Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, HDP'li bakanların istifası hakkında, "Fikirlerinin hiçbirini kabul etmek mümkün değil.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, HDP’li bakanların istifası ve diğer gelişmeler hakkında özetle şunları söyledi:
"Seçim hükümetinde AB Bakanı ve Kalkınma Bakanı olarak görev yapan iki değerli bakan arkadaşımız Müslüm Doğan ve Ali Haydar Konca, istifa etmişlerdir. Son derece medeni şekilde, hiçbir tartışmaya mahal bırakmaksızın istifalarını çok kısa şekilde gerekçelendirerek ifade ettiler. Arkasından da Sayın Başbakanımız kendileriyle ilgili olarak söyledikleri konularda aynı görüşte olmadığını ve hükümetinizin görüşünü ifade eden bir açıklamayla bu görüşlere katılmadığını son derece medeni ve açık yüreklilikle ifade ettiler.
Sanki bir hükümet bozulmuş, bir hükümet dağılmış gibi bir algı içinde olmaya gerek yok. Sayın Başbakanımız en kısa süre içinde iki bağımsız bakanı bu arkadaşlarımızın yerine atayacak. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanımıza bu görevlendirmelerle ilgili teklifini sunacak ve arkasından da görevlendirme yapılarak iki yeni bakan arkadaşımız görevlerine başlayacaklar. Son derece medeni şekilde, hiç bir tartışmaya mahal bırakmaksızın, istifalarını çok kısa bir şekilde gerekçelendirerek ifade ettiler.
'İDDİALAR KABUL EDİLEMEZ'
Arkasından da Sayın Başbakanımız kendileriyle ilgili olarak söyledikleri konularda aynı görüşte olmadığını ifade eden, kendi görüşünü hükumetimizin görüşünü ifade eden bir açıklamayla bu görüşlere katılmadığını, yine son derece medeni ve açık yüreklilikle ifade ederek kendilerine teşekkür ettiler. Bu değerli bakan arkadaşlarımız bireysel tercihleriyle hükümetten ayrıldılar. Ayrıldıktan sonra içeride konuşulmamış konuları içeren siyasal dozu son derece yüksek bir basın açıklaması yaptılar. Anlaşılıyor ki bu arkadaşlarımız bu basın açıklamasını bir yerlerden gelen talimatlarla yaptılar. Dolayısıyla bu basın açıklamasında ortaya konulan fikirlerin hiçbir şekilde içeride yansıttıkları fikirlerle bir ilgisi olmadığını ifade etmek isterim.
Ayrıca bu basın açıklamasında hükümetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız hakkında ortaya koymuş oldukları fikirlerin hiçbirini kabul etmek mümkün değildir. Bu sözlerin tamamını yakışıksız, eleştiri dozunun üstünde, yersiz bulduğumuzu ifade ediyoruz ve şiddetle kınıyoruz, şiddetle reddediyoruz."
SANDIK TAŞIMA KARARLARI YSK'NIN
Kurtulmuş, gazetecilerin soruların da yanıtladı:
Atanacak isimleri açıklayacak mısınız?
Bu isimleri benim paylaşmam doğru olmaz. Sayın başbakanımız, cumhurbaşkanımızla paylaşacak. Daha sonra en kısa zamanda kamuoyuyla paylaşılacak.
Cizre için başka bölgede oy kullanılması kararlaştırıldı. Doğu ve güneydoğu’da seçmen taşıma yöntemine geçilecek mi?
Anayasamızın 78’nci maddesine göre seçimi güvenli, şeffaf şekilde yapmak, öncesi sonrasıyla ilgili tedbirleri almak YSK ve il ve ilçe seçim kurulundadır. Herhangi bir seçim kurulu, sandık yerlerinin tespitiyle ilgili sorumluluk sahibidir. Cizre ve başka yerlerde talepler geldikçe, bu kararlara itiraz olursa YSK’nın kararları nihaidir. YSK eğer sandıkların yeniden tespitiyle ilgili kararı kesinleştirirse, sandıklar şu mahallede değil de bu mahallede kurulacaktır, bunların sorumluluğu YSK ve ilgili seçim kurullarının vazifesidir.
Bu tedbirler, formüller nedir bizimle paylaşır mısınız? Son dönemlerde operasyonlar devam ediyor ama acaba Kuzey Irak’a yapılan operasyonlarla birlikte Türkiye içinde yapılan, verdirilen zayiatın boyutu ne oranda? Elinizde rakamsal veri var mı?
Bizler resmi rakamları açıklarken, elimizde kesinleşmiş bilgilerle hareket etmiş durumundayız. Şu kadar insan öldü, mühimmat elde edildi derken kesinleşmesini bekleriz. Takdir edersiniz kuzey ırak’taki bombalama faaliyetlerinde alınan bilgiler istihbari bilgilerdir, yani yaklaşık bilgilerdir. Türkiye’de hükümetin isteğiyle böyle bir olay başlamış değildir. Altını üstünü çizerek söylüyorum.
Maalesef 20 Temmuz suruç katliamıyla birlikte eş zamanlı olarak terör faaliyetleri başlatıldı. Türkiye’nin dirliğine birliğine zarar verecek boyutlara geldi. Bir binbaşımız, son derece sivil ortamda seyahat ederken öldürüldü. Bir başkası tatile giderken, kızının gözü önünde öldürüldü. Bir başkası bankadan para çekerken öldürüldü. Bu terör örgütünün, bir iç savaşa sürüklemeye karar aldığını gösteren olaylardır. Burada hükümet yada devlet, hadi biz çatışmasızlık ortamını bitirelim, canımız sıkıldı diyerek yeni bir safhaya geçmiş değildir. Milleti hedef alan, kırılmayı parçalanması, iç savaşa gitmesini esas alan bir terörist faaliyerler süreci başlatılmıştır. Buna dünyada hiçbir ülke kayıtsız kalamaz. Biz bu ülkede insanların barış içerisinde kıyamete kadar yaşamalarını istiyoruz. Terör örgütünün ve bir takım hain çetelerin ortak amacı, Türkü Kürde, Kürdü Türke düşman etmektir. Hiçbir şekilde bu oyuna düşmeden nasıl 1100 senedir aynı toprağın çocukların, aynı ümmetin fertleri olarak yaşadıysak kıyamete kadar yaşayacağız. Burada ortaya çıkan durum kalıcı bir durum değildir. Bu çerçevede 1 Kasım seçimleri de önemli bir dönüm noktası.
YAZ SAATİ
Büyük ihtimal 8 yada 9 kasım tarihlerinden birisinde yaz saati uygulamasından vazgeçilecek, yeni normal saate geçilecek. Suriye koordinasyon kurulumuz var mültecilerle ilgili olarak. Bütün ilgili bakanlıklarımızın çalışması söz konusu oluyor. Geçen hafta bunu yaptık. Tabi Suriyeli mülteciler meselesi, geçici olarak telakki edildi. Ama maalesef suriye’deki bu istikrarsızlık ortamının uzun süre devam ettiğini görüyoruz. 2 milyon 200 bine yakın sığınmacı belki uzun yıllar Türkiye’de kalıcı.
Mesela Suriyelilerin çocuklarının kaybedilmemesi. 550 bine yakın okul çağında çocuk var. Bir kısmına milli eğitim bakanlığımız okullarında eğitim sağlanıyor. Ama maalesef 400 bine yakın Suriyeli çocuk eğitim alamıyor. Mesela bunların eğitim almaları. Yeni kurulacak suriye’de, yeni Suriye’de söz sahibi olmaları için çaba harcıyoruz.
Mesela Kilis, Gaziantep, Urfa gibi bu illerimizin belediye hizmetlerinde karşılaştığı yüklerin hafifletilmesi için gerekli tedbirleri alacağız. 300 bin 250 bin gibi yüksek oranda sığınmacının bulunduğu illerimiz var. Hükümet olarak ilave destekler sunacağız. Çok üst düzeyde sağlık hizmetleri veriliyor. Suriyeli sığınmacıların iş yapma kapasitesi olanların da topluma kazandırılması için çalışmalar yürütülüyor.
BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU KALACAK
Geldiler ve giderler diye düşünülen kitlenin, büyük bir kısmının burada kalması mukadder olarak görünüyor. Ancak şunu bir kere daha söyleyeyim. Türkiye böylesine büyük bir sığınmacı kriziyle karşı karşıyayken, son Akdeniz'deki görüntüler ortaya çıkana kadar, Avrupa ’dan çıt çıkmıyordu. Ne yazık ki Türkiye’nin bu çığlığına gerekli şekilde paydaş olmuyorlardı. Ümit ederim ki, maalesef kötü görüntüler ortaya çıktı.
7 bin 950 kişinin son 5 yılda Akdeniz’de boğularak öldüğünü biliyoruz. Türkiye’nin deniz kuvvetlerinin yıl içerisinde ege ve akdeniz 53 bin 980 kişidir, 54 bin kişi. Biz insani diplomasi karşısında bir suriye botunu gördüğümüz zaman hemen o insanları kurtarmaya çalışıyor. Ama maalesef başka ülkelerden bu hassasiyeti göremiyoruz. Türkiye karasularında vefat eden göçmenlerin sayısı ise 185 kişidir. Keşke onları ölmeden önce görebilseydik, kurtarabilseydik. Diktatörler iş başında olduğu sürece, dünyada gelir dağılımı adaletsizliği devam ettikçe önümüzdeki on yıllarda yeni göçmen dalgalarının olması kaçınılmazdır.