma üç önemli cephede kendini gösterdi. Yemen'e müdahalenin başlamasından kısa bir süre sonra Suudlar ve BAE’nin çıkarları değişti. Suud güçleri, eski Cumhurbaşkanı Hadi adına Yemen’in batı ve bazı güney bölgelerini işgal ederken, BAE birleşik bir Yemen’den ayrılmak isteyen Güney Yemen Geçiş Konseyinin (STC) yanında yer aldı. Geçen hafta Suudi Arabistan destekli taraf, Yemen’in güneyindeki Abyan vilayetine bağlı güneydeki Lawdar kasabasındaki bir polis şefini, eski el-Kaide üyesi olduğu iddia edilen bir kişiyle değiştirmeye karar verdi. STC, eski polis şefinin kalmasını istedi. Suudi Arabistan destekli güçler şehre saldırdı ve çok sayıda kişi öldü. BAE, sorunu tırmandırmakla tehdit eden STC’ye takviye göndererek saldırıya karşı duruş sergiledi. Resmî açıklamalarda saldırıların Husiler tarafından yapıldığı öne sürüldü.
Hafta içinde çatışmalar yine sürdü. Lawdar’ın yaklaşık 50 mil doğusundaki Marbat şehrinde Suud destekli kuvvetlerin askerî tugay karargâhı birkaç füze ile vuruldu. Bölgede uçak ve insansız hava araçlarının görüldüğü ve saldırının BAE uçaklarından geldiği iddia edildi. STC, Yemyen’in güneyinin kontrolü için Suudi Arabistan destekli hükûmetle çatışıyor. Yemen’in başkenti Sanaa’da hükûmeti 2014’ün sonlarında deviren Husiler, kuzeyi büyük ölçüde elinde tutuyor. Ancak kaynaklara göre Husi saldırısı iddiası pek mantıklı değil. Birkaç aydır güneyde önemli bir Husi operasyonu olmadı. Füze saldırısı kesinlikle ‘koalisyon ortakları’ Suudi Arabistan ve BAE’nin vekil güçleri arasındaki çatışmanın bir parçasıydı. Her iki taraf da bunu kamuya açıklamakla ilgilenmiyor gibi görünüyor. Aralarında tam dikkat gerektiren daha önemli konular var.
Geçtiğimiz hafta, OPEC petrol üreticisi kartelinin petrol bakanları ve Rusya, petrol üretimine yeni sınırlar getirilmesi konusunda görüştü. BAE dışındaki herkes, mevcut üretim limitlerini yükseltme ama aynı zamanda daha uzun süre bu seviyede tutma planlarını kabul etti. BAE, OPEC petrol karteli ve müttefik üretici ülkelerin petrol üretimini Nisan 2022’nin ötesine taşımaya yönelik küresel anlaşmayı uzatma planını reddetti. Emîrlik Enerji Bakanlığı, üretim kotasını yükseltmeden 2022’nin tamamı için anlaşmayı uzatma önerisini “BAE’ye haksızlık” olarak nitelendirdi. BAE, maksimum üretim kapasitesini artırdığını ve bu nedenle toplam üretimin daha yüksek bir payı hak ettiğini savunuyor. Suudi Arabistan ve başta Rusya olmak üzere üye olmayanlardan oluşan birleşik OPEC Plus grubu, petrol üretimi konusunda bir anlaşmaya varamadı.
Suudi Arabistan ile BAE arasındaki gerginlik hafta başında yeni bir alana daha sıçradı; Suudi Arabistan, diğer Körfez İş Birliği Konseyi (KİK) ülkelerinden yapılan ithalatla ilgili kurallarını, BAE’ye meydan okuyacak şekilde değiştirdi. Serbest bölgelerde yapılan malları veya tercihli tarife imtiyazlarından İsrail girdisini kullanan malları hariç tutacak şekilde değiştirdi. Suudi Arabistan bundan böyle, yerel halkın yüzde 25’inden daha az iş gücüne sahip şirketler tarafından yapılan malları ve katma değeri yüzde 40’tan az olan endüstriyel ürünleri dönüşüm sürecinden sonra KİK tarife anlaşmasının dışında tutacak. BAE ekonomisinin önemli bir itici gücü olan serbest bölgeler, yabancı şirketlerin hafif düzenlemeler altında faaliyet gösterebileceği ve yabancı yatırımcıların şirketlerde yüzde 100 mülkiyet almasına izin verilen alanlardır.
Suudi Arabistan’da ve BAE’de kararlar en tepedeki ilgili adam tarafından alınır. Yemen'deki ölümcül iç çekişme, OPEC çekişmesi ve Suudi Arabistan’daki yeni ithalat kuralları bunun bir parçası. Suudi Arabistan’ın Muhammed bin Selman’ı ile BAE’nin Muhammed bin Zayed’i şimdi birkaç alanda birbirleriyle savaşıyor. İkisi de çatışma gerekçesi ile ilgili açıklama yapmıyor.
Bu sebeple her iki ismin de saldırganlığı göz önüne alındığında, silahlı bir çatışmaya bile yol açabilecek daha fazla tırmanma bekleyebiliriz. Ancak Suudi Arabistan tarafı, daha büyük bir ülke olmasına rağmen, bir savaşı kazanma ihtimali düşük. Biden yönetimi zaten Suudi Arabistan’a karşı soğuk davranıyor ve İsrail lobisi ABD’yi, BAE’nin tarafını tutmaya zorlayacak. Bunun bir parçası olarak BAE tarafından İsrail vatandaşlarına ikinci bir pasaport verilmeye başladığı, böylelikle İsrail karşıtı ülkelerde BAE pasaportlarının birçok kapıyı açacağı biliniyor. Suudar, Yemen’de Husi savaşçılarına karşı askerî olarak kaybederken BAE yıllar içinde ‘Batılı’ paralı asker komutanları tarafından yönetilen oldukça disiplinli ve iyi eğitimli bir güç inşa etti. Suudlar ayrıca bir çatışma durumunda ihtiyaç duyacakları hava savunmasından da mahrum.
İki hafta önce ABD, Suud petrol varlıklarını Husi füzelerine karşı koruduğu hava savunmasını Suudi Arabistan’dan geri çekti. Irak, Kuveyt, Ürdün’ün de aralarında bulunduğu ülkelerden çekilen Patriot füzesavar bataryalarının sekiz adet olduğu tahmin ediliyor. Yine Terminal Yüksek İrtifa Alan Savunması veya Thaad Sistemi olarak bilinen başka bir füzesavar sisteminin Suudi Arabistan’dan çekildiği ve bölgede bulunan savaş uçaklarının azaltıldığı öne sürüldü. Çekilmenin ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Veliaht Prens Salman’ı değişikliklerden haberdar ettiği öğrenildi.
ABD askerî donanmasının büyük çoğunluğunu Suudi Arabistan’dan çekmesinin ardından düzgün bir hava koruması olmadan, komşusu BAE ile bir Suud askerî çatışması mümkün değil. ABD tarafından hayal kırıklığına uğratılan Muhammed bin Salman’ın küresel ve bölgesel sahnede yeni müttefiklere ihtiyacı var. Suudi Arabistan’ın her türden Rus hava savunma sistemini satın alması, ABD’nin geri çektiği boşlukları doldurmasına yardımcı olabilir. Bu, aynı zamanda Moskova’ya Suudi Arabistan’ın gelecekteki savunması ile ilgilenmesi için sağlam bir sebep verecek. Fikir yeni değil; en son mart ayında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Riyad’da Muhammed bin Salman ile görüştüğü sırada tartışılmıştı. BAE ile artan çatışma, ona yeni bir ivme kazandırabilir.